35-B- YOK OLMAK

110 11 10
                                    

Medyada Poyraz var.

Herkes kendi çöplüğünde öter fakat ben herkesin çöplüğünde öterim....

💖💞💞💖💞💖💞💖💞
Poyraz' ın titreyen parmakları direksiyonu sıktıkça  O'na taraf değilde  dışarı taraf bakışlarımı  kaçırdım. Kolay kolay parmaklarının titrediğini görmemiştim bu zamana kadar.

Asfalt yolda yılan  misali kayarken araba aynı zamanda etraftan gelen korna sesleri eşliğinde trafikte yol izliyroduk.

Ne olmuş olabilir tanrım ? Kafamda kendi kendime tahminler,  senaryolar üretmeye başladım. Şimdi . Birincisi kesin yine bana kızdı.  İkincisi Alaz'la ilgili bir konu.  Üçüncüsü. .. e üçüncüsü yok.  Bilmiyorum. Açıkçası korkudan saçmalıyorum galiba !!!! Aklıma birşey  de gelmiyor. Poyraz' ın yanında tüm fonksiyonlarımı kaybediyorum . Korkudan,endişeden aklıma bir bok gelmiyor. Düşünüyorum da birini deli gibi severken O'ndan aynı derece de korkmak anlatılamaz bir his. Sadece yaşanır. Evet Poyraz ile yaşanır.  Size yaşatır. Canı sağolsun buz lordunun.

Biraz daha zihnimde olayları geri almaya başladım. Gelen telefondan sonra hiçbir açıklama yapmadan restoranttan çıkmıştık.  Berk'i dövecek  daha da sandım. Nihayet telefon çalmış dövmesini  yarıda bırakmıştı. Yarıda kalır mı?  Onu bilemem. Konu Poyraz ise hiçbirşey belli değildir. Kendisi sürprizlerin adamıdır.  Başrollerde oynar. Sever yani.

Buz lordunu tanıdığım kadarıyla bu gibi durumlarda konuşmamam gerektiğini de öğrenmiştim. Alt dudağımı  kemire kemire trafikte ki lambaları izledim. Nefes alışverişlerimi  bile korkarak alıp veriyordum. Çıt çıkarsam beni öldürecek .

Bir kaç  dakikanın ardından on katlı hastanenin önünde durduğumuzda beni beklemeden arabadan  kendini hemen atıp camlı kapıya doğru koştu.

Birşeylerin ters gittiği aşikardı.  Göz göre göre olan her neyse yada yaşanan Poyraz bundan hiç ama hiç memnun değildi.

Poyraz gibi bende hızlı inip O'nu takip ettim.   Etraf koruma kaynıyordu. Üçüncü kata  çıkarken içimden  ''ALLAH ' ım ne olur kötü birşey olmasın "diye defalarca ard arda dua ettim. Bu durumda olmasın. Artık peşi sıra gelen olaylardan, gizemli ve yani bir o kadar korkutucu şeylerden bıkmıştım. Hergün birşeyle uyanmaktan , uğraşmaktan kendimize zaman ayıramıyorduk.

Bana deseler ki  Mersin ve Kayseri hayatını karşılaştır. Size yedi değil yetmiş farklar sayarım vallahi . O kadar yani. Sıra olur burdan anne evime.

Boş, beyaz koridorda ilk gözüme çarpan buz soğukluğunda ki sandalyede oturan Ali amca idi. Başını önüne eğmiş bitkin haldeydi . Hemen ötesinde ise yoğun bakım odasına daha yakın olan Yankı ellerini göğsünde birleştirmiş ayakta duvara dayalıydı. Anladığım kadarıyla içeriye doktor hariç kimse alınmıyordu.

Çantamı yere koyup hemen Yankı ' ya sarıldım. Kafasını boynuma gömüp sesli ağlamasına ilk kez şahit oldum. Ve belki bir daha hiç olmayacaktım ... Ben Yankı 'yı hep aynada kendini hayran hayran izleyen, gülen biri olarak tanımıştım. Bu hali oldukça yabancıydı.

Hıçkırıklar arasında sesi zar zor duyuluyordu. Sadece " Amcam Eylül amcam.  Yemgem. ..." dedi.  kelimeler boğazına düğümleniyordu. Parmaklarımı  saçında gezdirip " hıştttt sakin ol ! Düzelecek ."  dedim. Ne için düzelecek dediğimi bilmeden kendisine destek oluyordum. Konuşulanlardan geçirilen kaza sonucu Aslan bey ve Sultan Hanımın durumlarının ağır olduğunu anladım.

Bundan uzun bir zaman değil  daha bir saat önce neler olurken şimdi neler oluyordu.

Hiçbirimiz bir ölüm haberini kaldıracak durumda değildik. Bu koridorda ki herkes yaralıydı . Yankı anne, baba ve ablası   Leyla'dan yana yaralıydı. Ali amca Elif abla ve Alaz 'larla olan münasebbetten dolayı yarımdı. Ben babamdan  dolayı eksik olmuştum. Ve Poyraz eksik olmayı  haketmiyordu. İnsan en sevdiği ile sınanmamalı bu hayatta. Elinden alınmamalı. O'ndan mahrum bırakılmamalı.

BUZ LORDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin