Savaş “Kemerini tak birazdan inişe geçeceğiz ve kocan mıdır nişanlın mıdır artık her kimse unut onu. Buradan masum olsan bile artık sağ çıkamazsın” diyip parmağımda ki yüzüğü almaya çalıştı. Ben ona cırlayarak “Annemin alyansını bırak seni ağır ağabey kılıklı mafya bozuntusu, Sicilya kölesi” dediğimde bana resmen gürledi “Ne dedin sen” ah yine lanet dilimi tutamadım.
Bana ölümcül bakışlar atan ve bileğimi kırarcasına sıkan Savaş biraz sonra beni yamyam gibi yiyecekti. O bakışlar altında eziliyordum. Korkum nefes almamı zorlaştırsa da rahatlamaya çalışıyordum. Benden hala cevap beklediği açıktı. Fısıltıyla “Hiç. Yani hiçbir şey demedim” dediğimde kolumu sertçe bırakıp koltuğuna yaslandı. Kemeri titreyen ellerimle kavrayıp zorla yerine taktığımda derin bir nefes aldım. Sakin olup yüksekte olduğumu unutmalıydım. Ellerimi birbirine kenetledim ve içimden şarkı söylemeye başladım.
Zor olsa da galiba dönüyorum sana
gel dersen hemen
çağırmazsan geçerken
yerle gök arasında bir yerde
sen beni tanımazsın
severim de söylemem
sen beni uzak sanırsın
bilirim söz dinlemem
Ah bu ben kendimi nerelere koşsam
saklansam bir yerlerde gizlice ağlasam
ah bu ben kendimi nerelerde bulsam
çekilsem sahillere hayaller mi kursam
Serkan ile söylediğim bu şarkıyı seviyordum. Rahatlamamı sağlıyordu. Her ne kadar onunla kavga etsem de onu seviyordum. O hep arkadaştan bir adım daha öndeydi. O benim ailemdi. Kısa süre olsa da onlara alışmıştım ve şimdi…
Yerimde huzursuzca kıpırdanıp Savaş’a döndüm. Gözlerini kapatmış rahatlamaya çalışır gibiydi. Ufak sarsıntılar yaşadığımızda nefeslerim yine azalmıştı. Çok geçmemişti ki hareketler kesildi. Kendimi sakinleştirmeye çalıştığımda savaş gözlerini açmış ve denizlerini bana çevirmişti. Kemerimi açtım, ona döndüğümde çoktan yerinden kalkmıştı ve iniyordu. Karşımdaki ızbandut kolumu kavramış ve mağara adamı gibi sürüklemeye başlamıştı.
“Yavaşla seni ayı görünümlü insan” sözlerim üzere beni bir arabaya bindirdi. Aslında arabadan çok minibüstü. O kocaman siyah şeye bindiğimizde çok geçmemişti ki ayağını ezdiğim adam ve onun yanındaki kişilerde bize katılmıştı. Ah ne çabuk biz olmuştuk.
Savaş ve izbandutlardan birkaç tane daha binince bir yere doğru yol aldık. Kafamı kaldırıp ezdiğim çocuğa baktığımda “Sen eğer bana çarpmasaydın şu an çoktan İtalya’daydım. Buradan bir kurtulayım var ya seni…” daha sözünü bitiremeden karnına yediği yumrukla susmuştu. Savaş ve izbandutlardan birkaç tane daha binince bir yere doğru yol aldık. Kafamı kaldırıp ezdiğim çocuğa baktığımda “Sen eğer bana çarpmasaydın şu an çoktan İtalya’daydım. Buradan bir kurtulayım var ya seni…” daha sözünü bitiremeden karnına yediği yumrukla susmuştu. Ben ona dik dik bakıp “Suç benim mi? Asıl suç senin! Kim dedi sana ayağını tekerleğimin altına koy diye, asıl ben şimdi balomda olup arkadaşlarımla eğlenecektim” bu utanmaz arlanmaz şahıs bir de beni suçluyor.
Ben ne kadarda salaktım. Daha nerede olduğumuzu bile bilmiyordum. Hemen ağır ağabey kılıklı adama dönüp “Hey burası neresi. Nereye gidiyoruz biz…” ben sorularımı ardı ardına sıralayacakken bana sus der gibi bir bakış attı. Yerimde huzursuzca kıpırdanıp ona baktığımda seslice nefes verip “Belki de seni helikopterden okyanusun üzerinden geçerken aşağıya atmalıydım” dediğinde çığlığı basıp “Okyanus mu” dedim kekelerken. Bana bakıp yandan bir sırıtış sergilerken “Ne o korktun mu” demişti. Ah niye korkayım ki alt tarafı yükseklik korkum var, küçük çaplı(!) aslım krizleri geçirmiştim ve okyanusu aşmıştık.
![](https://img.wattpad.com/cover/12490162-288-k364854.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEME DÜŞMÜŞ KANATSIZ MELEK
Teen FictionZorlu bir hayat geçirdiğimi sanıyordum, yanılmışım! Asıl zor olan kısmı şimdi başlıyor. Artık amacım hayallerimi gerçekleştirmek değil sadece nefes almak...