Bölüm 4 : Selin Uzun

90 6 0
                                    

Medya : Selin

Yağmur yağdığı için marketten çıkıp eve koşar adımlarla gidiyordum. Yağmur mevsiminde yağsa severdim. Havanın bozacağını bilemedim. Sabah güneşliydi. Şimdi bulutlar etrafı kaplamış hışımla yağıyordu. Kalbime birden bir sızı girdi. Hislerim kötü birşey olacak diye çağrışım yapıyordu. Kafamdaki şeylere 'daha ne kadar kötüsü birşey olabilir ki' dedim. Bu güne kadar kötü şeyler yaşayarak geçirmiştim. 'Ne olabilir ki, bundan kötüsü iyi gelirdi benim için. Kendimle savaşıyordum sanki. Delirmiştim. Sonunda. Delirmiştim

Ev gözüme göründüğünde hemen daha hızlı koşarak eve girdim. Çok ıslanmıştım. Gidip duş almalıydım. Hemen odama gidip sıcak banyoya girdim. Kısa bir duştan sonra üstüme yeni temiz elbiseler giyip digerlerini kilerdeki kirli kutuya attım. Saçımı kurularken içeriye girdi. Hayır pardon yanlış oldu girmedi. Bodoslama daldı gerizekalı
''Ne yapiyon lan? Banyodan çıktım. Hadi giyinmemis olsaydım. İnsan bir tıklatır kapıyı. '' İlker bana korkunç birsey gibi bakıp bana doğru gelmeye başladı.
''İlker çık dışarı deli etme beni uyicam çok yorgunum ben'' diyip güzel bir yalanıda cumlemin sonuna yapıştırdım. Evet biraz yorulmuştum. ama sanırım banyo iyi gelmişti.
''Abla konuşmamız lazım. Herkes seni aşağıda bekliyor. çabuk hazırlanda gel.'' Diyip kapıya doğru yürümeye başladı. O konuşmamız lazım herkes aşağıda seni mi bekliyor demişti 'herkes' derken kafam yerine geliyordu . evet 'herkes' derken. Beni kesin azarlamak için cağrıyorlar diyip kendi kendime söylendim. Acaba İlker ne bok yedide yine üstüme kalmıştı? Aşağıya sallana sallana indim. Oturma Odasına girince herkes konuşmayı kesip bana dönmüştü. Babam televizyonun yanındaki tekli koltuğa oturmuş annem ise sobanın yanına geçmiş oturuyordu. Ablamda diğer koltuğa oturmuş yanındaki küçük yigenim sefayi getirmişti. Sefa 2 yaşında olup tombul yanakları tam sıkmalık duruyordu. koyu siyah gözleriyle elinde ki oyuncağıyla oynuyordu. İlker ve enistem 2 sandalye alıp televizyonun diğer tarafına oturmuşlar bana bakiyorlardi. Benim anlamadığım herkesin yüzü neden bu kadar üzgün durduğuydu. Evden sanki birkaç gün önce cenaze çıkmış gibi davranmaları canımı sıkmıştı.
''Evden cenaze çıkmış gibi üzülür haliniz var ne oluyor. banada anlatın.'' Babama kafamı çevirdigimde babamla goz göze geldik. Babam o an hemen gözlerini kaçırıp somurttu. Huysuz adam nolcak. Anneme baktım. Gözlerimin içine acınası şekilde bakıyordu. Bu kadın benim için üzülüyordu. Yok canım kesin İlker'e bakıyordur deyip arkamda kalan İlker'e baktım. Enistemde onun yanında oturuyor onlarda bana bakıyordu. Bu sefer ablama döndüm. Gözleri dolmuştu. Odada ölüm sessizliği vardı. ''Ne oluyor'' dedim bu sefer sesim biraz yüksek çıkmıştı. Babamın 'öhöm' gibi oksürmesini duydum. Boğazını temizliyordu. Bu şu ki birşey söyleyecekti.
''Selin şuraya oturda söyleyeceklerimi dinle kızım'' Kızım derken?kesin konunun icinde İlker de vardı. Yoksa babam asla böyle şeyleri söylemezdi. Bana işaret ettiği yere oturup ona baktım. Saçlarım biraz ıslak olduğu için babamın gösterdiği yerden kalkıp sobanın kenarına oturdum. Bu sefer karşı karşıyaydık.
Babam rahatsız olmuş gibi yerinden kıpırdandı.
''Selin sana söylememiz gereken bir şey var. Ama konuşmam bitmeden sakın beni bölme '' Babamın emir verir gibi konuşması kesin kötü birşey olacağının habercisiydi .
''Baba sadete gel lütfen burda neler döndüğünü merak ediyorum. '' Herkese teker teker baktım. Babamdan başka herkes Üzgün duruyordu. Anneme baktım. Üzgündü. Lan bu evden cenaze çıktıda benim mi haberim yoktu? Lale ablam ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi. İlker soğuk kanlılığını koruyordu. Herkese bakmayı kesip babama geri döndüm.
''Seni evlendiriyoruz. Artık çalışmayacaksın, yorulmayacaksın,mesailere kalıp sokak başındaki serserilerle gece vakti uğraşmak zorunda kalmayacaksın. Bitti artık yarın seni istemeye gelecekler. Sakın bir bokluk yapayım deme evlenmeden elimde kalırsın. Ha bu arada, evleneceğin adam Emir Çelik artık sefillik icinde yasamayacaksin. Seni onunla evlendireceğiz ötesi berisi yok. Zengin olup bizi unutma sakın. '' diyip pic Piç gülümsedi. Aile gibi görünen ama gözümde bir bokum gibi görünmeyen ailemden ayrılacağıma mı sevinseydim yoksa zengin bir mafya adamının eşi olacagıma mı üzülseydim anlayamadım. Kafam allak bullak olmuştu. Yüreğim sitem eder gibi 'yeter ' diyordu
Bu güne kadar evin gelirleriyle ben uğraşmıştım. Gecelere kadar çalışmak zorunda kalıpta dönüş yolunda o sokak gevezeleriyle uğraşan 'ben' gidince ne halt yapacaklardı? ''Baba ne diyorsun sen ne evlenmesi ben kimseyle evlenmiyorum. Ben gidince ne yapacaksınız. Bu evin geçimini sağlayan benim. Ev,su,kira hepsi bana bakıyor. Ben gidince borç batağına düsersiniz hepiniz. ''
Hepsine tiksinerek baktım. Bu muydu aile denilen şey bu muydu aile bağlılığı? Bu muydu.. Bu .. muydu..?
Neden beni öldürdüğü adamlarla adı çıkan bir adamla evlendiriyorlardı?
''Sen onları dert etme biz hepsinin altından kalkarız. ''
Her türlü bahse varım ki borç batağının içine daha da düşecek insanlardı. Ablama bir şey demiyordum. Evlenmiş hayatını kurtarmıştı. Aşk evliliği yapmıştı üstünüde taçlandırarak bide tombul yanaklı sefa doğmuştu. Ya ben ? Ne aşk evliligim olacaktı ne de çocuğum? Ya da ben öyle zannediyorumdur kim bilir? Herşeyi geçtim tamam bu ailemden kurtulacaktım. Tamam selin daha ne kadar güzel birsey olabilir ki?
Sesimin titrememesine dikkat ederek babama
''Tamam'' dedim.

Arkadaşlar öncelikle beni desteklediğiniz için teşekkür ederim.❤ Kitap yazmaya yeni başladım umarim beğenirsiniz. İlk deneyimim olacak olan ''KÜL PEMBESİ'' hepimize hayırlı uğurlu olsun :) Artık her pazartesi bir bölüm yayınlayacağım. Önemli duyuruları bölüm sonunda söyleyeceğim. Sizi seviyorum,şimdilik güle güle...

Kül Pembesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin