Denemeden Vazgeçemem.

1.1K 37 3
                                    

   Melis ile konuşmamızdan sonra bugün de onlarla takılmayı kabul etmiştim. Ama denize gideceğimizi bilsem kesinlikle kabul etmezdim. Birçok farklı seçenek sunmuştum ama onlar çoktan çantalarını hazırlamışlardı. Yüzme bilmediğim için ben hiçbir şey hazırlamadım. Zaten sahile gidecek olmamız yetmiyormuş gibi bir de oraya gitmek için otobüsle bir saat yol gidecektik. 

    Neden beni de çağırıyorlardı ki? Yüzme bilmiyordum. Küçük  bir çocukken boğulma tehlikesi atlattığımdan bu yana denize hiç girmemiştim ve girmeyecektim de. Egemen hep, bana yüzme öğretmek için ısrar etmişti ama istememiştim. 

    Yolculuk bittiğinde onlar kumsala koşarlarken ben yavaş adımlarla yürüyordum. Şemsiye falan da yoktu ve hava çok sıcaktı. Ağaçları gödüğümde sevinerek koştum. Hemen çantadan bir havlu çıkartıp yere serdim ve oturdum. Bronzlaşmak istemiyordum. Diğerleri çoktan denize girmişlerdi. Neyse ki kumsal çok kalabalık değildi. Çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkarttım. Kulaklığımı takıp müziği açtım. 

     Yaklaşık bir saat sonra, sonunda denizden çıkmışlardı. Onlara katılma ısrarlarına kulak asmadığımı görünce beni tekrar yalnız bırakıp kumsala döndüler ve güneşlendiler. Bense müzik listemi iki kere dinledim. Sonunda sıkıldım ve gitmek istedim ama reddedemeyeceğim bir teklif sundular. Pilaj voleybolu! Tek sorun topumuzun olmamasıydı. Filede voleybol oynayan oğlanların yanına gittik. Melis o süper seksi bikinisiyle boy gösterince oğlanların dibi düştü. Üçerli guruplar olduk. Tahmin edebileceğiniz gibi Melis ve Efe aynı takımdaydı. 

    Neyse ki onları yendik de benim keyfim yerine geldi. Melis smaç basıp bize -daha doğrusu Efe'ye- hava atayım derken bileğini burktu. Efe onu sırtına alıp otobüse kadar taşıdığında halinden çok memnundu. Bense onun eşyalarını sırtlanmış bir halde ağlayacak duruma gelmiştim. Kalbime birisi taş koymuştu adeta. Melis resmen Efe'ye aşık oluyordu. Tek sorun ben de aşık olmaya başlıyordum sanırım. Ama arkadaşım için bundan vazgeçmeye hazırdım. Bunu yapabilirdim! Yapmalıydım...

     Ertesi sabah Melis bileği şiştiği için yürüyemediğini ve eve tıkıldığını söyledi. Ben de can sıkıntısını geçirme umuduyla ona gittim. Odasına girdiğimde yatağına yatmış, Efe'nin facebook hesabına bakıyordu. Onun bu halini görünce gülümsemeden edemedim. Dostluk ve aşk kavramları beni boğuyordu şu an. Efe'ye olan hislerim inanılmazdı ama Melis ile olan dostluğumu hiçe sayamazdım. 

     Ben sıkıntıyla bunları düşünürken o bu sefer başka bir oğlanın hesabına bakıyordu. Notebook'un ekranını iyice bana çevirirken "Sence bu oğlan nasıl?" diye sordu.

     Oğlanın profil fotoğrafını incelerken "Hangi anlamda?" dedim.

     Melis bana gözlerini devirirken "Sence?" dedi sıkıntıyla. Sonunda açıklama gereği duyarak "Yarın akşam açık sinemaya gitmeyi teklif etti. Ben de kabul ettim." diye ekledi.

    Şaşırarak ona bakarken "Efe'ye aşık olduğunu sanıyordum." dedim.

    Melis topuzunu düzeltirken "Aşık olmaya başlıyorum dedim. Yani daha ortada bir şey yok. Hem başkalarıyla görüşürsem beni kıskanır." dedi.

    "Ama insan birisinden hoşlanırken, nasıl başkasıyla da gezer ki?"

    Sıkıntıyla bana bakarak "Ah Arya sen kesinlikle bu devire ait değilsin." dedi. 

  O yarın için ne giyeceğine karar vermeye çalışırken onu izledim. Ben bu kız için mi hoşlandığım oğlandan vazgeçecektim? O olsa böyle bir şey yapar mıydı? Benim için bir şeylerden vazgeçer miydi? Üzülerek söylüyorum ki; asla böyle bir şey yapmazdı. Hiç yapmadı. Bir keresinde okulun popüler kızlarıyla alışveriş yapabilmek için doğum günü partime gelmemişti. Bir keresinde de ailevi bir problemim olduğu için hıçkırıklarla ağlarken onu aramıştım. O ise bana "Her şey düzelecek merak etme. Şu an yanına gelmeyi çok isterdim ama Ahmet ile yeni barıştık o yüzden şimdi aramızı iyice düzeltmeye çalışıyorum." demişti. Sevgilisini dostuna tercih etmişti.

    Bunları hatırladıkça içim daraldı. Melis'in yanından ayrılarak kendimi sokaklara attım. Her zaman ki gibi vazgeçemezdim. Artık Melis'in istediği her şeye sahip olup sonra da onlardan sıkılmasını izleyemezdim. Daha fazla pişmanlığa yer yoktu hayatımda. Denemeden vazgeçmekten sıkılmıştım artık! 

    Sonunda durduğumda bir kuaförün önünde olduğumu fark ettim. Tereddütsüz içeri girdim. Otuzlu yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kadın gülümseyerek beni karşıladı. 

     "Buyrun." dedi tüm sempatikliği ile. Bir an ağzımı açtım ama sonra ne söyleyeceğimi bilmeyerek tekrar kapattım. Değişim istiyordum ama nasıl bir değişim olacağı konusunda hiçbir fikrim yoktu.

   Kadın anlayışla gülümserken "Kararsızsın anlaşılan." dedi. Gülümseyerek onu onayladım. Kolunu nazikçe omzuma atıp beni sandalyelerden birine yöneltirken "Sana öneride bulunabilirim." dedi.

    Sandalyeye oturdum. Kadın da arkama  geçti ve aynadan bana baktı. Ben de yıpranmış saçlarımı inceledikten sonra kadına baktım.

     "Aklında bir şeyler var mı?" dedi.

     Gülümserken, kararsızca "Sadece değişime ihtiyacım var. Bana yakışan bir model falan bulsak?" dedim.   

   "Değişim konusunda oldukça iyiyimdir. Seninle işim bittiğinde sonuç seni memnun edecek." dedi.

   Kadının kendinden emin tavrı hoşuma gitmişti. Güvenli ellerde olduğumu hissediyordum. Oturduğumun yerde rahatlamaya çalışırken tedirgince kadına baktım. "Lütfen kısa bir model olmasın." Kadın gülümseyerek karşılık verdi ve saçlarımdaki tokayı çıkardı.

Sen Gerçek Misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin