Uçaktan inip havaalanından çıktığımızda bizi Rüzgar karşılamıştı. Abisinin azarlarını ertelemek için bavulları elimizden alıp hemen bagaja koydu ve arabaya oturdu. Bu hallerine gülerken ben de arka koltuğa yerleştim.
"Nasıl bir adamsın lan sen? Ulan karımla bir tatil yapayım dedim, burnumdan getirdin lan."
"Ama abi..."
"Ne abisi lan? Eşek kadar oldun daha şirketle bir bağın yok" dedi sinirle.
"Şirket falan bana göre değil" dedi Rüzgar alayla. Biraz daha böyle giderse gerçekten dayak yiyecekti ve bu sefer ben de kurtaramayacaktım onu.
"Ben göstereceğim sana şirketi. Ulan Erdala söyleyeceğim; sana kız mız vermesin!"
"Abi deme öyle şeyler" dedi birden direksiyonun kontrolünü kaybederken. Son anda sarsılmaktan kurtulup koltuğa tutunabildiğim için şanslıydım.
"Düzgün sür lan!" dedi bağırarak. "Daha işi gücü olmayan adama kim, niye kız versin?"
"Tamam, abi. Valla öğreneceğim. Akşamlara kadar yanında duracağım bundan sonra" dedi ona bakıp. "Hatta öğrendikten sonra benden sana bir hafta izin. Gene tatile gidersiniz yengemle."
"Cıvıma lan hemen" dedi Mert ciddiyetle. "Buna da adam diye kız isteyeceğiz. Peh!"
"Benim kaynımdan iyisini mi bulacaklar?" dedim Rüzgarın üzüldüğünü görünce lafa karışıp. "Hem birbirlerini de seviyorlar. Erdal bey senin gibi geri kafalı da değil."
"Geri kafalı?" dedi tek kaşını kaldırıp bana bakarken. Gülümseyerek başımı salladım.
"Öylesin ama."
"Göstereceğim ben sana geri kafayı" dedi iğneleyici sesiyle. Kasıklarıma giren sızıyla bakışlarımı ondan kaçırdım. Bu adam sözleriyle bile beni etkisi altına almayı başarıyordu.
Kazasız, belasız yolculuğun sonuna geldiğimizde hep birlikte konağa girdik. Avluda hiç kimse olmadığı için direk yukarı çıktık. Birinci kattaki avluda oturan Behiye anne ve Hasan baba bizi görünce gülümseyerek karşıladılar. Hemen yanlarına gidip ikisinin de elini öptüm.
"Hoş gelmişsiniz, yavrularım" dedi Behiye anne sevgiyle ikimize de bakıp.
"Hoş bulduk, anam" dedi Mert annesini öpüp yanına otururken.
"Erken geldiniz."
"Sağ olası kardeşim izin vermedi ki tatil yapalım" diye homurdandı gene kardeşine bakıp.
"Doyduk biz tatile, anne" dedim Merte kötü bakışlar atarken. "Hem işlerden de çok geri kalmamış oldu. Daha müsait bir zamanda yine gideriz."
"Öyle tabi, kızım" dedi Behiye anne de beni destekleyip. "İyi gelmiştir ikinize de."
"Hem de nasıl" diye mırıldandı Mert. Utançla bakışlarımı kaçırırken Rüzgarın sırıtan yüzü daha fazla kızarmama sebep oldu.
"Aç mısınız? Bir şeyler hazırlattırayım."
"Yok, anam. Gelmeden önce yedik. Yorulduk, biraz dinlenelim."
"Dinlenin tabi, oğlum" dedi Behiye anne oğlunun yanağını okşayıp. "Kurban olurum sizi verene. Hadi, iyi geceler."
"İyi geceler, annem" dedi ve elini öpüpü ayağa kalktı.
"İyi geceler" dedim ben de kocamın arkasından ayağa kalkıp. Birlikte üst kattaki odamıza çıktıktan sonra kapımızı kapattım. Bugün bu evde bir sakinlik vardı. Bir huzur... "Aslı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE
General FictionZor şartlara rağmen üniversite eğitimini tamamlayan bir kız... Memleketine döndüğü gibi başına gelen bir berdel belası... Kurtulabilecek mi bu beladan yoksa dünden razı olduğu bir şey mi? Peki hayalleri? Ne olacak dersiniz? Haydi gelin, birlikte o...