KALBİMDEKİ YARA

23 2 1
                                    


● Multimedya:Deniz ●

"Oysaki insan doğduğu gün
ölüme bir adım daha yaklaşmıştır"

"Senin doğduğun gün acılar ićinde kıvranırken dört duvar arasında çaresizlik akan gözlerimle yalvarıyordum o acımasız gaddar gardiyana. Ama mutluydum sana kavuşacaktım dört duvar arasında bir nefes belki beni burdan koparacaktı.

Yalvardim döktüğüm göz yaşlarının hiç biri kurumadan yenisi eklenerek ağladım,bağırdım biliyorlardı hapishanede evet yavrum Hapishanede bir bebek nasıl doğrulur biliyorlardı ama göndermediler. Gururumu bir kenara bırakıp sana bir şey olacak korkusuyla ayaklarına kazandım zalim gardiyanın.

En sonunda benim koğuştaki iki kadın doğumumu yaptırdı. Param yoktu bitanem rüşvet verecek bir kuruşun dahi yoktu belki o zaman ama buna da şükür...
Sonra bir çığlık kapladı etrafı benim gözyaşlarım bir an kurudu sanki birer gül yapraklarına dönüştü kolları sıcacık nefesinle ısındı deniz mavisi gözlerin içinde kayboldu gözlerim mutluluktan mıdır bilemem fakat seni almamla birlikte kucağıma tekrardan ağladım ama bu mutluluk gözyaşlarıydı yavrum.

Dünyanın en mutlu kişisiydim seni aldığımda kucağıma bütün acılarım yok olmuştu sanki. Dünyanın en şanslı kişisiydim o an ve en güzel annesiydim, O an hapishaneydim fakat bir kuş gibi özgürdüm o an bir kelebek kadar umutlu yani yarın öleceğimi bilsem bile bahtiyar ve umutluydum.

Saçlarımın hepsi beyazdı çoğu dökülmüştü sıkıntımdan acılarımdan ama sen aydınlattı doğduğun gün dünyamı her gün ağlamaktan gözlerim şişse de sen geldiğinde mutluluk akıyordu artık gözlerimden.kan oturmuş gòzlerim artık mutluluk akar hale getirdi. O zaman anladım yavrum senden önce yaşamıyormuşum ve senden sonra da yaşamayacağım yaşayamadım da...

Kalbim sıkışırdı seni benden koparacaklarını düşündüğüm an nefesin boğazında kalırdı, göz yaşların yuva edinirdi göz kapaklarımı,yaşlanırdı bir ömür daha bedenim taşıyamazdı ruhumu,anlatamazdı tarif edemezdi benim o duygumu hiç ama hiç kimse yavrum mavilim denizim okyanusum gözlerinde nefes alıp ruhunda kaybolduğum bitanecik oğlum hiç bir şey benim elimde değildi ve olmayacaktı da hala da olmuyor...

Senin gözlerine baktıkça nefes alan kadınken ölmeyi ister miyim?

Senin ruhunda kendi ruhumu bulurken kaybolmak ister miyim?

Yaşamak bana bu kadar ağır gelirken sıcacık ellere bir tebessüme bu kadar ihtiyacım varken senden vazgeçmek ister miydim ?

Her ışıklar kapatıldığında kalbimdeki acılarla boğuşurken,kalbimdeki yaraları onarmaya çalışırken,hatîraları anımsamamak içimdeki nefreti her defasında kusmak isterken seni kollarımın arasından bırakmak ister miydim?

Karanın içinde boğulan bir balıkken deniz mavisi gözlerine bu kadar ihticyacı varken bu çaresiz balığın seni başka kollara emanet eder miydim?

Nefes almak bile haramken şimdi bana sensiz nefes almaya dayanabilir miydim?

Ruhum sıkışmışken bedenimin içine daha fazla direnebilir miydim?

Affet oğlum beni affet hiçbir şeyin böyle olmasını ben istemedim yıllar sonu sen beni bulmuşken ve o kadar yakışıklı o kadar tatlı ve hala gözümde ilk doğduğun gibiyken bu yaşlı çaresiz,hasta annen senin annen olmaktan gurur duyarken affet aciz anneni gülüşünü hiç göremedim ama gözlerin gibi gülüşün de babana benziyordur,emin-"

-YETERR!! Senin bu saçmalıklarını dinlemek istemiyorum,ben buldum seni ben ama bunları dinlen için değil o iğrenç adama hala benim babalığımı yakıştırabiliyosan benim böyle bir annem yok,hiç olmadığı gibi!

-Deniz oğlum gitme..

.......

°●○°•DENİZ'DEN○●°•°

Hemen kapıyı kapatıp çıktım çünkü O'nu dinledikçe daha fazla o odada nefes alamayacağımı anladım. Hızlıca merdivenleri indim nasıl geldim deniz kenarına onu bile hatırlamıyorum.
İçimde fırtınalar koptuğunu hissediyordum fakat mukayyet olmalıydım göz yaşlarıma ben Denizdim kendim zaten suydum .. daha fazla doldurup göz yaşlarıma taşırmamalıydım denizimi ...

Kapıdan çıkarken ki o çaresiz,umutsuz bakışı nedense kalbimi sızlatıyordu. Ama asla ona "ANNE" sıfatını layık görmemiştim,görmeyeceğimde!

Her şeye rağmen bırakmamalıydı beni,vazgeçmemeliydi bu kadar çabuk benden, ve ben iğreniyorum beni doğuran kişiden..

Ne kadar böyle düşüncelerle beynimi kemircem bilmiyorum ama daha fazla elimi alınma köyüm bir bankın üstünde başımı eğip böyle bekleyip düşünemezdim içimde kopan fırtınaya inat.

Ayağa kalktım deniz kenarından topladığım taşları beynimi kemiren düşüncelerle avcumu sıktım hiçbir şey hissetmiyordum,hiçbir duygu uğramıyordu ruhuma...

Ilk önce bir taş aldım sağ elime ve haykırarak attım denize sonra bir taş daha aldım bu sefer
-ADALETSİZ DÜNYA!
Diye bağırarak fırlattım denize . Gerçekten adaletsizdi dünya günahım yokken daha bir bebekken hayatın ilk darbelerini atacak kadar da zalim evet zalim ve acımasızdı dünya ...

Bir taş daha alarak elime bu sefer daha çok haykırarak
-ACIMASIZ DÜNYA!
diyerek fırlattım elime aldığım taşı denize...

Şu an etraftaki bütün gözlerin benim üzerimde olduğundan eminim ama hiç kimse umrumda bile değil şu an neden bunları yapıyorum bilmiyorum. Sahi neydi beni bu kadar aciz kılan? Neydi içimdeki öfkeyi denizlere atsam taşacak gibi olan? Kalmıyordu kalbimdeki yara acıyordu canım yüzümdeki ifade...
Ben bile acımıştım kendime inanılır gibi değildi kimsenin açılmasını istemedim ,çaresiz hissetmesinler beni diye hep cesur,kararlı,dik durduğum bir kere bile duygularımı dışa vurmayıp içimde biriktirdiğim kişiye yani DENİZ KAYA'ya şimdi ben açıyor muydun?

Daha fazla kaldıramazdı ruhum ve bedenim etrafımda beni seyre dalan gözleri. Siyah ceketimi aldığım gibi hızla uzaklaştım ordan hatta gitmek istiyordum bu şehirden bu ülkeden bu dünyadan...
Anladım ki daha fazla taşıyamayacaktı bedenim ruhumu...

Beynimi kemiren düşünceleri çalan telefonumun sesi böldü kaldırımda hızlı bir şekilde yürürken. Baktım
Arayan : Rüzgar

Şimdi hiç uğraşamayacaktım hemen kapattım. Sonra yürümeye devam ederken ani bir mesaj sesiyle itildiğini hissettim ne oluyordu bana böyle kendine gel Deniz !
■MESAJ■ RÜZGAR'DAN " abi burda işler karışık bi uğrasan "

Hemen bir taksi çevirdim hızla depoya doğru sürmesini söyledim şoföre.








AŞKA EŞKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin