Multimedyadaki kişi Çağan. İyi okumalar. :)
Gülümsemesi içimi ısıtırken "Evet harika bir haber aldım" dedi. Hiçbir şey söylemeden tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda artık bir şeyleri açıklaması gerektiğini anlarmışçasına "Çocukluk arkadaşım geliyor. Adı Çağan. Uzun zamandır arkadaşız." dedi.
"A ne kadar güzel. Ne zaman geliyor?" dedim. Arayanın kız olmaması beni aşırı derecede sevindirmişti.
"Bir saat sonra. Benimle otogara, onu almaya gelir misin?" dedi.
"Olur" dedim. Çocukluk arkadaşıyla tanışmayı gerçekten çok istiyordum. Hem belki onunla da iyi arkadaş olurdum? Olmalıydım. Böylece Efe ile olan bu karmaşık durumum bir netliğe kavuşabilirdi.
Taksiye binip otogara gittik ve otobüsünün geleceği peronu bulduk. Banklardan birine oturduk ve beklemeye başladık. Beş dakikalık bir sessizlik olmuştu ve sıkılmıştım. İçime, nerden geldiğini bilmediğim bir cesaret doluyormuş gibi hissediyordum. Efe'ye baktım ve merak ettiğim soruyu patlattım.
"Senin görüştüğün biri var mı? Sevgilin falan yani"
Bir an şaşırır gibi oldu ama belli etmeyerek "Neden sordun?" dedi.
"Hiiiç... Merak ettim. Sonra sen de Egemen gibi bize bir sürpriz falan yaparsın. Öyle bir şey yapacaksan yapma sakın. Melis hala Egemen'in sürprizini atlatamadı" dedim gülerek. Şu an saçmalıyor olabilirdim. Kesin saçmalıyordum!
"Merak etme öyle bir sürpriz yapmam. Zaten benim hiç sevgilim olmadı."
"Hınk?" Evet gerçekten bu sesi çıkarmıştım! Nasıl? Şakaydı sanırım. Efe'den bir cevap alamayınca "Nasıl ya? Şaka mı bu?" dedim.
"Hayır ciddiyim." dedi. Yüzünü inceledim. Oldukça ciddiydi.
"Hani biz bankta otururken yanımıza bir kız gelmişti. O eski sevgilin değil miydi?" dedim.
"O zaman da söylediğim gibi, biz sadece takılıyorduk." dedi.
"Ne yani kimseyle sevgili olmuyor musun?" dedim şaşırarak. Acaba benim umudumu mu kırmak istiyordu.
"Ben uzun ilişkilerin adamı değilim."
"Anladım." dedim ve konuyu kestirip attım. Zaten ne diyebilirdim ki! Karmaşık durum da netliğe kavuşmuş gibiydi. Ama onun bu cevabına karşılık hıı oldu o zaman ben kalkayım demek gelmişti. Ama onunla arkadaş olmak bile bana yetiyordu şimdilik. Sonunda otobüs gelince Efe ile birlikte oturduğum banktan kalktım. Efe'nin çocukluk arkadaşını gerçekten çok merak ediyordum. İnsanlar otobüsten inmeye başladılar. Meraklı gözlerle inenleri süzüyordum. Sonra gözüm tek bir kişi de takılıp kaldı. O kadar yakışıklı, o kadar çekiciydi ki, gözlerimin onda takılıp kalmaması şaşırtıcı olurdu. O da bize baktı ve gülümseyerek yanımıza geldi ve Efe'ye sarıldı. Efe'de gülücükler saçarken ona sarılıyordu. Ben ise içimden Hadi canım bu da mı taş? nidaları atıyordum. Bana selam verdi. Üstümde ki sersemliği atmaya çalışırken Efe bizi tanıştırdı.
"Tanıştığımıza sevindim Arya." dedi gülümserken.
Ben de gülümserken "Ben de memnun oldum Çağan." dedim. Onlar valizleri alırlarken ben de taksi buldum. Eve ulaştığımızda onlar valizleri çıkarırlarken ben de çardaklardan birine oturup kulaklığımı taktım. Kafamı masaya koyup gözlerimi kapadım. Gerçekten çok yorgundum. Kulaklığım kulağımdan çıkartıldığında şaşırarak kafamı kaldırdım ve bana bakan Efe'ye baktım.
"Uyuyor muydun sen?"
"Hayır ama uyuyacaktım." dedim diğer kulaklığı da çıkartıp çantama koyarken.
Efe karşıma oturdu. Çağan ise çardağın direğine yaslanmıştı. Cebinden sigara paketini çıkardı ve bir sigara aldı. Sonra Efe ve bana uzattı. İkimizde olumsuz anlamda kafamızı sallayınca yarım bir şekilde gülümsedi. Paketi geri cebine koydu ve sigarasını yaktı.
İstemeden onu izliyordum. Kahve rengi saçları yumuşacık duruyordu. Dudakları şekilliydi. Gözleri ise insanın içinde kaybolacağı kadar büyük, kahve rengi bir derinlikteydiler. Sanki içine düşseniz, çıkamayacağınız bir çukurmuş izlenimi veriyorlardı. Ama bunun nedeni rengi ya da şekli değil, o gözlerle bakışıydı. Gerçi öyle uzun uzun bakmıyor, sadece göz ucuyla bakıyordu. Ama bu hislere kapılmak için bu kısa bakış bile yeterliydi. Tamamen siyah giyinmişti ve kulağında da yine siyah renkte bir küpesi vardı.
Ben onu iç sesimle betimlerken, içine çektiği dumanı dışarı üfledi ve "Ne dinliyordun?" dedi. Benimle konuşması sanki çok büyük bir şeymiş gibi şaşırdım ama o hiç umursamamıştı. Öylesine soruyormuş gibi bir havası vardı ve cevabımı umursayacağını da düşünmüyordum. O yüzden ben de umursamaz davranmaya karar verdim. Zaten onunla yakın olmama da gerek yoktu bu saatten sonra.
"Flört - İstanbul." dedim.
"Evet severim o şarkıyı." dedi tek kaşını kaldırırken. "Him grubunu biliyor musun?" dedi. Sanki beni sınav yapıyormuş gibi tavra bürünmüştü.
"Coverleri bir harika. Ama sanırım benim en çok sevdiğim yönleri Ville Valo gibi bir sese sahip olmaları."
"Şaşırdım. Rock ya da Metal müzik dinleyen bir kıza benzemiyorsun oysa."
Onu süzdükten sonra "Bu tür müzik türlerini dinlemek için illa siyah giyinmeye gerek yok." dedim. Tek kaşını kaldırıp bana baktı ancak bir şey söylemedi.
Oysa yeni tarzım metalcilere yakın bir tarzdaydı. Özenti gibi mi duruyordum dışardan? Bu iç karartıcı düşüncelerimi bir kenara bırakmaya karar verdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/12766125-288-k931631.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Gerçek Misin?
ChickLit"Yan komşum... Tek söyleyebileceğim çok havalı ve yakışıklı olduğu. Ama ben onun için sadece sevimli ve beceriksiz komşu kızıyım. Öyleyim. Öyleyim değil mi? Belki de değilimdir." Biraz şaşkın, beceriksiz ama gerektiğinde-çok nadir- cool olan doğa...