8| KUZGUN KRAL

5.1K 378 214
                                    



Bölüm şarkısı: Steelheart - She İs Gone.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


***

Ve şimdilerde kötü olan her şeyin içinde, bir zamanlar kırılmış bir kalp vardı.

Simsiyah ve yıldızlı bir gecede gökyüzü, gözlerinin görebildiği kadardır lakin seni farklı kılan, o gökyüzünde yıldızlara değil de gecenin siyahına tav oluşundur. Umut denen şey gökyüzündeki yıldızlar gibidir; tükenir, söner, yok olur. Bu yüzdendir umutlar yıldızlar gibi bir bir sönüp giderken insanın kalplerindeki semanın katran karası bir acıyla dolması.

Acı bakî değildir; akıp gider üzerimden su gibi, zaman gibi, nefes gibi...

Ve her gecenin parlak yıldızları yoktur.
Yıldızları değil de gecenin karanlığını sevmeye başladığında anlarsın büyüdüğünü. Yitip gidenleri değil de, bıraktığı acının rengini seversin.

"Baba, buradasın... Döndün." Bazen kelimeler, saf acının acımasız gardiyanlarıdır.
O an balo salonunda yankılanan, geçmişin yükünü sırtlanan ve titreyen bu ses Efzalen'e aitti. Her şey sadece bir anlığına donmuş, herkesin dikkati Efzalen'in bu cümlesi üzerine babasının vereceği tepkiye odaklanmıştı.

Beklenilen neydi, bilmiyordum. Eğer buradaki yaratıklar benim hissettiklerimi hissedebilselerdi, bu salon tam şu anda derin bir hayal kırıklığına ev sahipliği yapardı zira Meredith'in babasının yaptığı tek şey, Efzalen'in kelimelerini yok sayarak onun yanından geçip gitmek olmuştu.

Bazen umutlar birilerinin gidişiyle yitirilirken gidenlerin miras bıraktığı sessizlik sizi öldürebilirdi.

Meredith'e baktığımda bir duvar kadar sert ve kıpırtısız durduğunu, öylece babasına baktığını gördüm. Bir tuhaflık vardı, babasına bakışlarında gözlerinde anlamlandıramadığım değişik bir renk... Babasının Efzalen'in konuşması üzerine bahşettiği sessizlik her geçen saniye onu öldürüyordu sanki. Ve şu an sessizlik sadece Meredith'i değil, beni de öldürüyordu. Meredith'in babasını gördüğümde, sessizlik bir pranga misali boğazımı kavramıştı. Yutkunamamış, öylece kalakalmıştım.

Titremeye başlayan ellerimi önümde birleştirdim ve dudaklarımı birbirine sıkıca bastırdım. Sanki midemin içinde bir volkan, patlamaya hazırdı ve fokurdayıp duruyordu. Zihnimi o kadar çok zorluyordu ki karşımda gördüğüm yüz, beyin damarlarım çatlayacakmış gibi hissediyordum. Bu adamı biliyormuşum, tanıyormuşum hissi zihnimde dolaşıp duruyordu ama kim olduğu ve nereden tanıdığım hakkında bir fikrim yoktu. Yüzü, içimi ürpertecek derecede fazla tanıdıktı. Nefesimi kontrol altına almak adına birkaç saniyeliğine gözlerimi yumdum ve elimi kalbimin üzerine koydum. Kalbimin teklediğini hissettiğimde sadece iki kişinin bakışları tuhaf bir şekilde bana doğru çevrildi; Meredith ve Efrah.

SİYAHIN BİR HİSSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin