*Hatırlatma : Uzun bir ara verdiğim için üzgünüm ve daha iyi sonuç için bir önceki bölüme şöyle bir göz atmanızı tavsiye ederim.*Ertesi sabah..
-Bilge, selam.
-Aa! Sinan, merhaba seni görmemiştim.
-Arkandan seslendim ama duymadın. Eee okumaya başladın mı sana verdiğim kitabı ?
-O mu ? Şey.. Dün akşam okumaya başladım ama henüz bitmedi.
(Hafif bir tebessümle)
-Sayfası çok zaten, sabaha kadar okuyamazdın ya..
-Ahh, haklısın.
-Peki hangi bölümüne kadar geldin ?
-Aa.. Sanırıııım üçüncü bölümdü.
-Güzel, eee, nasıl, beğendin mi kitabı ?
-Kitap çok güzel ve sürükleyici. En kısa zamanda bitirmeyi düşünüyorum.
-Tamam, hergün kitap hakkında konuşuruz o halde..Neden bu kadar taktı bu kitabı okumamı anlayamadım doğrusu. Ne yani okumazsam Dünya'nın sonu mu olacaktı ? Bir de hergün kitap hakkında konuşalım diyor. İşim zor anlaşılan. Kitabı bir an önce bitirsem iyi olacak.
Sınıfa doğru ilerlerken koridorda, karşı evde oturan o kızı gördüm.Hiç durur muyum hemen yanına gidip, o günün hesabını sormalıydım. Beni yolda çevirip saçma sapan konuşması onun yanına kalmamalıydı.
-Hey, dur bakalım. O gün neden..
-Adım Valerie ! Ve geçmişten konuşmayı hiç sevmem.
-O gün, arkanı dönüp gittin.Elbette konuşacağım. Evimi gözetliyor olmana göz yumamam ya.
-Evini gözetlediğim felan yok.Bunu da nereden çıkardın ?
-O gün bunu sen söyledin unuttun mu ? Bir daha bunu yapma ! Benden uzak dur !Ardıma bile bakmadan sınıfa girdim. Eh
ona haddini bildirmesem kim bilir daha neler yapardı.
Sırama oturduğumda bir not ilişti gözüme.
''Bugün bol bol gülümse !'' Bu da neyin nesiydi şimdi ? Ayağa kalkıp ''hey bu notu kim koydu sırama, bu ve bundan öncekileri.. hemen ayağa kalksın. Yeter artık kimsen ortaya çık !'' diye bağırmak isterdim ama bunu yapamazdım. Muhtemelen o kişi herkesin ortasında çıkıp ''ben yazdım'' demeyecekti. Peki ama bu notları yazıp bırakan kim olabilirdi ? O gün bunu düşündüm ve hiç de gülmedim işte.******
Günler geçiyor sınavlar ardı ardına yapılıp, sonuçlar bir bir hanemize yazılıyordu.Tabi ben sınavlara Pınar ve Sinan'la dönüşümlü olarak çalışıyordum.Ama Sinan'la vakit su gibi akıyor, aynı zamanda yanındayken zaman sanki duruyordu. Bu tezatlık bile benim artık Sinan'a aşık olduğum gerçeğini yüzüme vurmaya yetiyordu. Bu arada Sinan'ın verdiği kitabı bitirmek üzereydim. Kitap çok güzeldi fakat, sınavlar üst üste gelince, uzun uzadıya okumak gibi bir fırsatım olmamıştı. Acaba sonunda ne olacaktı merak içindeydim. Kız, erkeğin kendisini sevdiğini anlayıp, ona gitme diyecek miydi ? Ah, ne de aptaldı bu kız.Nasıl da anlayamadı sevildiğini. Bunu Sinan'a anlattığımda gülmüştü yine. Ama bu gülüşün ardından bir şey gelmedi. Her zaman alaycı tebessümlerinin ardından bir şey çıkardı muhakkak.. Okulun da bitmesine çok az kalmıştı.. Erkenden yatıp yarın ki sınava uyukumu almış bir şekilde girmem gerekiyordu..
*Ertesi Sabah..
-Sınav biraz zordu değil mi Bilge ?
-Biraz, ama çalışmamız işe yaradı Sinan.
-Evet, tüm şıkları okumadan yaptığım bir kaç soru çıktı.
-Sinan.. Bugün biraz durgun gördüm seni. Yanılıyor muyum ?
-Aslında yanılmıyorsun. Uzun zamandır bekleyen bir konu vardı ve artık gerçekleşme vakti geldi.
-Neymiş o konu, merak ettim doğrusu..
-Ailemin yanına dönmek..
Ailesinin yanına mı dönecekmiş ? Bu kadar zaman ailesiyle değil miydi yani ? Ve ben bunu bilmiyorum öyle mi ? Aman Allah'ım bu korkunç !
-Peki kimin yanında kalıyordun ve şimdi neden dönüyorsun ?
-Manevi ailem, yani amcamların yanındaydım. Dönmemi istiyorlardı, ben de okullar kapanınca dönmeye karar verdim.
-Yaaa.. demek gidiyorsun..
-Hı hı..
Gitmek zorunda mıydı sanki ! Ah keşke gitmese.
-Anlıyorum, üzüldüm doğrusu Sinan.
-Gerçekten mi ?
-Evet, sonuçta güzel ders çalışıyorduk seninle, sınıfta en iyi anlaştığım arkadaşlarımdan birisin..
-Tabi ya.. güzel ders çalışıyoruz, arkadaşız..
-Evet, ama telefonlaşırız, arada bir de ziyarete gelirsin öyle değil mi ?
-Hı hı.. Şu kitap.. Hâlâ bitirmedin öyle değil mi ?
Offf yine kitap. Amma taktı. İyi çocuk, hoş çocuk ama bu kitap konusu kabak tadı verdi artık !
-Sınavlardan bitirmeye fırsat olmadı Sinan. Sana bitireceğimi söyledim, neden bu kadar ısrar ediyorsun anlamadım. Eğer kitabı geri istiyorsan, sen gitmeden biter merak etme.
-Kitabı geri istediğimi de nereden çıkardın ? Ben kitabı sana hediye ettim.
-Afedersin, sürekli kitabı sorunca sandım ki..
-Anladım, boşver Bilge, özür dilerim seni sıktım demek.
-Hayır Sinan, beni yanlış anladın, öyle demek istemedim.
-Ne demek istedin ?
-Aslında.. Ben..
-Görüşürüz Bilge..
Ah aptal Bilge, ah kafasız Bilge ! Neden böyle konuştum sanki. Hem neden bu kadar alındı ki. Bu kitap kâbusum oldu benim. Ah Bilge, akılsız Bilge !Okuldan sonra neredeyse koşar adımlarla eve gittim. Odama çıkıp kitabı elime aldım ve okumaya başladım. Hıh ! Aman bir an önce bitireyim de kurtulayım şundan.
-Bilge, kızım her şey yolunda mı ?
-Evet anne, kitap okuyorum.
-Yemek yemeyecek misin peki ?
-Daha sonra anneeeee..*İki saat sonra..
Hâlâ bitmedi ama karnımdaki bando takımına artık kayıtsız kalamam. Gidip yemek yesem iyi olacak.
-Anne ben acıktım, yemekte ne vardı ?
-Patates kızartması, pizza, kola ve tatlı olarak da dondurma..
-Allaaaaaaaah süper !
- .. demeyi çok isterdim ama sağlıklı beslenmek için sebze ve protein de yemelisin. Tavuk sote ve yoğurtlu haşlanmış brokoli canım kızım.
-Olamaaaaaz..Açlıktan mecburen yediğim şefin spesiyalinden sonra , odama çıkıp tekrar kitabı okumaya devam ediyordum ki kardeşim yanıma geldi.Resim yapacağı için kağıt istedi. Kalkıp kitaplığımdan ona kağıt çıkartırken, bir kaç kitap yere düştü. Toparlamak için eğildim ve rafa koydum. Kardeşime kağıdı verip, kitabımın içinden, daha önce arasına koyduğum ve şu an dökülmüş olan kağıtları aldım. Evet, bunlar o meçhul kişinin , sırama bıraktığı resimler ve Sinan'ın ders çalışırken çizdiği ''bir'' resmiydi. Tekrar baktım onlara.. Kalp, yol.. Kimdi bu acaba ve ne demekti bunlar.Daha önce hiç incelemediğim kadar çok incelemeye başladım. O sırada dikkatimi kağıdın altında ki not defteri markası çekti. İkisi de aynıydı.. O kadar minikti ki öncesinde ilgimi çekmemiş olmalıydı. Ama bu minik yazıyı daha önce başka bir yerde gördüğüme yemin edebilirdim. Nerede görmüş olabilirdim acaba ? Kağıtları masaya bıraktım ve kitabı okumaya devam ettim.
Kitap bittiğinde herkes çoktan uyumuştu bile.. Çok acıklıydı doğrusu. Kız nihayet ,erkeğin kendisini sevdiğini anladı ve zaten kız da onu seviyordu. Ama ikisi de emin degildi. Çok iyi bir dostlukları olduğu ve bunun bozulmasından çekindikleri için bu konuda hiç konuşmamışlardı.Fakat erkek , çok fazla jestle zaten aşkını belli etmişti. Ama kız anlamadı.Ne aptal ! Onca gelişen olaylar sonucunda, ümidini kesip , gitmek üzere olan erkeğe gitme diyebildi. Sonunda kavuştular.. Aaaah gerçek aşk !
Kitabı masanın üzerine koyduktan sonra hemen yanında duran Sinan'ın verdiği kağıdı elime aldım. Kokusu sinmişti ya da bana öyle geliyorda olabilirdi. Yaklaştırıp kokusunu içime çektim, evet hiç de bana öyle gelmiyordu. Kokusu sinmişti, kokladım ,kokladım, kokladım.. Nihayet öptüm sanki Sinan'ı öper gibi.. Aşk böyle bir şey işte.. Kağıt öylece elimde kaldı, ben kağıda, kağıt bana bakıyordu..*Hikâyemiz bakalım nasıl devam edecek. Sürprizlere hazır olun !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Yolu Birdir
Romance...Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Onun beni sevdiğini hissediyordum.Bana hislerini açmamıştı ama bunu anlayabiliyordum. Bu tıpkı konuşamayan bir bebeğin sana agular yapıp, elinde ki çıngırağı paylaşması gibi bir şeydi...