*Arayı uzattığım için sizlerden özür dilerim. Oylarınız için de ayrıca teşekkürler.. Hatırlama açısından bir önce ki bölüme bir göz atmanızı tavsiye ederek başlıyorum.Keyifli okumalar..*Bir kaç gün sonra...
Eve gelenlerin, arayanların ardı arkası kesilmiyordu.Sınıftan bazı arkadaşlarım da uğramıştı. Pınar, en büyük desteğimdi. Anneannemin öldüğünü öğrendikten sonra, her sabah arar, okul çıkışında mutlaka uğrardı..
-Ben açarııım..
-Merhaba Bilge.
-Merhaba Sinan.
-Anneannen için çok üzüldüm, başınız Sağolsun..
-Sağol Sinan.
-Daha önce gelmek istedim fakat,biraz zaman geçmesini bekledim.. Annen nasıl, yıkılmıştır.
-Evet, annem çok üzgün, ilaçlarla sakinleşiyor.
-Peki, sen nasılsın ?
-Anneme göre daha iyiyim, biraz toparladım.Kardeşime birinin bakması gerekiyor . Hem, gelen bir çok insan var, hepsiyle ilgilenecek biri olmalı.
-Anlıyorum..
-Ah, afedersin, kapıda kaldın. İçeri girsene. Bugün fazla kimse yok.
-Fazla kimse yoksa, neden sen dışarı çıkmıyorsun ?
-Ama annem, kardeşim..
-İçeridekiler bir süre idare ederler, hadi ama, bu sana iyi gelecek, hadi..
-Aslında, günlerdir evden çıkmadım. Haklı olabilirsin. Haber verip geliyorum, bekle..Haber verip Sinan'ın yanına gittim. Birlikte dışarıda yürümeye başladık.Hava oldukça güzeldi. Anneannemi anlattım ona.. Zaten yaşlıydı, hem yüksek tansiyon, hem de şeker hastasıydı.Bütün bunlar, onun yaşlı bedenine ağır gelmeye başlamıştı ve sonunda onu ölüme kadar götürmüştü..
Yol üzerinde bir kaç bank vardı ve oturmak istediğimi söyledim. Annemi sakinleştirmekle uğraşmaktan, kardeşime bakmaktan ve taziyeye gelenlerle ilgilenmekten bir hayli yorgun düşmüştüm. Öyle ki doğru düzgün anneannemin acısını bile yaşayamamıştım. Bu yüzden midir bilmem, istemsizce, ağlamaya başladım. Fakat, Sinan görmesin diye göz yaşlarımı siliyordum. Ben sildikçe, yeni bir tane yaş süzülüyordu gözlerimden. Sinan bunu farketmiş olacaktı ki, cebinden bir kâğıt mendil çıkarıp, bana uzattı.
-Ağla Bilge, ağla.. Acını doyasıya yaşa.Bunu duyduktan sonra, iyice ağlamaya başlamıştım. Artık tutamıyordum kendimi. Başımı, omuzuna dayayıp, saçlarımı okşayarak konuşmaya devam etti.O kadar güzel konuşuyordu ki, hıçkırarak ağlamama rağmen, kısık sesle beni teselli eden cümlelerini net bir şekilde duyabiliyordum. "Ağla Bilge, ağla. Ağlamak bir ihtiyaçtır.Acını doyasıya yaşa.."
******
Artık okula dönmüştüm.Kaçırdığım derslerin notlarını toparlamıştım bile.Okul ve arkadaşları görmek, iyi gelmişti. Daha iyi hissediyordum.Hatta o gün zoraki değil, gerçek gülüşlerim olmuştu.Hayat böyle işte, bir şekilde devam etmek zorunda.
Tenefüste Sinan'ın yanına gittim ve o gün için teşekkür etmek istedim.. Yanında erkek arkadaşlardan bazıları vardı.Sinan, ona doğru yaklaştığımı görünce, arkadaşlarından uzaklaşıp, bana doğru yürüdü.
-Sinan, eğer o gün, beni dışarı çıkmaya zorlamasaydın, belki toparlanmam daha fazla zaman alacaktı.Bunun için ve omuzunda ağlamama izin verdiğin için çok teşek..
-Şşş.. Tamam, ama bana bir gömlek borcun var unutma.
-Aaa nedenmiş o ? O kadar çok mu yıprattım göz yaşlarımla ?
-Sadece gözyaşın olsa iyi.
-İnanmıyorum, çok iğrençsin. Burnumu mendile siliyordum ben.Zil çalmıştı ve biz gülüşerek sınıfa giriyorduk. O sırada bizim minik, arkası dönük bir şekilde birine laf yetiştiriyordu. Ne olduğunu sormak için ona doğru ilerlediğimde, ani bir dönüşle bana çarpıp, yere devirdi. Hem canım acımış, hem de herkese, özellikle de Sinan'a rezil olmuştum. Oysa Sinan, beni tutup kaldırmaya çalışıyordu. Bense sanki kalkmamak için direniyor gibiydim. Yine bana yakın durmuştu ve o kokusu beni yine büyülemişti bile.. Kolumdan tutup, son bir hamleyle, belime elini dolayıp ayağa kaldırdı ve bir an, yüz yüze geldik. Çok yakınlaşmıştık. Bir kaç saniyelik bir şeydi belki ama bana saatler gibi gelmişti. Aklımdan o kadar çok şey geçti ki.. Bana, hiç olmadığı kadar, derin ve anlamlı bakıyordu.. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Onun beni sevdiğini hissediyordum. Bana hislerini açmamıştı ama bunu anlayabiliyordum. Bu tıpkı konuşamayan bir bebeğin sana agular yapıp, elinde ki çıngırağı paylaşması gibi bir şeydi..
Evet, yine saçmalamaya başlamıştım.Ancak düşününce o kadar da saçma bir söz olmadığını söyleyebilirim. Sonuçta o da konuşmuyordu ve bana çok iyi davranıyor, söylemiyor ama sevgisini paylaşıyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Yolu Birdir
Romance...Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Onun beni sevdiğini hissediyordum.Bana hislerini açmamıştı ama bunu anlayabiliyordum. Bu tıpkı konuşamayan bir bebeğin sana agular yapıp, elinde ki çıngırağı paylaşması gibi bir şeydi...