Korkunca İmana gelinir tabi.

1.2K 50 9
                                    

  Erken kalkmıştım. Saçlarımı yapıp üstümü giyindim ve kahvaltıya oturdum. Halamlar ve ailem dün geceyi konuşuyor, gülüşüyorlardı. Ege ise bana manidar bakışlar atıyordu. Ağzıma bir tane zeytin atıp çekirdeğini çıkardım ve ona fırlattım. Çekirdek tam alnının ortasına geldiğinde kahkaha attım. O da bana zeytin çekirdeği fırlattığında halam ikimize de küçük bir çocukmuşuz gibi azarlarcasına baktı ve bakışının sertliğine yaraşır bir ses tonuyla "Birbirinize bir şeyler atmayı kesin." dedi. Ege ve ben olduğumuz yere sinmiştik. 

    Melis'den telefonuma mesaj geldiğinde umursamazca mesaja baktım. 

     -Lunaparka gidiyoruuuuuuz :D yazmıştı. 

    -Bu da nereden çıktı?

    -Efe'ye söyledim kabul etti. Çok eğlenicez.

    -Tamam.

   Efe ile? Konuştunuz? Karar verdiniz? Siz sabahın köründe -tamam körü değil ama olsun sabah sonuçta- onunla niye mesajlaşıyorsunuz? Ben bunları düşünürken Melis Ege'ye de mesaj atmıştı ve Ege çoktan hazırlanmaya başlamıştı. Düşüncelerimi ve kızgınlığımı bir kenara bırakıp odama gittim ve giysi dolabımı açtım. Giysilere bakar bakmaz dudaklarım sıkıntıyla kıvrılmıştı ve beynim resmen çığlık atarcasına Ne giyeceksiiiiiin? diyordu. 

    Sonunda bol paçalı kot ve üstüme de yakalı yeşil bir lakos giydim. Saatimi, yıldız desenli küpelerimi de taktım ve odadan çıktım. Ege her zaman ki gibi çok bakımlı ve güzel giyimliydi. Beni süzdükten sonra gülümsedi. Ama bu gülümseme pek de iyiye işaret değildi. 

    Sonunda "Çok rüküş olmuşsun. Böyle giyinirsen tabi sevgili bulamazsın." diyerek ağzındaki baklayı çıkarmış oldu. 

     Koluna sertçe vururken "Sevgili isteyen kim? Yaşasın sportif ve sade giyiiim!" diye bağırdım. Sonra annemlerin etrafta olup olmadığına baktım korkararak. Görünürde kimse olmayınca sevindim. Evden çıktık ve Efe'nin kapısını çaldık. Kapı açıldığında resmen gözlerim kamaşmıştı. Saçlarını kestirmişti ve o kadar yakışıklı olmuştu ki. Arkaları kısa önleri ise biraz uzundu ve uzun kısım arkaya doğru hafifçe çevrilmişlerdi. Bu saç modeli erkeklerde bu aralar fazlasıyla popüler ve neredeyse herkes yapıyor. Ama en çok Efe'ye yakışmıştı. Hala büyülenmişçesine bakarken o bana bir şeyler söylüyordu. Allahım ne kadar güzel dudakları var. Neden bu kadar yakışıklı olmak zorunda? Karşı koymak çok zor! Şaşkınlıkla bana bir şeyler söylediğini anlayınca kendime geldim.

    "Sen iyi misin?"dedi. Bu arada Egemen yanımda kısır kısır gülmekle meşguldü.

    "Evet neden iyi olmayacakmışım." dedim omzumu silkerek. Sonra ellerimi çırparak "Hadi artık gidelim." dedim ve onları beklemeden merdivenlerden inmeye başladım. Hala kalbim hızlı çarpıyordu ve gözlerim saatlerce onu izlemek istiyordu. Kendine gel Arya! diye kendime telkinde bulundum. O Melis ile ilgileniyor sayılır dedim. Zaten ilgilenmese bile Melis istediğini alırdı. Bu hep böyle olmuştu. İçimden başımı yastığa gömüp çığlık atarak ağlamak geliyordu. Ama bugün eğlenecektim. Sonuçta lunaparka gidiyorduk. Bol adrenalin, korku, gürültü olacaktı. Düşünmemek için harika bir yerdi. 

     Melis'i sokağın köşesinden alıp lunapark'ın yolunu tuttuk. Melis her zaman ki gibi minicik bir şort ve dar bir yüzücü atleti giymişti. O şortunu ona yedirmek istiyordum. Hayır edebinle giyinsen ne olacak? Zaten güzelsin. Amacın ne senin diye yüzüne kükremek istiyordum. Neyse ki lunaparka gelmiştik ve ben çoktan sakinleşmiştim. 

    Ama Melis "Korku trenine binelim." diye cıvıldayınca ona öldürücü bakışlar atmaya başladım. Egemen ve Efe bir şey demeden bilet almaya gittiler. Bense kendi kendime "Korku treni ne ya? Tünel o tünel. Gelmişsin kaç yaşına. Lise sona geçmişsin hala hız trenine rengar'a binelim diyeceğine korku tüneli diyorsun." diyordum. Melis benim bir şeyler mırıldandığımı duyunca bana döndü.

Sen Gerçek Misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin