sevmek ve sevilmek {4}

529 118 9
                                    

26.01.1979

Min Yoongi mutluydu, kiliseden kendilerine gönderilen yeni kıyafetlerini -ikinci el bir kıyafet ne kadar yeniyse o kadar- giymişti ve az sonra Jungkook'un karşısına çıkacaktı.

Jungkook çoktan bir şeyler giymiş olmalıydı ve büyük ihtimalle kompartımanlarında Bayan Park'ın hediye ettiği, cildi neredeyse dökülmek üzere olan kitabı okuyordu.
Geçen seferki istasyonda Bayan Park'a büyük ölçüde yardımcı olduğu için ona kitap hediye etmişti. Jungkook üç gün içerisinde o kitabı zilyon kere bitirmişti, fakat okumaya devam ediyordu.

Yoongi de kitabı okumak istiyor, lakin yaşı Jungkook'tan büyük olmasına rağmen yazıları okumakta zorlanıyor, hâl böyle olunca da okumaktan vazgeçiyordu. Keşke dersleri daha iyi dinleseydim, diye geçirmeden de etmiyordu içinden.

Kirlenmiş tuvalet aynasından son bir kere daha kendine baktı, saçlarını elleri ile taramış, yüzünü tam üç kere yıkamıştı. Bu hazırlanışı ne içindi, kendi de bilmiyordu. Tek bildiği Jungkook'a güzel görünmek istediğiydi. Gözleri bu sefer kıyafetlerini buldu, kolalanmış ve ütülenmişlerdi. Gömleğinin boyu da, pantolonunun boyu da kendisine tam uyacak ölçüdeydi. İlk defa bu kadar güzel hissediyordu, Yoongi.

Tuvaletten çıktı ve sıraya girmiş on kadar çocuğu görünce utanarak kaçıştı kompartımanlarına giden koridora. Acaba kaç dakikadır içerideydi de çocuklar böyle sıra olmak zorunda kalmışlardı? Neyse ki Bayan Park veya Bay Kim görmemişti.

Koridorun en sonundaki kompartımanın demir kulpunu kavradı minik ve üşümüş elleriyle. Yavaşça araladı kapıyı, tam tahmin ettiği gibi Jungkook pencereye kafasını yaslamış, kitap okuyordu. İçeri girip kapıyı kapatması ile birlikte kahverengi, derin gözleri Yoongi'yi buldu.

Birkaç saniyeliğine kıyafetlerinde, uzun süre boyunca ise yüzünde kalmıştı gözleri.
Yoongi hazırlıksız bir gülümseme sundu. Çarpık, saf ve tedirgin bir gülümsemeydi bu; Jungkook tebessüm etti. Kitabı olduğu gibi kapatarak koltuğa bıraktı.

"Çok güzel olmuşsun,"

Tren sarsılıyordu, tıpkı Yoongi'nin kalbi gibi. Nefesini tuttu ve soğuk ellerini kızarmış yanaklarına bastırdı.

"Teşekkür ederim." Jungkook'a baktı. Her zamanki gibiydi. Her pazar günü ayine götürdükleri kilisede anlattıkları insanlar gibi kutsaldı, parlıyordu.

İnsanların çirkinlikleri içinde bir kusur olacak kadar kusursuzdu.

Paytak adımlar ile Jungkook'un karşısındaki koltuğa yerleşti gözlerinin temasını kesmeden. Jungkook'un bakışları üzerindeydi, ah o güzel bakışları; Yoongi'nin takılmadan okuyabildiği tek şey, onlardı.

Ve yine hiç şüpheye düşmedi bakışlarını okurken; tertemiz bir sevgi okudu bakışlarından. Jungkook'un kalbini çokça zorlayacak bir şekilde tebessüm etti, dudağının kenarına küçük bir cennet yerleştirdi.

Sevildiklerini ve sevdiklerini hissettiler eşzamanlı.

angelot, yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin