~İLK GÜLÜŞMEMİZ~

183 25 5
                                    

Ve daha fazla ağlamadan oradan ayrılmak istedim. Çantamı kaptığım gibi oradan uzaklaştım.

Evet çok üzülmüştüm. Kimseye bu durumumu bağırıp çağırarak anlatmak istemezdim. Belki de fazla tepki verdim ama bu konu çok hassastı ve bu konu açıldığında kendimi durduramıyordum.

Bu durumu düşünmemeye çalıştım. Çünkü düşündüğüm de ağlayacağımı biliyordum ve bunu sokak ortasında yapmak istemezdim.

Dolmuşa bindim ama evimin yakınlarında inmedim. Biraz kafamı toparlamam gerekiyordu o yüzden eve gidene kadar yürüdüm (yürümem tam 1 saatimi aldı). Az da olsa  kendimi rahatlamış hissediyordum.

⚫️ ⚫️ ⚫️

Akşam olalı 1 saat olmuştu. Bende geldiğimden beri annemle mutfaktaydım. Birlikte pasta yaptık ama baya zamanımızı aldı. Çünkü ben öyle normal pastalar yapmıyordum. Nerde renkli, şekilli, kat kat şeyler varsa onları deniyordum. Ama bir sorun vardı. Pastanın üzerine dökeceğimiz çikolata sosu evde kalmamıştı. Hemen almam gerekiyordu.

Dışarı çıktım. Evin yakınlarında bir market vardı. Sosu aldım eve doğru yol almaya başladım. Evin önüne doğru geldiğimde birde ne göreyim.
Sinirlerimi alt üst eden Jimin di.
Bu çocuk gerçekten beni çok şaşırtıyordu. Evimi nereden bulmuş ki? En önemlisi de niye geldi? Tekrar sinirlerimi hoplatmayı mı düşünüyor?

En iyisi onu görmezden gelip yoluma devam etmek öyle de yaptım. Tam onu görmezden gelerek evin kapısına uzanmışken

'Rose' diye seslendi. Ama öncekilerki gibi değildi. Buruk bir sesti.

Bir an bir duraksadım. Ama napıcaktım? Ona mı dönücektim yoksa yoluma devam mı edecektim?

Kararımı verdim. Ne de olsa evimin önüne kadar gelmişti. Bir cevap vermeliyim diye düşündüm.

'Seni dinliyorum'

'Gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum, çok üzgünüm. Bu kadar derin bir yaran olduğunu tahmin edemezdim. Lütfen beni affet! Gerçekten ama gerçekten çok üzgünüm'

Bu sözleri diyince bir an kendimi sorguladım acaba çok mu üzerine gitmiştim.

'Önemli değil. Ama sende lütfen bir daha bir kimse hakkında bir şey bilmeden atıp tutma!'

Biraz ağır konuştum ama olsun içimde kalacağına söylemeyi tercih ederdim.

'Şimdi beni affettin öyle değil mi?'

'Affettim'

Bu kelimeyi kullandıktan sonra birden gözleri parladı sanki

Bir kaç dakika sürmeden annem dışarı çıktı herhalde beni merak etmiş olmalı.

'Kızım napıyorsun burada? Bu yakışıklı da kim?'

Korktuğum başıma geldi annem sonunda Jimin i öğrendi. Artık Jimin için sıkıntılı günler başlıyordu ㅋㅋㅋ

'Aaaa bu mu? Sokaktan geçiyordu da adres sordu?'

Bu yalanı söyleyerek aslında ona iyilik yaptım.

Hemen Jimin atıldı.

'Üniversiteden arkadaşıyım'

Sen kaşındın Jimin artık annemin ellerinden seni ben bile kurtaramazdım.

'Aaa öyle mi? Kızım neden arkadaşını içeri almıyorsun, hem yeni pasta yapmışken ikramda edersin'

Bu saatten sonra yapacak bir şey yoktu emir büyük yerden mecbur eve davet edecektim.

'Evet bir gel istersen'

Sanki O da bu anı bekliyormuş gibi seve seve kabul etti

'Rahatsız etmek istemem ama madem annen rica ediyor onu kırmak istemem'

Eve girdik ve annem içeri girer girmez tabakları hazırladı. Bende sosu hazırlamadan önce içeriden Jimin e bir yer gösterip doğruca mutfağa gittim. Sosu hazırlar hazırlamaz hemen ikram edeceğimiz tabaklara koydum. Annemde sanki eve ilk defa misafir geliyormuş gibi bir mutlulukla tabakları servis etti. Bende arkasından yanında içeceğimiz meyve sularını getirdim.

Annem başladı konuşmaya

'Oğlum tanıyabilirmiyim seni? Sakıncası yoksa'

'Tabiki efendim. Ben Park Jimin 20 yaşındayım. Seol da oturuyorum ailemde burada zaten. Annem Seoul Üniversitesinde rektör. Babam ise geçen sene onu kanserden kaybettik o yüzden bir sene okula ara vermek zorunda kaldım. Bu kadar yeterlidir herhalde'

Annemle birlikte babasını kaybettiğini öğrenince ikimizde birden çok üzgün olduğumuzu ve mekanının cennet olmasını söyledik.

Annem daha sonra konuşmaya devam etti.

'Benimde bir butiğim var. En yakın zamanda anneni kahve içmeye beklerim'

Yine Annem yaptı yapacağını yakında Best kankası olursa şaşmam.

'Tabiki annemi mutlaka yanınıza getireceğim'

Sanki bu durumdan çok memnun olmuş gibi Jimin Bey

'Ee seninle tanıştığıma göre sizi baş başa bırakayım aranızda konuşacaklarınız vardır sizin'

Daha bir şey diyemeden annem hemen salondan tüyüp gitti. Sanırsın altına uçak motoru takmış ㅋㅋ

Bir an rahatsız edici bir sessizlik olunca hemen bir konu açmam gerektiğini hissettim.

'Merak ediyorum da sen evimi nasıl buldun?'

'Şey senin bugün öyle kötü halini görünce yalnız bırakmak istemedim o yüzden seni buraya gelene kadar takip ettim. Sakın kızma  gerçekten kötü bir niyetim yoktu sadece seni o halde bırakmak istemedim'

Ne diyeceğimi şaşırdım takip ettiğine sinirlensem mi? Beni düşündüğüne sevinsem mi?

'Anladım ama bir daha böyle habersiz gelme!'

'Sen nasıl istersen'

Bu cümleyi kurduktan sonra kalbim küt küt atmaya başladı. Noluyor bana? Sankin ol kalbim. Kim bilir bunu kimlere daha yapmıştır.

'Artık geç oldu ben gideyim'

'Nasıl istersen'

Tam bu cümleyi kurdum. Annem yanımda bitti.

'Kızım hazır arkadaşın evine gelmişken ona odanı göstersene!'

Yine dediğim gibi emir büyük yerden olunca mecbur dediklerini yapmak zorunda kaldım ve doğruca odama götürdüm.

'Kusura bakma ya. Benim bu zamana kadar doğru düzgün arkadaşım olmadığını bildiğinden dolayı ne zaman yanımda birisini görse onu mutlaka eve çağırır ve benimle ilgilenmesini ister'

'Özür dilemene gerek yok hem ben anneni çok sevdim. Eğer senin için sıkıntı olmazsa ara sıra anneni ziyaret etmek istiyorum'

'Merak etme! Annem bir yolunu bulur yinede seni buraya getirir, çünkü o annem'

Bu cümleden sonra beraber bir kaç saniyede olsa güldük. Bu ikimizin beraber ilk gülüşmesiydi.

(umarım bu bölümüde beğenirsiniz canlarim oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın)











JUST YOUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin