Gizemli Yabancı

27 2 0
                                    

Ne beklediğini biliyordum. Muhtemelen hemen orda apışıp kalmamı ve konuşmak için 3-5 saniye beklememi ve kekelememi. Onun gibi erkekler bunu beklerdi. Etraflarına ihtiras yayan yürüdükleri her yöne çevrilen kafaların ve çekilen ah ların farkında olan erkekler. Ama hiç şansı yoktu, göz ucuyla yakaladığım bir hareketten benim tarafıma doğru gelmekte olduğunu gördüğümden, olası senaryolar üzerinden geçmiştim. Hatta bu bir sınavdı diyebiliriz. Biraz sonra gözlerinde göreceğim şey muhtemelen onu sınıfta bırakırdı ama denemiş olurdu.

 Gözlerimi gözlerine çevirdim ve oradan geçen duyguları gördüm. Hafif şaşırmışlık, ama hiç beklemediğiniz birşey olduğunda göreceğiniz türden bir şaşkınlık değil. Sanki olmasını umduğunuz, ama imkan dahilinde bulundurmadığınız zamanlarda gerçekleşen minik mucizelerde yaşadığınız şaşkınlıklar gibi. Bunun sonrasında katıksız bir mutluluk beklersiniz ama onda değil. Hepsini gördüm. Şaşkınlık, tatmin olma, takdir, ve en sonunda minik bir gülücükle ödüllendirildim. Sanki sınava tabi olan benmişim ve başarılı bir A+’yla  geçmişim gibi.  Tabi baştan söylüyorum. Nereye bakacağını bilmeyen biri bunları göremezdi. Dışytan biri, sadece onun kasılıp gevşeyen çenesini anlık bir ışıldamayla parlayan gözlerini ve sert çene çizgisinin gülümsemenin hayaletine benzer –daha çok yüzünü buruşturma gibi bir ifadeyle gevşemesini görürdü. Ben görüyordum çünkü yıllarınız duygusuz insanların elinde oyuncak ve sadece onların ağzından çıkacak kelimelere mahkum bir şekilde geçince en küçük bir duygu belirtisini bile arayıp-anlayıp yorumlamakta usta olursunuz. Gerçi baştan düşündüğümde belkide bunları sadece onun görmemi istediği için gördüğümü, onun da duygularını saklamada en az benim kadar usta olabileceğine kanaat vermek zor değildi.

  Bu sırada masadaki diğer erkekler anında bu durumdan rahatsız olmuş ve birbirlerine kaçamak bakışlar atarak yerlerinde kıpırdanıyorlardı. Göz ucuyla Frank’in yeni geleni baştan ayağa incelediğini ve benim onaylama olarak algıladığım küçük bir ses çıkardığını fark ettim. O adamdı.  Karanlıktaki. Sahnenin ışıkları altındayken tam olarak algılayamadığım özelliklerini şimdi daha yakınımdayken inceleme fırsatı bulmuştum.  Uzun boyluydu. Giydiğim  7 cm’lik topuklulara rağmen hala benden 3-4 cm uzundu. İnce ama kaslı bir vucüdu vardı ve sağ elinin serçe parmağında yakuttan bir yüzük vardı. Giydiği takım elbise özel tasarım olduğunu bağırıyordu ve içinde harika görünüyordu. Siyaha yakın koyu kahverengi saçları  ve çikolata kahvesi renginde gözleri, keskin yüz hatları ve dolgun dudakları ile birleşince, ortaya dayanılmaz bir birleşim çıkarıyordu. Tek kaşımı kaldırarak beni inceleyen gözlerine baktım ve bu süre zarfında hiçbirşey olmamış gibi konuşmaya devam etti.

 “Crawford Şirketler Zincirinin sahibi. “

Arkadaşlar uzun bir süre hikayeme ara vermek zorunda kaldım ama artık devam etmeye karar verdim bu bölüm geçiş niyetine biraz kısa oldu ancak yorumlarınızla ve votelarınızla destek olursanız hikayenin devamı daha hızlı gelecektir. Ayrıca Ay'ın Çocukları adında Fantastik türde yeni bir hikayemde var ilgilenenler bakabilir. Herkese teşekkürler! :))

CARMEN (Karanlıktakiler1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin