"Araf."

3K 117 41
                                    



"Senin ne işin var Teğmen'le?!"

Sinirden kıpkırmızı kesilmiş ablasına baktı Hilal. Ne diyebilirdi ki ona? Izahat edecek ne vardı sanki? Başını dikleştirerek sordu.

"Sen beni mi izliyordun?"

"Bu saatte kardeşimin nerede kaldığına endişelenmem suç mu!"

Genç kız derin bir nefes aldı. Ablasının kırmızı suratından, öfkeyle parlayan gözlerinden anlamıştı. Aklı Leon'un yazmış olduğu mektuba gitti... Reddedilmek ağırdı; lakin ablası için çok daha ağırdı. Ve gözlerinde gördüğü nefret bunun göstergesiydi.

Yalan söylemek istemedi; lakin doğruyu da söyleyemezdi. Gözlerini kaçırdı.

"Işim vardı Abla. Karşılaştığımızda ise eşlik etmeyi teklif etti. Ben de kabul ettim! Oldu mu?"

"Sen ne vakittir Yunanlılardan yardım alır oldun söylesene Hilal?! Düşmanımız değil mi onlar!"

Hilal kaşlarını çattı. Gittikçe öfkelenmeye başlıyordu.

"Düşman olduğunu hatırladın yani abla öyle mi? Nasıl değiştirdin peki birden fikrini! Sen değil miydin "ben artık onların tarafındayım" diyen! Ne oldu da böyle döndün bu görüşten!"

Yıldız yutkundu. Hilal ise gözlerini kısarak baktı ablasına. Ikisi de biliyordu Yıldız'ın neden aniden fikrini değiştirdiğini. Lakin ikisi de bir şey demedi. Öylece baktılar birbirlerine.

Hilal odasına çıkmaya koyulduğunda ise, ablası kolundan tuttu.

"Ne var!"

Cebinden bir kağıt parçası çıkardı Yıldız.

"Bunu sana vermemi istedi."

Hilal şaşkınlıkla aldı kağıt parçasına eline.

"Kim istedi?"

Yıldız yeşil gözlerini açarak manalı manalı baktı kardeşine.

"Mehmet.."

_______________






Karargahta boğuk bir hava vardı. Bütün erler yığınla işe koyulmuştu; taaruza az bir vakit vardı. Askerler ya talimdelerdi, ya da karargahta.

"Teğmenim!" Leon gözlerini incelediği yazılardan alıp kapıya dikti. "Oriste."
Asker sivil kıyafetleriyle girmişti karargaha, Leon'un odasına adım attığında ise, Teğmen diğer askerlere çıkmaları için talimat verdi.
Ayağı kalktı ve uzun süredir emrinde olan askere yaklaştı emin adımlarla.

"Dinliyorum."

"Teğmenim, öncelikle kuvvacılardan haber var. Önümüzdeki günlerde bir şeyler planlıyorlar. Hedefi bilmiyoruz lakin hedefin Yunan karargahının etrafında olması muhtemel."

"Başka?"

"Mehmet denilen kuvvacı hala Smyrna'de. Büyük ihtimalle o hazırlıyor pusuyu. Kendisinin Türk Mahallelerinde elini kolunu sallayarak dolaştığı geldi kulağımıza."

Leon öfkeyle gözlerini açtı.

"Neden hala tutuklanmadı o vakit?!"

Asker başını eğdi.

"Insanlar onu koruyor, malumat alamıyoruz."

"Ben bakazağım icabına. Peki kız?"

"Bugün hastanenin yakınlarından uzaklaşmadı. Kayda değer mühim bir hareketlilik de olmadı. Sadece.."

Esaret.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin