Güneşin yüzüme vurduğunu hissediyorum. Dört bir yanımdaki ağaçları görüyorum. Çiçeklerin,yüzüme vuran esintiyle kokusunu alıyorum. O kadar güzel ki ... Şu anda uzayda tıkılı kalmış hissetmiyorum. Tüm insanları öldürüp yeryüzünü radyasyonla bırakan nükleer patlamanın üzerinden 97 sene geçti... Neyse ki kurtulanlar olmuştu. Bomba patladığı zamanda 12 ülkenin uzay üssü vardı. Şimdi ise sadece Ark var, birçok istasyonun birleşimiyle oluşan...Dünyada yaşanılabilmesi için 100 sene daha beklememiz gerektiği söylendi.Uzayda tıkılı olarak yaşayacak 4 nesilden sonra insanoğlu dünyaya dönebilecek. Dünya:hayalimiz bu. Ve bu gerçek. Kapı açılır ve görevliler içeri girer:
-Mahkum 319 duvara dön.
Clarke:
-Gerçeği hiç sevmiyorum.Ne oluyor ?
-Sus. Sağ kolunu kaldır.
-Hayır, benim vaktim daha gelmedi 18 ime girmeme daha 1 ay var.
-Kolunu kaldır.
Ark'ta 18 yaşın üstündeyseniz suçunuzun derecesi ne olursa olsun idam edilirsiniz.
-Saatini çıkar.
-Olmaz babamın saatiydi bu .
-Çıkar dedim.
-Olmaz.(odadan kaçar)
Çocuk suçlular buraya kapatılır. Biz buraya "Vip Hücre" diyoruz.
-Mahkum 319...
Abby(Clarke ' nın annesi):
-Clarke dur,sen bekle.
-Anne,anne noluyor? Ne bunlar böyle .Hepimizi öldürecekler değil mi ?Siz daha çok yaşayabilesiniz diye nüfusu azaltıyorlar.
-Clarke seni öldürmeyecekler. Dünyaya gönderiliyorsunuz. Yüz kişinin hepsi.
-Ne güvenli değil bu .Hayır olmaz. 18 yaşımda dosyama tekrar bakacaklar.
-Kurallar değişti. Bununla birlikte yaşama Şansın olacak. İçgüdülerin sana,öncelikle diğerlerini koruman gerektiğini söyleyecek. Tıpkı babanın yaptığı gibi. Ama dikkatli ol.Seni de kaybedemem seni çok seviyorum.
O sırada görevlilerden biri uyutucu bir iğneyi Clarke'a yapar. Clarke bayılır.Dünya Clarke dünyaya gideceksin.
Ve fırlatma gemisi fırlatılır. 100 kişi içindedir. Clarke uyanır. Yanında Wells vardır. Wells başkanın oğludur ve Clarke ' nın arkadaşıdır.
Wells:
-Günaydın.Bak...
Clarke :
- Wells ne işin var senin burada.
-Mahkumları dünyaya yolladıklarını duyunca bilerek tutuklandım. Senin için geldim.
Gemi sarsılmaya başlar.
Clarke :
- O neydi?
Wells:
-Atmosferdi.
Ekranda başkan belirir:
-Ark'ın Mahkumları beni dinleyin. Sizlere ikinci bir şans verildi ve Başkanınız olarak belirtmek isterim ki bu yalnızca size değil bizlere insanoğluna verilmiş ikinci bir şanstır . Dünyada sizin nelerin beklediğini biz de bilmiyoruz. Yaşama olanakları iyiyse başkalarını da yollayacağız. Sizi yollamamızın sebebi suçlarınızın sizi Fedai konumuna getirdiğindendir.
-Baban götün teki Wells .Dedi biri.
- Suçlarınız affedilecek ve kayıtlarınız silinecektir.
Ark'takiler:
-20 dakika önce bir geminin kalktığını gördüm.
-Kim vardı içinde?
-Mahkumlar mı onlar daha çocuk.
- Dünyaya mı gidiyorlar bir şeyler mi değişti
Görevli:
-Dediğim gibi şu anda bir şeyi ne kabul edebiliriz,ne de reddedebiliriz.
-Hadi be kadın!!
-Oğlumda o gemide .
Ekranda yine Çıkar Başkan:
-Inis yeri özenle seçilmiştir.Son savaştan önce Weather Dağı ' nın içinde askeri bir üs inşa edilmişti. Tahmin ediyoruz ki içinde 300 insanı 2 yıl boyunca hayatta tutacak kadar bozulmayan erzak var.Uzay haydudu yine saldırıyor.
Finn denen çocuk kemerini çözerek yerçekimi nden dolayı havada durmaya başladı:
-Nasıl? Baban yüzünden burada uçuyorum nasıl olsa .
Wells:
-Paraşütler açılmadan önce kemerini tak. Baksanıza yaşamak istiyorsanız yerinizde durmalısınız.
Başkan :
- Weather Dağı nda hayat var. O erzakları derhal bulmalısınız.
Finn:
-Bir süre boyunca tecritte tutulan hain sensin.
Clarke :
- Sen de izinsiz uzaya çıkıp bir aylık oksijenin boşa gitmesine sebep olan salaksın.
-Eglenceliydi ama .Ben Finn.
Başkan :
- Tek sorumluluğunuz hayatta kalmak .
Clarke :
- Kalkmayın !
Paraşütler açılır ve kemerini açanlar sağa sola yapışır.
Clarke :
- Finn sen iyi misin ?
Ark
Kane(bir nevi başkan yardımcısı):
-Başka zaman gel . (odaya gelen kadına der.)
Bir mühendis:
- Tüm sistemler çöktü .Tek bildiğimiz iletişimi kaybettiğimizde rotanın dışına çıkmıştılar.
Kane:
-Nasıl iletişim kurabilecegimizi söyle .
-Bilekliklerindeki telemetriden başka hiçbir şey yok .
Dünya ya gönderilirken hepsine bileklik takmislardi bileklikler sağlık durumunu gösteriyordu.
Mühendis:
-Ne ses ne görüntü ne de bilgisayar bağlantısı var.Onlara yardım için planladığımız her şey boşa gitti. Kendi başlarınalar.
Dünya
Clarke :
- Fren roketlerinin şimdiye kadar devreye
girmesi lazımdı. Bu gemide her şey 100 yaşında değil mi sabret biraz .
Wells:
- Clarke sana söylemem gereken bir şey var .Baban tutuklandığı için özür dilerim.
-Babamın adını ağzına bile alma.
-Lütfen benden nefret ettiğini bilerek ölemem.
-Babamı tutuklamadılar Wells infaz ettiler. Tabii ki nefret ediyorum .
Dünyaya inerler.
-Dinlesenize makine sesi yok.Ilk kez ses yok.
Clarke :
- Finn nabzı atıyor mu ?
Finn :
-Dış kapının seviyesi alçalmış.
Biri:
- Çıkalım Hadi .
Clarke :
- Hayır. Birden kapıları açamayız.
Finn:
-Geri basın bakalım.
Clarke :
- Durun. Hava zehirli olabilir.
Bellamy:
- Hava zehirliyse burada ölürüz.
Octavia(Bellamy nin kız kardeşi):
-Bellamy.
Bellamy:
- Aman Tanrım. Nasıl da büyümüşsün.
Octavia sarılır:
-Üstünde ki ne böyle nöbetçi üniforması mı ?
Bellamy:
-Gemiye binebilmek için ödünç aldım .Birilerinin sana göz kulak olması gerek nasıl olsa.
Octavia sarılır. Clarke :
- Bilekligin nerde?
Octavia:
-Izin verir misin ? Kardeşimi bir senedir görmüyorum.
Biri:
-Kimsenin kardeşi olamaz.Octavia Blake bu ! Yer altına saklanmış bir şekilde bulunan kız !
Octavia sinirlenir.Bellamy:
-Octavia sakin.Seni hatırlayacakları başka bir özelliğini bulalım .
Octavia:
-Ne mesela?
Bellamy:
- Yüz yıl sonra dünyaya ayak basan ilk insan olarak mesela .
Octavia sevinir ,Bellamy kapıları açar. Octavia yürür ve dünyaya ayak basarak nefes alır :
-Biz döndük kaşarlar! !!
Herkes dışarı çıkar.