Kuyu #3

275 70 96
                                    

"Sen de kimsin?" dedim teni ve kıyafetleri simsiyah, fakat gözleri masmavi olan kıza bakarak. Elini kaldırdı ve gülümseyerek bana doğru salladı.

"Ben Ezel."

Kafamı sağa sola salladım ve birkaç adım geriledim. "Hayır, Ezel benim, sen değilsin!" Bir kahkaha attı ve siyah saçlarını geriye savurdu.

"Senin neden bir hayal dünyan yok?" dedikten sonra dudağını büzdü. "Ah, hayır, vardı değil mi? Her gece annenden iyi geceler öpücüğü alır, babanla birlikte araba yıkardın 'o geniş hayal dünyanda.'"

Gözlerimden boşalan yaşları silmeye dahi tenezzül etmedim, her türlü boşalacaklardı zaten. "Sen de nesin böyle?" demeyi başarabildiğimde ufak elleriyle ağzını kapatarak kıkırdadı.

"Ben senin içindeki canavarım, Ezel. Beni nasıl tanımazsın?" cümlesinin beslediği sitem beni deli etti. Dişlerimi sıktım. "Seni istemiyorum."

"Bende seni istemiyorum. Ne uyumluyuz ama!"

Etrafımdaki gri toz bulutlarına baktım ve, "Neredeyim ben?" diye sordum.
Sırıttı.

"Sadece bir kabus!"

Ter kan içinde yataktan kalktım ve başımda dikilen ev ahalisine ızdırapla baktım. Nihan abla bana sarılırken, Rıza Amca hüzünle konuştu. "Kabus gördün... Her gün böyle görür müsün?"

Kafamı sağa sola salladım. "Hayır, kuyudan sonra böyle oldu."

"Geçecektir yavrum, geçecektir."
Bunu söyleyen Zeyyan Teyzeye kafamı salladım. Elbet geçerdi.

"Bu arada hadi, kahvaltı hazır. Feride bizi bekliyor."

Atahana baktım ve, "O kim?" diye sordum. Kaşlarını kaldırdıktan sonra omuz silkti. "Dün okulda olduğu saate denk geldiğin için göremedin. Kardeşim."

Kafamı salladım ve günlük rutinlerimi tamamladıktan sonra kahvaltı etmek üzere aşağı indim.

-

"Oha, abi ben de istiyorum bu lensten! Ne olur şu gözlük yerine bende gri lens alayım..."

Atahan gözlerini devirerek Ferideye baktı. "Hep Saliha sokuyor bunları aklına değil mi?"

Feride dişlerini sıktı. "Salyanın suçu ne?" içime bir kıkırdama isteği düştü ve ona engel olamadım. Saliha ismini Salya olarak çeviren ilk insan olabilirdi Feride.

Sonra annemin benim Ezel ismimi Ezik olarak çevirdiği geldi aklıma. Kıkırdamam, hüzünlü bir somurtuşa dönüştü.

"Senin de ruh halin ne çabuk değişiyor abla! Vallahi az önce gülüyordun..."

İç sesim konuştu sanarak etrafa baktım fakat tek görebildiğim Feridenin bana merakla bakan bir çift kahverengi gözüydü.

"Ben..." demiştim ki Atahan sözümü kesti, "Herkes kahvaltısını etsin. Geç kalacağız."

Tepki vermeden karnımı doyurmaya başladım. Nihan abla huzursuzca yerinde kıpırdandığında dikkatimi ona verdim, pencereye bakıyordu.
"Geldi yine uğursuzlar..."

Ne olduğunu görmeye çalışmadım bile. Pencere bana uzakta, küçük bir pencereydi. İç geçirdim. Herkesin etrafında uğursuz kişilikler olmak zorunda mıydı? Ah, iç sesim... Uğursuz olan sensin. 20 yıldır uğursuz olarak görülen, istenmeyen sensin.
Ezildin, hor görüldün, sustun. Gittiğin her yeri lanetledin resmen.

"Kapa çeneni!"

Anlık bağırışımla birlikte herkesin odağı olmayı başardığımda utançla boynumu büktüm. Bir şizofren gibi dışımdan konuşmuştum.
Fakat... gülmüyorlardı. Halimle alay etmiyor, aksine sevgiyle bakıyorlardı bana.

KUYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin