Music;
Nick Cave & Pj Harvey - Henry Lee
Nasıl bir bölüm beklediğinizi bilmiyorum ama kurguma göre devam ettim. Bu bölümden sonra anlayacağınız üzere hikaye yeni başlıyor. Emir'in bu davranışları ileriki bölümlerden anlayacaksınız.Yazı biçimini değiştirdim, umarım begenirsiniz. İyi kötü bütün yorumlarınızı eksik etmeyin.
İyi okumalar ; )
|Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına geleceklerinin altına atılacak imzadır.|
●🔥●
Acıyı kabullenmem daha kundakdayken bedenime hapsolmuştu.
Tarifi imkansız şekilde acıyla şekillenmiş bedenimi, ruhumun saflığına bırakmıştım.
Yıkık dökük, acıyla sıvanmış bedenimi neden sahiplenmek istemişti ki?Cevabını bulamayacağım tüm sorularla kendimi yormaktan vazgeçip, gıcırdayarak açılan dolaptan elime geleni koltuk altıma sıkıştırıp, alt çekmeceden gerekli iç çamaşırlarımı alarak banyoya geri dönmüştüm.
Bornozumu çıkardım ve kilodumu giymeye başladım. Alışverişe çıkacağımızı söylemişti. Alışveriş yapmayı oldum olası sevmezdim. Kalabalıktan herzaman nefret etmiştim.
Sütyenimin kopçasını takmaya çalıştım. Ellerim kopçaya ulaşmaya çalışıyor, ama bir türlü başaramıyordum. Bu sütyeni defalarca giymiştim fakat kopçaya ulaşacak kadar uzun kollarım olduğunu biliyordum.
Omzumun üzerinden birdaha deneyecektim ki bir çift sıcak el beni durdurdu.Bu sefer bedenim zeminin soğukluğuyla değil, onun sıcak dokunuşuyla ürktü.
Nefesim boğuk bir şekilde çıkarken, ayaklarımın titremesine mani olamamıştım. Çıplak sırtıma yaslanmış, tşörtünün tüylü yapısı tenimi gıdıklamıştı. O bu kadar yakınımdayken korkmam gerekirken tam tersine, heyecanlı ve iyi hissediyordum.
Bana sığınması ve güvenmesi gereken hücrelerim aksine bana karşı çıkıyor, bu durum tuhaf hissettiriyordu.
Bedenim bile beni inkar ediyordu.
Elleri sırtımda gezinirken, hala konuşmamayı sürdürdü.
Bir süre bekledikten sonra parmakları usulca yukarıya doğru tırmandı ve kapanmamış kopçamın düğümlerini teker teker sabitledi.
Dokunduğu yerlerin alev aldığını, alev aldıkça küle dönüştüğünü zannettim.''Hazırlanmana yardım edeyim mi?'' diye sordu. Ne yaptığının farkında bile değildim. Nasıl bir kumpasa düşürüyordu beni, bunu kendim bile çözümleyemiyordum.
''Gitmeni tercih ederim.'' diye konuştum dişlerimi sıkarak.
''Ama bazı şeyleri ben olmadan yapamıyorsun, güzelim.'' diye konuştu ima dolu bir sesle. Aynı anda sütyenimin kopçasını çekip geri bıraktı. Tenimde oluşan acı hissini bastırmak için yüzümü buruşturdum.
Dediğini harfi harfine
anlayabilmiştim.Kafasını eğdi ve boynumla omzum arasında o boşluğa başını yerleştirdi. Bedenimin onu kabullenişi beni şaşırtıyor, kendimi ondan uzaklaştıramıyordum.
''Hımm.'' diye mırıldandı burnunu boynuma sürterken. Bu benim son gücüm gibi geldi ve ellerim iki yanıma düştü, ona bu kadar çabuk teslim olduğuma inanamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Pembesi
Teen FictionBabasının acımasız baskılarına maruz kalırken, kötü kitapların sonuna akan gözyaşı gibiydi. Babalar kız çocuklarına sevgi katarken, onun babasının kendisine nefret işleyişine maruz kalmıştı. Onu kurtarabilecek sadece kendisiydi. Kendisini yiyip bit...