Bölüm 9

103 29 4
                                    

Medya Aybars

Kağıdı okuduktan sonra 1-2 dakika boyunca hareket edemeyip dona kalmıştım. Aybars'ın evini taşlayacak cesareti olan insan daha neler yapardı düşünemiyordum. Aybars'la Savaş haberi alır almaz eve gelmişti. Belinay ne kadar "İyiyiz, birşeyimiz yok." dese de Savaş dinlemeyip Belinay'ı hastaneye götürmeyi bile düşünmüştü. Sanırım birbirlerini seviyorlardı. Yoksa öpüşmelerinin başka açıklaması olamazdı. Bu konuyuda ayrı soracaktım o bacaksız Belinay'a. Aybars'ın tilki diye seslendiği adamı "Abi yakaladık!" diye bağıra bağıra eve girdi. Yüzü dağılmış adamı salona doğru sürüklüyordu. Aybars keyiflenip "İşte benim adamım!" dedi.

Aybars bize doğru dönüp "Odanıza çıkmalısınız." diye uyardı. Neden uyardığını biliyordum. Birazdan burada katliam çıkacaktı. Tam ayağa kalkacaktım ki kanepeye yapışmam bir oldu. Olanları düşünmekten bileğimi burktuğumu unutmuştum. Tam yardım istecekken Aybars beni kucağına alıp odama çıkarmaya başladı. Merdivenlerden ağır ağır çıkarken Aybars'ın gözlerinin içine bakıp "O adama ne yapacaksın." diye sordum.

"Gidişata bakacağız güzelim. Sen bunu düşünme. Şu işi hallettikten sonra bileğinin de icabına bakarız." diye cevap verdi. Odamın önüne geldiğimizde Aybars bir yandan beni tutup bir yandan da kapıyı açmak için cebelleşiyordu. Kapıyı açtığında kucağından inmek istemiyordum çünkü çok rahat ve huzurluydu. Beni yatağa yavaşca bırakıp alnımı öptü.

"Odadan çıkma. Eğer birşeye ihtiyacın olursa seslen. Duymazsamda telefondan ararsın. İyi geceler."

"İyi geceler." diye karşılık verdim. Aybars'ı anlamak zordu. Bazen çok iyiydi bazen çok kötüydü. Bazen çok düşünceli olabiliyordu bazen ise çok acımasız. Kafamda bir sürü sorular vardı. Aybars Kıraç'ın kızını niye öldürmek zorunda kaldı? Neden böyle pis işlerle uğraşıyordu? Bana 'hiçbirşeyden haberin yok senin' dediği şey neydi? Ben onun çalışanıydım ama neden benimle bu kadar ilgilenip değer veriyordu? Bu soruların cevabını gerçekten merak ediyordum. Telefonumu alıp tarihe baktığımda beynimden vurulmuştum. Yarın çizim sınavım vardı ve okula gitmek zorundaydım. Bu bilekle o sınava nasıl gidecektim bilmiyorum. Aşağıdan bağrış sesleri geliyordu. Tahminimce adamı konuşturana kadar döveceklerdi. Umarım konuşurdu da tehklikeyi az da olsa engelleyebilirdik.

....

Sabah alarmin sesine kalktığımda küfür etmemek için kendi kendime yatıştırdım. Sınavım vardı eğer girmezsem sorumlu kalacaktım. Yataktan doğrulduğumda beni izleyen her zaman ki gibi Aybars'ı gördüm. Hiç bıkmadan usanmadan her sabah başımda dikilip kalkmamı bekliyordu resmen. Aybars'a baktığımda yorgun ve uykusuz gözüküyordu. Saçları dağılmış gözleri kızarmış , akşamdan kalma kıyafetleriyle karşımda dikiliyordu.
"Günaydın. Gece zor geçmiş belli ki."

"Neyse ki deydi. Herifi konuşturduk."

"Anlat demeyi çok isterdim ama sınavım var geç kalırım."

"Ne sınavı? Etraf Kıraç ve adamlarıyla dolu Tansu. "

"Bu sınava girmem gerek yoksa sorumlu kalacağım. Hem eve daha ne kadar tıkılacağım."

"O zaman okulun önüne diktiğim adamlara laf etmeyeceksin."
oflayıp yataktan kalktığımda "Başka bir şansım var sanki." diye söylendim. Bileğimin ağrısı azalmıştı ama az çok yürüyebiliyordum. Aybars belimden kavrayıp ayakta durmama yardım etti.

"Üstümü giyeceğim. Çık istersen."
Aybars pis pis sırıtırken
"Böylede giyebilirsin. Hem sana yardımcı oluyorum." dedi.

"Aybars." diye tısladığımda beni yatağa oturtturup giyeceğim kıyafetleri yanıma koydu ve odadan çıktı. Üstümü giyip hafif makyaj yaptıktan sonra duvarlara tutuna tutuna odadan çıktım.

KUTUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin