Bölüm 4-Candice ile Tanışın!

39 2 0
                                    

  Aynadaki yansımama bakıp kendi etrafımda döndüm. Kışkırtıcı bir görüntüm vardı. Bu gece için özellikle seçtiğim kırmızı renk ve üzerime yapışıp ince belimi ve biçimli kalçalarımı ortaya çıkaran, arkasında da bütün beli açıkta bırakan cömert bir dekolteye sahip elbisem, buna uygun toplu saçlarım, elbisemle aynı tonda rujum ve hafif göz makyajımla aklıma gelen tek kelime buydu: kışkırtıcı. Uca doğru rengi açılan koyu kahverengi saçlarım ve yosun yeşili parlak gözlerimle uyumlu bir renkti kırmızı. Elbisenin boyu uzun olduğundan eteklerini tutarak evdeki bana ayrılmış kattan Frank’in bölümüne geçtim ve odasından başımı uzatarak “Hala mı hazır değilsin, geç kalacağız,” diye onu azarlamaya başladım.

“Hala nasıl bu kadar kısa sürede hazırlanıp bu kadar…- beni görüncde durdu ve “Ah! Kızım bir harika olmuşsun yahu bu elbiseyi daha önce görmemiştim resmen yakıyorsun. “ diyerek beni etrafımda döndürdü ve “Ama bir eksik var-“ diyerek odasına dönüp çekmeceleri karıştırmaya başladı.

“Ah-ha işte buldum.”

“Ne bulduğunu bana da söleyecekmisin?”

“Bu gece için özel aldım. Senin için. Sıkı dur –GUCCİNİN YENİ PARFÜMÜ” “şuanda birtek sende var çünkü parfümün lansmanı bir ay sonra yapılacak. Nasıl beğendin mi?” diye heyecanla bana uzattı.

Parfümü alıp kokladım. Herzaman dediğim gibi, gay bir en yakın arkadaşa sahip olmak dünyadaki en iyi şey olmasa da top 10a girer. Sırf bu parfüm için bile. “Frank harikasın bu koku mükemmel!”

“Biliyorum,” diyerek sırıttı.

Parfümü bolca sıkıp odanın dışına adım atınca geceye hazırdım.

                                +++

 Böyle özel davetler için tercih ettiğim limuzinimde Frankle birlikte yol alırken bu gece yaşanabilecekler hakkında düşünüyordum. Aptal değildim. Bu gece Melez’le karşılaşsam bile onun olduğunu bilmeme pek imkan veremiyordum, hareketleri akıllıca görünmüştü. Ancak bu gece gözlerimi dört açmalıydım. İçimden bir ses bu gece orada olacağını söylüyordu.

Gittiğimiz davet, önceki gece katılamadığımız davetin devamıydı. Benim ünlü iş kadını Emiy Candice Crawford’u oynamam gerektiği, spot ışıkları altında en parlak ve profosyonel gülümsememi takınıp zarif ama milyon dolarlık minik elmas küpelerimle ışıldamam gereken bir geceydi. Moda şovları sırasında kokoş zengin züppeleri arasında ilgilenir görünmeli, iki para etmeyen ve vücüdunu sergileyerek para kazanan yeni pop şarkıcılarını dinleyip zarifçe kafa sallamam gereken bir gece. Buna hazırmıydım? Tabiî ki evet. Aslında bütün bu hengame beni eğlendirir sayılırdı. Yalnızca odadaki aptallık seviyesi katlanılabilir seviyesinin altında olmasa ve ilginç bulmanın yakınından bile geçmediğim birçok erkeğin gözlerindeki arzulu ifade beni tiksindirmese. Belki bu gece işler değişirdi, kim bilir.

 Gülümseyerek limuzinin açılan kapısından iniyorum ve üzerime patlayan flashlar ile acele etmeden kırmızı halıdan yürüyerek geçiyorum. Frank o kadar şanslı değil, danışmanım ve bir bakıma halkla işler uzmanım olarak onlarla kısa bir konuşma yapmak üzere geride kalıyor-durduruluyor.

İçeri girer girmez Frank’le anlaşdığımız gibi sahne arkasına gidiyor ve bir köşede onu bekliyorum. Düşüncelere dalmışken birden karşıma çıkan Pam beni korkutuyor. Pam bu akşam sunucu ve burada benim katlanabildiğim sayılı insandan biri.

“Geldin demek! Bu akşam seni sahne almaya ikna edebileceğimi biliyordum!” diye heyecanla şakımaya başladı. Onun bu heyecanlı haline gülüp, “sadece Frank’ı bekliyorum , bu gece dramatik bir giriş yapıyoruz” deyip göz kırptım. Pam kahkaha atarak “Beni atlatamazsın birgün mutlaka bu dediğim olacak görürsün” deyip dil çıkardı. Pam gerçek kimliğimi bilmese de onunla dostluğumuz eskiye dayanırdı. Arada bir ona söylesem bir şeylerin değişip değişmeyeceğini düşünmüyor değilim ama kazandıklarımı bir çırpıda kaybetmeyi göze alamam. Pam’ın uzaklaşan siluletine bakarken Frank geliyor ve “Beni o canavarlarla birlikte bıraktığına inanamıyorum, resmen üstüme atladılar.” Diye patladı.

CARMEN (Karanlıktakiler1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin