Aile her şeyden değerlidir

267 18 1
                                    

  Okulların açılmasına bir buçuk ay kalmıştı ve bu gerçek nefesimin daralmasına neden oluyordu. Tatilin yarısı su gibi akıp geçmişti. Hiç de fena bir tatil geçirmiyordum. Yani yeni komşu, yeni stil, yeni arkadaşlıklar... Oldukça güzel sayılırdı. Bunları düşünürken mısır gevreğimin yumuşadığını fark edince hızlı hızlı yemeye başladım. Dün ki deniz gezmesinden sonra diğerleri eminim uyuyorlardı ama bense nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde sabahın altısında uyanmış mısır gevreğimi yiyordum. 

     Midemdeki açlık hissi kaybolmaya başlarken dizi izlemeye karar verdim ve odama yöneldim. Ablamın odasının önünden geçerken hıçkırık sesleri duyunca istemsizce durdum ve kulağımı kapıya yaklaştırdım. Bir hıçkırık sesi daha duyduğumda kapıyı aralayıp kafamı içeri uzattım. Ablam yatağının üstünde oturmuş, bir elinde mendil bir elinde telefonu ve kıpkırmızı olmuş gözleriyle bana döndü. Şaşkınlık içinde birkaç saniyelik bir bakışmadan sonra bana izinsiz odasına girdiğim için kızmasını beklerken, o tuttuğu gözyaşlarını serbest bırakarak hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Hemen içeri girip kapıyı kapattım ve yanına gidip şaşkınlıkla yanına oturdum. Başını ellerinin arasına almış soluksuzca ağlıyordu. Ne yapacağımı bilemez halde sağ elimi omzuna atıp onu kendime çektim ve sol elimle saçlarını okşadım.

    Benden uzun olmasına rağmen şu an o kadar minyon gözüküyordu ki. Başını göğsüme dayadı ve ağlamaya devam etti. Bense çenemi kafasına koyup rahatlamasını bekledim. Ne diyeceğimi onu nasıl teselli edeceğimi bilmiyordum. Daha neden ağladığını bile bilmiyordum ki! Yaklaşık on dakika sonra ağlaması kesildi ve kafasını kaldırıp kendini toparlamaya çalışarak burnunu sildi.  

     Daha ben ağzımı açamadan o boğuk bir sesle "Onu çok seviyordum oysa ki" dedi. Kimi seviyordu bu kız? 

    "Kimi?"

   "Serkan'ı." Benden bir ses çıkmadığını görünce açıklama gereği duyarak " Hani şu üniversiteden arkadaşım olan Serdar" dedi. 

    "Öldü mü?" dedim gözlerimi açarak. 

     "Ne!?! Saçmalama! " dedi nerdeyse cırlayarak.

     "E ne diye ağlıyorsun o zaman."

    "Çünkü benden ayrıldı. Hem de telefonda."

    "Ne yani siz çıkıyor muydunuz?"  Yani tamam ablamın birisiyle konuştuğunu biliyordum ama çıkmak? Hayır işte bundan kesinlikle söz etmemişti. 

     "Evet, biz üç aydır sevgiliyiz. yani sevgiliydik." dedi yeniden burnunu çekerken.

    Tek kaşımı kaldırırken "Bunu bana söyleme gereği duymadın çünkü?" dedim manalı bir tavırla. 

    "Meşguldün. Önce sınavların sonra arkadaşların... Konuşacak zamanımız olmuyor ki hiç." dedi ve kelimesini bitirmesiyle yeniden ağlamaya başlaması bir oldu. 

    "Tamam daha sonra bunun için sana kızarım" dedim ona sarılırken. "Neden ayrıldınız?"

    "Çünkü o bir piç." Bunu ablam mı söylüyordu? Benim kibar, narin ve terbiyeli ablam? Küfür ettiğimde beni uyaran ablam? Şaşkınlığımı belli etmemeye çalışarak kafamı salladım.  "Yani biz iyi anlaşıyorduk arkadaşken. Ama çok çapkındı. Tamamen kanka gibi takılıyorduk o yüzden. sonra birgün fazla yakınlaştık ve benden hoşlandığını söyledi. Sonra bir bakmışım sevgili olmuşuz. yani onunla ilk tanıştığımdan beri ondan hoşlanıyordum ama sevgili olmak..." hala inanamıyormuş gibi derin bir nefes verdi. "Neyse işte çıkmaya başladık. Her şey güzeldi ama bana aşık olmadığını biliyordum. Seviyordu ama aşık değildi. Benim için her şeyden, her kötü huyundan vazgeçmezdi. Öyle de oldu zaten. Hep başka kızlarla görüşmeye sonra benden özür dilemeye başladı. ben de her defasında affettim. Neden? Çünkü çok seviyordum. Çünkü malım." Sanki benden çok kendisiyle konuşuyor gibiydi. Bense hayretler içinde onu dinliyor arada kafa sallıyordum. 

     "Sonra gece 2'de aradı ve uzun ilişkilerin adamı olmadığına karar verdiğini söyledi. Ulan sen adam mısın ki de bir de uzun ilişkilerin adamı olcan? Yani anlayacağın beni telefonda terk etti ve arkadaş kalmak istediğini söyledi." 

     "Çok üzüldüm abla. Ama senin göz yaşlarına değmeyen birisi için ne olur kendini yıpratma ve ağlama."

    Bana sıkıca sarıldı ve yanaklarımdan öperken "Sana abla tavsiyesi. Kıracağını bildiğin insanlara kalbini asla verme." dedi. Kafamı salladım. Birlikte yatağa yatıp sarıldık. Ablamla uzun zamandan beri birlikte uyumamıştık. Bunun nasıl güzel bir his olduğunu unutmuşum.  Oysa çocukken hep onunla uyurdum. Onunla dertleşir, her şeyi ona anlatırdım. Arkadaş edinmeye, kendimi değiştirmeye çalışırken onu ihmal ettiğimi anladım. 

    Gerçi o da aynısını bana yapmış sayılırdı. Benimle bir şeyler paylaşmayı bırakmıştı. Ama bugünden sonra onunla yeniden sırdaş olacaktım. Çünkü aile her şeyden değerlidir. 

Sen Gerçek Misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin