BENİM AĞZIMDAN
Sonunda sabah olmuştu yavaşça gözlerimi araladım ve ayağa kalktım ama Suga hâla uyuyordu. Uyanması gerektiğini düşündüğüm için onu bıraz dürttüm.
Ben:Suga hadi kalk!
Onu uyandırırken bir yandan da gözümü ovuyordum.
Ben:Suga! Hadi! Uyan!
Suga :( Uykulu ses tonu ile) Lütfen ekin biraz daha!
Ben: Olmaz suga...
Suga: Ekincim , hayatım biraz enerji toplayim.
Ben: Olmaz...
Suga:Ah ekin tamam!Yavaşça kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açar açmaz Baekhyun da dışarı çıktı. Arkamdaki Suga yı görünce sinirli bir şekilde merdivenlerden indi. Suga da sırıtarak koluma girdi ve birlikte aşağıya indik.
Ezgi ve Jin mutfakta kahvaltılık hazırlıyorlardı. Xiumin ve damla yan yana oturmuş televizyon izliyorlardı. Tae, Tuğba, şeyda ve jimin grup olarak oyun oynuyorlardı. Diğerleride koltuklarda oturmuş kahvaltıyı bekliyorlardı.
Ben:Günaydın!!
Diye bağırarak içeri girdim. Ama bana tek cevap veren Damla'ydı.
Suga:Kook nerde?
Damla:O-o yukarıda yatıyor.
Ben:Bence uyandırmalısın. Anca uyanır.
Damla:Yok kalsın.
Suga:Millet sevgilisini uyandırmaya kıyamıyor sen eziyet çektirerek uyandırıyorsun.
Ben:(Gülerek) Huyum kurusun..
Ezgi:Hadi gelin birşeyler atıştırın.Hepimiz koşarak mutfağa gittik. Herkes eline birşeyler alıp atıştırdı.
Şeyda:Şimdi çoğumuz güçlerini bilmiyor öğrenmeli miyiz?
Ben:Tabi ki de!
Jimin:Ben sana öğretirim hayatım.
Ben:Siz hazırlanın benim yukarıda işim var. Birazdan gelirim.
Suga:Tamam hayatım.Yavaş yavaş merdivenlerden çıktım. Aslında bir işim yoktu ama biraz düşünmeye ve tek kalmaya ihtiyacım vardı. Merdivenlerin sonuna gelince odama geçtim ve yatağa uzandım. Aklımdan sadece bu yaşadığımız olaylar geçiyordu. Belki o gün o çocuğa yardım etmeseydim. Hiç böyle şeyler olmayacaktı. Ama bu da başka bir anı eğer yardım etmeseydim Suga ile hiç görüşemezdim. Şu an da ne yapacağım diye düşünürken kapı çok hızlı bir şekilde çaldı.
Ben:Gir!
İçeriye koşarak bizim kızlar girdi.
Şeyda:Ekin! Bulduk!
Ben:??neyi?
Tuğba: Güçlermizi.!
Ben:Hayırlı olsun. Peki güçleriniz ne?
Hepsi zıplayarak oturduğum yatağa oturdular.
Damla: Benim ki zihin okuma ve hız. Ama senin kini okuyamıyorum. Neden?
Ben:Bilmem! Birazdan Jin e sorarız!
Şeyda: Benim ki iyileştirme ve güneş topu.
Ben:Benim de ilk öğrendiğim güç oydu.
Tuğba: Benim ki Halisülasyon gördürme ve etkileme.
Ben: Woah eğlenceliye benziyor bana da öğret.
Tuğba:Tabi ki de öğretirim.
Ezgi:Benim ki ise ışınlanma ve kılık değiştirme.
Ben:Senin kini biliyorum canım. Suga dan biliyorum..
Biz Ezgi ile bir kahkaha attık.
Ben:O zmn aşağıya inelim. Bakalım onlar ne yapmış.
Kızlar benden önce kapıya doğru yöneldiler.
Ben:Kızlar!
Hepsi durdu ve bana baktılar.
Ben:Özür dilerim. Çok özür dilerim eğer o gün o parka gidip o çocuğa yardım etmeseydim başımıza bu olaylar gelmezdi.
Tuğba: Eğer bu şeyler olmasaydı biz gelecekteki eşlerimiz ile tanışmış olamazdık.
Hepsi durdukları yerlerden yanıma geldiler ve bir toplu sarılma yaptık.
Damla:Tamam yeter bu kadar! Hadi aşağıya inelim.
Hepimiz gülmeye başladık.
Şeyda:Tamam hadi.Bu sefer hepimiz kapıyı açtık ve aşağıya indik.
Herkes aşağıda farklı farklı yerlerde oturmuşlardı. Bizde yanlarına gidip oturduk. Daha gece yarısı olmasına 4 saat vardı. Herkes eline telefonunu alıp oynamaya başladı.~~~~~~~~~~~
3.30 SAAT SONRA..
Ben:Çocuklar hadi gidelim.
Suga:Bence de anca gideriz.
Hepimiz ayaklandık ve kapıya doğru yöneldik. Artık geleceğimizi belirleyecektik. Bu savaşın sonu ya ölüm ya da huzur. Buna da biz karar verecektik.Kapıyı açtık ve arabaya doğru yöneldik. Arabayı yine Xiumin sürecekti. Xiumin sürücü koltuğuna oturdu. Biz de yine sıkış tepiş arka koltuklara oturduk.
Yol boyunca kimsenin ağzını bıçak açmadı. Pencere kenarında oturduğum için sağıma baktığım gibi o güzel Han Nehri' ni gördüm. Ama kimse yoktu.
Araba durdu.
Xiumin:Geldik.!Herkes arabadan yavaşça indi. Biraz Nehire doğru yürüdük. Nehire varmadan sağ taraftaki köprü tarzı şeyin altındaki siyah, karanlık yerden Rm ve Hope çıktı.!
Rm:Buraya gelmelisiniz!Rm nin sesini duyan herkes o yöne doğru yürümeye başladı. Tabi bende. O karanlık yere vardığımızda aslında çok ta karanlık olmadığını gördüm.
Hope:Biraz bekleyelim.
Suga:Diğerleri nerde?
Rm:Diğerleri yok Suga.
Jimin:Nasıl yok!?
Jin:Eee ne yapacağız!?
Rm:Elimizdeki kozla oynayacağız.
Ben:Ne kozu?
Der demez Rm eli ile sol taraftan Kook u işaret etti. Ama sadece Kook gelmiyordu. Onun arkasında biri daha geliyordu. O kişi bir kızdı.Jin:O kız mı?
Rm:Evet! Young Hee!
Suga:Peki Kook ne ara gitti!?
Damla:Bana söyledi ama size söylememem için uyardı.
Tae:Çünkü izin vermeyecektik.
Ben:Ve o kız neden bu kadar küçük.
Jin:O kız küçük değil. Sadece doğuştan vampir olduğu için pek çok büyümüyor. Ama bu küçük kız senden bile yaşlı.
Ben:Woah.!Kook ve o kız yani Young Hee bize doğru yaklaştılar.
Kook:Biz geldik.
Ben:Merhaba Young Hee! Ben ekin.!
Young Hee:Merhaba!
Deyip yanıma geldi ve bana sarıldı.
Ben:Sen çok tatlı bir kızsın.
Young Hee:Teşekkürler. Siz ablalar da çok tatlısınız.
K/B:(kızlarla birlikte)Teşekkür ederiz.!
Rm:Vakit yaklaşıyor.
Hepimiz saklandığımız yerden çıktık. Ama Young Hee hala bana sarılıyordu.
Birden Nehir in ortası yarıldı ve sular yukarı doğru kalktı. O Nehir in aralığında da biri çıktı ama simsiyah giyinmiş biriydi hatta kapüşonu bile vardı.
Chi Hwa:Sonunda ölümü elimden tatacaksınız.
Young Hee:Baba dur!
Chi Hwa: Young Hee!!?
Young Hee:Evet baba benim!
Havada asılı olan Chi Hwa birden yere indi. Young Hee de koşarak babasının yanına gitti ve sarıldı.
Young Hee:Hep bugünü bekliyordum baba.! Seni çok özledim.!
Chi Hwa:Ben de minik prensesim. Ben de ama..
Young Hee:Eskileri unutsak baba! Artık birlikte olsak ve sen hiç kimseye zarar vermesen.
Chi Hwa:KıZım zaten ben hep seni aradığım için bu kadar kişi öldü.
Chi Hwa kızını sarmayı bıraktı ve ayağa kalktı.
Chi Hwa:Bana kızımı bulmakta yardım ettiğiniz için teşekkür ederim. Artık rahat bir ömür sürdürebilirsiniz.Hep birlikte saygı ile önünde eğildik.
H-B:Teşekkür ederiz!
Birden Young Hee ile göz önünden kayboldular.
Hepimiz birbirimize şaşkın bir şekilde baktık.
Damla:Demek bu kadarmış.!
Ben:Maalesef ki!
Tuğba:Bu işin ekşını kaçtı.
Hep birlikte güldük ve herkes sevgilisine sarıldı.
Ezgi:Artık ışınlanalım.
Deyip sadece biz kızlar ve sevgilileri el ele tutuşup ışınlanmak için gözlerimizi kapattık.
Ben:Ezgi unnie nereye?
Ezgi:Gözünü kapa anlarsın.!
Ben:Tamam!
Gözümüzü açtığımızda olayların ilk başladığı yer olan ilk evimizdeydik. Sonunda bütün olaylar bitmişti. Rahat bir nefes alıp yerlerimize oturduk.~~~2 YIL SONRA~~~~
Ben:Min Hee! Düşeceksin.!
Deyip koşarak kızımın yanına gittim. Damla da kucağında Jeongsan ile geldi ve Yosun ve Min Hee nin yanına oturttu.
Damla:Şeyda! Ve tuğba! Minik Tae ve minik jimin i de getirin oynasınlar.
Tuğba:Tamam!
Onlarda çocuklarını getirdiler ve Min Hee nin yanına oturttular.
Suga:Hayatım gelin! Yemekler hazır.
Biz beşimiz birbirimize bakıp sarıldık. Evet sonunda eşlerimiz ve çocuklarımız ile uzun ve sonsuz bir ömüre başlamıştık.Evet o günden sonra herkes sevgilisi ile evlenmişti ve herkesin bir çocuğu olmuştu. Tuğba' nın ve Tae' nin çocuğu Kim Hwa , Ezgi'nin ve Jin'in çocuğu Kim Yosun, Damla''nın ve Jungkook'un çocuğu Jeongsan, Şeyda'nın ve Jimin'in çocuğu Park Min, ben ile Suga'nın çocuğu ise Min Hee dünya' ya gelmişti. Biz beş arkadaş olarak bir ömür yan yana olacaktık ve hiç ayrılmayacaktık. Sonunda da hayallerimiz gerçekleşmişti.
Hope ve Rm yi soracak olursanız onları o günden sonra hiç görmedik. Ve bir daha hiç öyle olaylara karışmadık. Musmutlu bir ömür sürdük..... Ve herşeyin sonu bu kadardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece sıradan mısın peki?? (BTS)-(Tamamlandı)
Teen FictionHayatta inanmadığım şeyler var! Ama insan inanmak zorunda mı kalır sizce?? Ben kaldım ama bu inandığım şey beni iyi yere mi yoksa kötülüğe mi sürükleyecek??!!