♪ 14 ♪

50 16 4
                                    

...

Yine birbirinden saçma rüyalar. Ya da kabus mu demeliyim.İki haftadır klinikteyim ve hemen hemen her gün böyle korkunç kabuslar görüyorum , anlatmak bile istemiyorum. Yatağının içinde doğrularak ayağa kalktım. Pijama takımım neredeyse sırılsıklamdı. Odanın içindeki banyo ya girip elimi yüzümü yıkadım. aynanya baktığımda kendimi bike tanıyamadım. Resmen çökmüşüm. Saçlarıma diyecek yok. Tek kelimeyle berbat gözüküyorum. Göz altlarım artık mordan  siyaha dönmüş. Gözlerimin içi kıpkırmızı. Saçların ise bagımsızlıkta zirve yapmışlar. Kabkabkabarık gibi saçma bir şey. Kendimi çok berbat hissediyorum , berbat ve yorgun. Güzle bir duş alırsam ancak kendime gelebilir im.

Banyoda işim bitince saçlarında bir havlu ile odaya geçtim. hemsitpre yatağın örtülerinin düzenliyordu. Beni görünce gülümseyip "Nihayet su yataktan kalkabilmişsin" dedi.

Günün çoğunu yatakta yaymakla geçiriyordu başka ne yapabilirdim ki.

Kadına ters ve soğuk bir şekilde "kalkıp ne yapayım , halaymı çekeyim" dedim.

Kadın dediğim şey üzerine hafifçe kıkırdayıp bana döndü "Bugün pek bir şakacıyız"

Gözlerimi devirip pencerenin önüne durdum ve dışarıyı izlemeye başladım. Bu sırada kadında hala odayı toparlamaya devam ediyordu.

Yine gözlerimi çok uzaklara çevirdim. Binaları izledim. Çok uzaklarda görünen kocaman kocaman binaları. Oralarda bir hayat vardı. Ama farklı bir hayat daha mutlu oldukları ve gerçekten Gülümseyebildikleri bir hayat.

Ben ve kaderim buraya bağlandım ve kurtulamıyorum. Adım atsam gidebileceğini ama bekliyorum neredeyse iki haftadır her gün uzakalrı izlemek bahanesiyle geldiğim pencerenin önüne gelip birilerinin gelip sözünü tutmasını ve adımlarını onlarla atmak istiyorum. Ama tıpkı şimdi olduğu gibi ne gelen var nede giden. Arkadaşlarım bile bir kez olsun gelmediler , beni görmeye gelmediler. Nasıl olduğumu merak etmediler.

Beklemeyi bırakmadım , ama her gün akşam olunca ki sonucu biliyorum , yine gelen olmayacak. ama ben sırf o hüsranı görüpte kendime 'bak işte yine gelen olmadı , sen kimsesissin' demek ve umutlarını bitirmek için bekliyorum. Ama belki de bunlar sadece bahanedir. Belkide gerçekten beklemek için duruyorum dur burada.

AMA onlara çok kırgınım öyle kırgınım ki onlardan bile vazgeçip ölmek istiyorum. Ya yeni bir yaşam , ya da yaşadığım son an. Aklımdaki düşünce bu. Ya çok farklı bir hayatım olsun, bu acılarımı unutayım. Eğer bunlar hiç olmayacaksa eninde sonunda acı beni hep yakalayacaksa sonum gelsin. Sonum ölüm olsun.

Hemşirenin konuşmasıyla dikkatimi ona verdim "Günlerdir bekliyorsun"

Demek ki oda fark etmişti beklediğini. Hiç itiraz etmeden direk doğruyu söyledim. "Evet...bekliyorum...ama değişen hiçbir şey yok"

Gözlerimin içine hüzünle bakıp "Vazgeçme , bileşiğin kişi nefes almayı bırakana kadar Vazgeçme. Vuslatı biliyor musun?"

Kaşlarımı çatarak ona baktım "Hayır". Hayır öyle birini tanımıyorum.

"İki hafta önce sizi salonda sohbet ederken görmüştüm"

O an aklıma geldi kim olduğu ama hata bende değil sonuçta ben ona ismini sormamıştım. Oda söylememişti.

"Ha evet hatırladım ismini bilmiyordum da"

"hah işte o kız 5 yıldır buradaymış. Yani ben geldiğim de henüz buradaydı. Aslında vuslat Mardinli bir kız. Ailesi töre ve aşiretlere önem veriyormuş. Kendi köylerindeki azat adında bir çocukla görüşüyormuş. Reşit olduktan sonra azat bunu istemiş hem de defalarca ama vermemiş ailesi. Çok saçma gelecek belki ama kendinden 30 yaş büyük bir adama vereceklermiş vuslatı. Babası yaşında bir adama, katlanılırmı buna helede bir sevdiğin varsa. Vuslat ve azadta anlaşıp İstanbul kaçmışlar. Bir sene boyunca onları kimse bulamamış. Ama bir gün babası bulmuş onları, babası ilk anda namus diye öldürecek olmuş. Ama kardeş işte abileri izin vermemiş öldürmelerine. vuslatı tekrardan mardine götürmüşler. Her defasında kaçacak olmuş vuslat. Öldüresiye dövmüsler , ama yine birbirlerinden vazgeçmemişler yine birgün kaçacakken ikisini de adanada yakalamışlar. Tren garında. Azatı vuslatın gözü önünde vurmuşlar, vuslatsa ondan sonra bu hale gelmiş. Ailesi de hapse girince ortada kalmış iyice de kafayı yiyince  buraya."

Tüylerim diken diken olmuştu. Nasıl bir şeydi bu? Berbat. Tek kelime ile berbat. Kendi anlayamasada Hayatı tek bir günde ailesinin tek bir reddedişiyle bitmiş. Ama bana farklı bir şeyden bahsetmişti.

"Derya hanım bu çok kötü bir durum. Allah kimsenin başına vermesin. Ama bana sizin anlattıklarınızla onun anlattıkları arasında çelişmeyen bir şeyler var"

Kadın merakla kaşlarını havaya kaldırıp "Ne?" diye sordu.

Derin bir nefes alıp "Siz azatı vuslatın gözü önünde öldürdü dediniz. Vuslat ondan sonraki olaylar pdan buraya gelmiş. Buraya kadar doğru değil mi?"

"Evet doğru"

"Ama vuslat bana bir kişiden bahsetti  isim vermedi.muhtemelen bu kişi azat oluyor. Azatın buraya gelip ona onu çıkaracağına dair söz vermiş" dedim sorarcasına.

Kadın kafasını olumlu anlamada aşağı yukarı saklarken bende merakla kadına baktım. "Vuslatın doktoru hayal gördüğünü söyledi. Ama sanırım bunun bir hayal olduğunu bilmiyor. Şuan iyileşmekte zamanla ama yavaş yavaş iyileşiyor ve uzun zamandır doktorun raporuna göre hayal görmüyor"

"Zor bir şeydir herhalde. Olmayan birini beklemek ve bu daha onu hiç giremeyeceğini bile bilememek"

"Aynen öyle ve diyeceğim o ki beklediğini kişi yaşadığı sürece vazgeçme"

Güzeşte Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin