B-17-SAVAŞSAYDIM KAZANIRDIM.

181 79 21
                                    

Kıştan beklentim değişmedi;
Biraz mutluluk
Çokça huzur.
Ve gelirsen tabi bir de SEN....

Ö. ASAF

" In diyorum sana ! "Dişlerinin arasından korku salan yılan gibi tısladı.Gözleri alev topuydu. Çakan şimşekti .

"İnmeyecem" dedim kararlılıkla . Fakat baştan aşağı titriyordum. Sesli ofladı cevabıma. Başını kocaman ellerinin arasına alarak sıktı. Ardından sıkkınlıkla nefesini dışarıya bıraktı .Kahve saçlarını arkaya yatırdı uzun parmakları arasından . Yankı ise sadece ikimizi izliyordu hiç konuşmadan.

Uçurumdan aşağı fırlatılmış gibi kendimi çaresiz ve mahkum hissediyordum şu an oturduğum koltukta . Az önce karşımda kızı sömüren dudaklarını yüzünü görmek istemiyordum .Hatırladıkça midem bulanıyor . Ondan ise iğreniyordum. Inmiyeceğimi anladığında küfürler savurup kapıyı kırmak ister şekilde yüzüme kapattı. Yerimde sıçradım. Pezevenk. Başımı öne eğdim . Resmen ayakkabılarımla bakışıyordum.

Her ne kadar kendime itiraf etmesemde O' ndan korkuyorum. Evet evet korkuyorum. Korkusu üzerimde kutuplarin soğuk havası kadar etki bırakıyordu. İliklerime kadar korku. Çünkü O buz lorduydu. Her zaman buzdan duvarları olan anasının oğluydu. Karşısındaki insana karşı beslediği nefret duygusunu asla gizlemeyen duygusuz adamdı. Benden nefret ettiğini hep dile getirmesine rağmen aynı zamanda insanı uyuşturan bir etkisi vardı.

Arabanın etrafında dolanarak Yankı 'nın kapısını açtı.

"Yankı in !" Açık ve net bir ikazdı. Sesi seri katillerin gibiydi. Nefesimi tuttum.

Az önce yaptığıyla kalbim ağzımda atmaya başladı. Dım dım dım....Rica etmiyordu emir veriyordu Yankı 'ya. Bana "üzgünüm "der gibi bakan Yankı 'ya gözlerimi kapatıp açarak onayladım . Sonra bana " iyi şanslar "diyerek saniyeler içinde arabadan indi. El mahkum...

Yüzüme bakmadan arabayı çalıştırdı paşamız. Halen hıçkırıklı ağlamam durmamıştı. Sessizce gözyaşımı akıtmaya başladım ona bakmadan camdan dışarı bakarak. Fakat hıçkırıklarım bana çoktan savaş açmış yüksek sesleri dinliyordu.
Arada elimin tersiyle siliyordum ıslanan gözlerimi . Diğer elimden ise kan damlıyordu. Biraz titriyordu da.

" Ağlamayı kes! !!!"

Bağırması beni neyin içine düştüm diye tekrardan düşüncemde yer edindi. Evet benim ne işim vardı bu adamlarla? Bu benim hayatım olamazdı. Boktan bir hayat sunulmuştu sunulmuştu altın tepside. Bende bunu kabul.etmiştim. Gün geçtikçe eziyet azap büyüyordu. Çıkılmaz hale gelmişti herşey.. Boğazıma kadar batmıştım.Görünmez bir el beni daha da dibe çekiyordu.

Araba sakin trafikte yol aldıkça arabayı daha hızlı sürdü . Alkollüde bide bu şimdi . Tam ölüme davetiye çıkarıyordu . Sarsılmalar sonucu koltuğa tutundum güçsüz parmaklarımla . Şimdi korkudan ağlamam da durmuştu.

Hızlı ve öfkeli filmi gibiydik mübarek. Her güne bir olay her güne bir macera Kayseri de ... Inadıma arabayı daha da hızlı sürdü. Biliyorum aklınca intikam alıyor. Arkamı dönüp çıkıp gitmemin öcünü alıyor benden yada Renk 'le yaşayacağı bir gecenin tam içine limon sıktım içinde olabilir. Yüzüme döktüğüm ecel terleri sayesinde yapışan saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp daha fazla bu eziyeti çekecek sabrım kalmadığını anladığımda vücudumu ona döndüm .

" Yavaş sür şu lanet arabayı !" Diye yarı bağırdım yarı uyardım. Ama sesim uyarma değil de korkak ceylan yavrusu gibi çıktı. Lanet olsun. Ben korkarken O'ndan O ise zevkle öcünü alıyor benden ve bir daha böyle bir şey yapmamam için bana unutamayacağım ders veriyordu.

BUZ LORDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin