Cennet ve Cehennem arasındaki bir kuytu köşeye saklanmıştı yüreğim. Çıkmaya korkuyordu. Cenneti isteyen ama yerinden çıkınca cehenneme sürükleniyor gibi hissederdi. Bu duygu en sevdiği filmin, en sevdiği sahnesinde annesinin kendini çağırması gibiydi. Yerinden kalksa en sevdiği an gidecekti gitmese izlemeye devam edecekti.
' ' Oğlum ' '
Mahmut amcamın seslenmesiyle kendime geldim. Babam öldükten sonra bana o bakmıştı. Bu yaşa kadar getirmişti. Kötü insan olmam onun suçu değildi. Onun suçu asla olamazdı.
' ' Oğlum ' '
Amcamın burdahaki seslenmesine kendime geldim. O asla beni yargılamazdı. Nasıl bir insan olduğumu ondan başka herkes sorgulardı. Ama o?
Amcam bidaki seslenisinde artık gitme vakti olduğunu biliyordum. Kalkıp aldığım çikolata ve çiçekleri masadan aldım. Bunlar İlker'in yediği haltin sonucunu ablası çektiği için almıştım. Acıdan önce biraz tatlı yemesi lazımdı değil mi ? Yolculuk sessiz geçmişti. Birtek akrabam olan amcam eşinide alıp gelmişti. Yengem iyi bir kadın olmasına rağmen, ben bulunduğu ortamda olunca rahatsız oluyordu. Amcama olanları söylemiştim. Tabi sadece evlenmek istediğimi söyledim. Bu da o salak İlker'in kardeşi oldu. Arabayı kenara çektiğimde yavaş yavaş inmeye başladık. Evleri birbirine bağlı iki gece kondudan oluşuyordu.
Eve doğru yürürken bağırış sesleri geldi. İki üç adımlık merdiveni çıktıktan sonra kapıda bekledim. İçeride bu kadar gürültülü ne konuşuyorlardı.
' ' Oğlum hadi içeriye girelim ''
Amcam kapıda beklediginden şikayetçi gibiydi. Ama belli etmiyordu.
''Amca bir dakika ''
Kapıya kulağımı dayadığımda her şey daha iyi duyuluyordu.
''O insan şerefsizin tekidir. kim öldürdüğü adamlarla ün salan bir adamla evlenmek istesinki ''
Sinirlendigimi anlamak etrafımdaki insanlar için sorun yaşatmazdı. Bazı değişik hırıltılar çıkarırdım. Amcamın da duyduğuna emindim. Cünkü omzumu sıvazlıyordu. Geri döneceğimi zannetti. Ama dönmeyecektim. Amcamı şaşırtarak zile bastım. Duymamis gibi yapacaktım. Ama bunun acısını çıkarırdım.
Kapıyı İlker'in babası açtı.
''Buyrun buyrun hoşgelmişsiniz, gelin söyle şuraya geçelim ''
Babasına bak oğlunu al hepsi aynı bok.
Hoşgeldiniz fasillari ve hal hatır sormalarin sonunda içeriden kahve kokuları gelmeye başladı.Bi kaç dakika sonra elinde tepsiyle içeriye giren bir kız gördüm. Bu o olmalıydı. Önce ayaklarından bakmaya başladım. Topuklu ayakkabı giymişti. Gül pembesi bir elbise diz boyu oluyordu kendine. Daha da yukarıya bakınca bütün yüzünü gördüm. Kahverengi saçları arkadan topuz yapılmışa benziyordu. Yüzüne baktım. Beyazdi. Oldukça beyazdi. Gözlerinin rengini göremiyordum. Benim için bu kadar süslenmek nedir?
Önce amcama kahveyi verdi. Onu takip ediyordum. Sonra gidip babasına verdi. Babasında gözlerim takılı kaldı. Hiç gözüm tutmamıştı.
Babasına çok baktığım için yanıma geldiğini görmemiştim.
Evet şuan gözlerini görebilmiştim.
Yapboz tamamlanmış gibiydi. Ela gözleri hüzünlü gibiydi. Ama surat ifadesiyle birleşince aptal ama bir okadar da komik duruyordu. Güzeldi. Ona yapacaklarım aklıma gelince gulmemek için kendimle savaştım. Biraz çekingen şekilde
''Şey damat bey gelmedi mi? ' ' Diye sordu. Artık düşüncelerim beni ele vermiş, bir sırıtmaya dönüşürken, ona dahada yaklaşarak
''Damat benim güzelim '' dedim.
Bir anda korkarak geri çekildi. Sırıtmamak için kendimi zor tutuyordum. Ama dudaklarım buna izin vermiyordu. Arkasına dönüp giderken gözlerim kalçasında takılı kaldı.
Tam dışarı çıkacakken kapının yanındaki koltuğa gecip oturdu. Yanındaki kadın ona birsey fısıldadıktan sonra yavaş yavaş kırmızıya döndüğünü gördüm.
Sıra sıra herkese bakmaya başladı. Onun gözlerini takip ediyordum. Önce amcama baktı. Sonra yanımda oturan yengeme, sonra tam bana bakacakken yüzümü İlker'e döndüm. Yüzü sertti. Hah neden acaba? Bana bakmıyordu. Baktığı tarafa doğru cevirince onla göz göze geldik. Bir kaç saniye bakmaya devam ettik birbirimize. İlker Selin'e mi bakıyordu. Çatık kaşlarımı daha da catarak ona bakmayı sürdürdüm. Onun bana bakması benim için hicbirsey ima etmiyordu. Belki o suan duygu selinin içindeydi. Umrumda değildi.
Artık pes edip kafasını aşağıya eğdi.
Amcamın sesiyle bende ona bakmayı kesip amcama baktım.
Yavaş yavaş cehenneme yaklaşıyordu ela gözlüm. Her tarafını yakabilirdim ama ela gözleri bir kenarda durabilirdi. Onlarla ayrı ilgilenmek hoşuma giderdi.
''Evet kahvelerimizde geldiğine göre artık sadete gelelim. Efendim Allah'ın emri Peygamber'in kabriyle güzel kızınız Selin'i oğlumuz Emir'e isteriz''Herşeyin iyisini isteyen onlardı. Ama benim istediğim o'nun kötü olmasıydı. Herkes iyi olabilirdi. Hatta oda iyi olabilirdi. Ama bana yaklaştıkça oda anlayacakti. Bugüne kadar içimdeki çığlıkları bastırmak icin inananların canını yakmam gerektiğini biliyordum. Ve en ağır çığlığımı onda gösterecektim. Belki diğer insanlardan canı fazla yanacaktı. Belkide hissedip söylemeyecekti. Benim içimdeki çığlıkları bastırmam için onun canının yanması gerekiyordu.
Hepimiz İlker'in babasına döndüğümüzde adam sevinçli bir çocuk edasıyla
''Efendim gelmissiniz, görmüşsünüz, begenmissiniz bizede vermek düşer tabi. ' '
Adam dünden istekli gibiydi. Amcamda herkesi böyle istekli görünce ne zaman aldığını bilmediğim yüzükleri çıkardı.
''Tamam ozaman izin verirseniz biz yanımızda getirdiğimiz yüzükleri takalim. ' '
Önce Selin'i yanına çağırdı,sonra bana dönerek elinin işaret parmağı ve üç parmağıyla aşağı yukarı yapıp, yanına çağırdı. Ayağa kalkıp yavaş adımlarla Selin'in yanında durdum. İkimizde amcama bakıyorduk. Birazdan olacaklara kendimizi hazırlıyorduk. Daha doğrusu o kendini hazırlıyordu. Ben çok rahattım. Önce elimi ben uzattım,sonra o uzatacagini beklerken Çatık kaşlarımla ona doğru döndüm. Bana doğru kafasını çevirince Sinirlendigimi fark etmiş olmalı ki, hemen elini uzattı. Tek bakışla bu kadar korkacaksa isim kolaydı. Amcam önceden hazırlıklıklıydı. Yüzüklerimizin ortasında sallanan kurdeleyi kesti. Yüzükler sadece gösteriş içindi. Sahibi bendim artık, ve ne istersem o olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Pembesi
Teen FictionBabasının acımasız baskılarına maruz kalırken, kötü kitapların sonuna akan gözyaşı gibiydi. Babalar kız çocuklarına sevgi katarken, onun babasının kendisine nefret işleyişine maruz kalmıştı. Onu kurtarabilecek sadece kendisiydi. Kendisini yiyip bit...