Ege'nin zorlamalarına dayanamayıp onunla markete gitmeyi kabul etmiştim. Ege oldukça hamarat olduğu için çok güzel yemekler yapardı. Bense onun aksine beceriksizimdir. Hatta şef olmak gibi bir hayali var. Bende onu kırmayıp market alışverişine yardım etmeyi kabul ettim. Hazırlanıp kapıdan çıktık.
Kapıdan çıkarken yan dairenin kapısı da açıldı. Tüm ışıltısıyla Efe kapıdan çıktı ve bizi fark etti. Gülümsedim ama Efe bana bakmaktan çok Ege'yi süzüyordu. Tanımasam "gay lan bu." derdim. Sonunda Ege'yi süzüp gözleri benimle buluştu.
"İyi günler" dedi soğuk bir ifade ile ve ben cevap veremeden yanımızdan uzaklaştı. Küfür etmek istedim arkasından ama kendimi toparlayıp Ege'nin koluna girip eğlenceli bir gün olmasını diledim. Ege de Efe'nin kıroluğunu anlamış ve bir şey dememişti. Neden Efe'nin böyle yaptığını anlayamıyordum.
Bütün gün gezip geyik yapmanın verdiği yorgunlukla eve gidiyorduk. Alışveriş bol kahkahalı geçmişti ve ellerimiz poşetlerle doluydu. Sonunda bankta oturma fikrini ortaya attım. Ege de yorulmuş olacak ki kabul etti. Karartılar arasında iki kişinin gölgesini fark ettim. Daha da dikkatli bakınca bir kızla erkek olduğunu anladım. Bizden yöne geliyorlardı. Bir gülüş yankılanınca hemen kızın kim olduğunu anladım. Bu Melis'ti. Yanındaki kim diye merakla baktım. Oğlanın yüzünü hala görmemiştim. Sokak lambası yeterli ışıtmıyordu etrafı.
Melis oğlanı kolundan çekiştirip bizden biraz uzaktaki banka oturttu. Yanına oturup iyice yanaştı. Her zamanki Melis hareketleriydi bunlar. Tam sokak lambasının oradaki banka oturmuşladı. Oğlanın yüzü ışıkla aydınlanınca öylece kaldım. Egemen ağzını kulağıma yaklaştırdı.
"Şunlar Efe ve Melis değil mi?" dedi fısıldayarak.
"Evet onlar." dedim sessizce. Bizi fark etmemişlerdi. Onların birlikte ne işi vardı? Melis neden bana söylememişti? Çıkıyorlar mıydı yoksa? Yok yok olmaz öyle şey. Kesin karşılaşmışlardır. İç sesim beni bunlara inandırmaya çalışırken Efe Melis'in yüzünü ellerinin arasına alıp ona yaklaştı. Allahım lütfen bu bir kabus olsun. Lütfen aklımdan geçen şey olmasın. Lütfen Efe Melis'i öp... İç sesim daha cümlesini tamamlayamadan Efe Melis'i öpmeye başladı.
"Oha..." Egemen benim demek istediğim şeyi benden önce söylemişti. Bense hiç bir şey diyemeden olup biteni izliyordum. Geçen 20 saniyede işi ilerletmişlerdi. Melis artık Efe'nin kucağındaydı ve dudakları bir saniye bile ayrılmamıştı. Efe ellerini Melis'in kalçasına koyduğunda kalbim resmen beynimde atıyordu ya da beynim zonkluyordu. Ayırt edemedim.
Kafamı Ege'nin omzuna koyup gözlerimi kapattım. Zaten bu sahne yıllarca aklımdan çıkmayacağa benziyordu.
"Bu yöne geliyorlar." Egemen'in sesiyle gözlerimi açtım. Melis bizi fark edince huzursuzca yanımıza yaklaştı. Efe de ise duygusuz bir ifade vardı.
"Aaa siz burada mıydınız?" dedi Melis şaşırarak.
"Yok burada değildik. Işınlandık biz." dedim saçma sorusunu küçümseyerek.
"Selam Melis." dedi Egemen gerginliği azalmak istercesine.
"Selam Ege. Geldiğini bilmiyordum." dedi gülümsemeye çalışarak.
"Biz de çok yorulmuştuk. Dinleniyorduk." dedi Ege sevimli görünmeye çalışarak.
" Hmm." diye bir ses çıkardı Melis. Hala bizim onları görüp görmediğimizi merak ediyordu kesin. Gergin olduğu her halinden belli oluyordu. Efe ise ruhsuz gibiydi.
"Her neyse biz artık kalkalım." dedim Egemen'i kolundan tutup sürüklerken.
Efe artık umurumda olmayacaktı. O en yakın arkadaşımı öpmüş birisiydi artık benim için. Kalbim bile ağlıyordu. Egemen durumumu anlamış bir şey dememişti. Ağlamak istiyordum ama bunu yapamazdım.
Daha bunları düşünürken bile ağlamıştım. Ellerimle yanağıma damlayan göz yaşlarını sildim ve o gün hayatımın dersini almış oldu. Asla bir erkeğe güvenme!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Gerçek Misin?
ChickLit"Yan komşum... Tek söyleyebileceğim çok havalı ve yakışıklı olduğu. Ama ben onun için sadece sevimli ve beceriksiz komşu kızıyım. Öyleyim. Öyleyim değil mi? Belki de değilimdir." Biraz şaşkın, beceriksiz ama gerektiğinde-çok nadir- cool olan doğa...