Bir adaya yerleşelim seninle... Kimsenin olmadığı, sadece ikimize ait bir adaya... Olmaz mı? Tahtadan küçük bir kulübe yapalım kendimize. Hatta giderken yanımıza; beyaz renkli, mavi gözlü, yavru kurt köpeği götürelim. Adı da MAVİ olsun... Kör karanlıklarda bizi korur. Gerçi o adada sen varken, başka korumaya ihtiyacım olmaz benim...
Yıldızların altında hayaller kurarız, olmaz mı? Sen başını dizime koyarsın, ben de sana masallar anlatırım...
"Sesin, uykumun gelmesini sağlıyor. Bunu ilk kez yaşıyorum..."
Bunları ilk söylediğinde kendimi, sıkıcı edebiyat hocaları gibi hissetmiştim. Ama olsun. Senden bunu duyabilmek bile güzeldi...
Adaya vardığımızda, kayığımızı kaldırıp bir köşeye koymayalım. Arada onunla umutlarımızla doldurduğumuz okyanuslarda, küçük gezintilere çıkarız. Okyanusun ortasına demir atıp, oltalarımızı suyun derinliklerine bırakırız. Balıklar oltamıza yakalanıncaya dek, sarılır sohbetler ederiz. Kulağa hoş geliyor bence :)
Kovamızı balıklarla doldurur, adamıza dönüp, güzel bir ziyafet çekeriz.
Köpeğimiz Mavi, seni görünce sevinçten kuyruğunu sallıyor. Mutluluktan yerinde duramıyor. Sana çok bağlı... Sen kayıktan iner inmez ayaklarına dolanıyor. Sende başını okşayarak karşılık veriyorsun sevgisine.
Sen balıklarla ilgilenirken, bende masayı hazırlıyorum ve elbette salata...
Bütün dikkatini balık pişirmeye veriyorsun. Yüzünde komik bir ciddiyet. Yaptığın her iş gibi bununda, mükemmel olmasına özen gösteriyorsun. Gülümseyerek izliyorum gün batımının yüzüne vuran kızıllığını. Her ifade gibi ciddiyet de sana çok yakışıyor. Sol elini saçlarının arasına geçirip, hızla karıştırıyorsun ve hemen ardından da geriye atıyorsun. Seni izlemek, en heyecanlı filmi seyretmek gibi...
"İşte bu kadar, yemek hazır UFAKLIĞIM."
Yüzündeki ciddiyetin yerini biraz gurur ve koca bir gülümseme almış. Hemen tabaklara pay ediyorsun. Ben de yanına salatayı koyuyorum. Duraksamadan çatalına salatadan biraz alıp, yiyorsun.
"Imm... Sanki tuzu eksik..."
Yüzümü sinirli bir ifade kaplıyor haliyle.
"İlla kusur bulacaksın, değil mi gıcık?"
Başını geriye atıp, küçük bir kahkahaya boğuluyorsun.
"Şakaydı ufaklığım, gayet güzel olmuş."
Gülümseyerek karşılık veriyorum söylediklerine. Birbirimize komik anılar anlatarak yemeğimizi yemeye devam ediyoruz.
Gökyüzündeki yıldızlar ve köpeğimiz Mavi mutluluğumuza eşlik ediyor. Karanlıklar bile diz çöküyor sevgimizin önünde...
Sarılıp uyuyarak geceye son noktayı koyuyoruz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM KALANLARIN HİKAYELERİ
Short StoryYaşamak her insan için eşit değildir. Hayat bazılarımız için oldukça acımasız, bir o kadar can yakıcıdır. Monoton giden hayatlarımız bir anda değişir ve her şey tersine dönebilir. Ya da bütün bu terslikler bazılarımız için monotonlaşmıştır. Hepim...