Lina
Hira
Yağız
Yekta
Hadi ama bugün pazartesi ve benim bugün dersim yok. Peki öyleyse bu telefon neden bu kadar ısrarla çalıyor. ''Hira, güzelim bu saatte beni neden aradığını sorabilir miyim? Hani bugün hafta başı ve bizim dersimiz öğlenden sonra başlıyor ya merak ettim yani.''
''Lina! Nasıl unutursun bugün telafi sınavın var. Hocadan yalvar yakar bu sınavı istedik ve sen uyuyor musun? Sana gerçekten inanamıyorum!''
''Lanet, nasıl unuturum. Hira sana minnettarım.'' Yataktan hızla kalktım ve banyoya doğru koştum. Telefon hala kulağımdaydı ve her zamanki gibi banyo kapısındaki mermere ayağımı çarptım. Acıyla inleyerek ayağımı tuttum. ''Lanet olsun bu mermeri buraya koyanın...''
''Lina, sabahları çok aptal oluyorsun. Her gün istisnasız aynı yere ayağını nasıl çarpa biliyorsun? Çok acıdı mı?'' Ah canım dostum, her zaman benim için endişelenir. Sırf uyandığımda ayağımı vurmayayım diye beni arayıp uyandırır ve uyarır ama bugün uyarmamıştı!.
''Sanırım bir süre bu evden ayrılmalıyım en azından ayağımda ki morluklar geçene kadar. Endişelenme Hira her zamankinden daha çok acımadı.'' O güzel gözlerini devirdiğini hissediyordum. ''Yani yine oturdun ayağını ovalıyorsun ve gözlerinden yaş akmaması için kafanı yukarı dikip benimle konuşmaya çalışıyorsun?'' beni bu kadar iyi tanıması gerçekten kendimi çok özel hissettiriyor.
''Lina, her defasında seni ne kadar iyi tanıdığımı düşünüp durma lütfen.''
''Hira! beni korkutuyorsun. Bazen kahin falan olduğunu düşünüyorum. Aklımdan geçen her şeyi nasıl okuyabiliyorsun?''
''Boş konuşup ta geç kalma sadece seni çok iyi tanıyorum. Unuttun mu kardeş gibi büyüdük. Hadi hemen hazırlan sınava iki saat var daha kahvaltı yapmayı unutma. Bak tekrarlıyorum sınava yetişeceğim diye kahvaltı yapmadan çıkma daha iki saat var.''
''Peki anne! Nasıl istersen'' vedalaşıp telefonu yaptıktan sonra kısa bir duş aldım ve saçım kuruyana kadar kendime küçük bir tost yaptım. Hira haklı kahvaltıyı atladığım günlerde feci bir baş ağrısı çekiyorum ve o günüm berbat oluyor. Bugün olumsuz hiçbir şey olmaması lazım çünkü telafi sınavım var. Matematik hocasında yalvararak kapmıştım bu sınavı. Tabi ki bunu kabul etmesinde Hira'nın da büyük bir payı var. Bu sene son senemiz, Hira, Yekta ve ben mezun olup dil eğitimi için yurt dışına gitmek istiyorduk.
Koşarak otobüs durağını gittim. Bu otobüsü kaçırırsam bir diğeri yarım saat sonra gelecekti ve ben büyük ihtimalle sınava geç kalacaktım. Neyse ki duraktan kalkmadan yetiştim. Otobüs şoförü nefes nefese kalmış halime bakarken gülmeye başladı. Artık birbirimizi tanıyorduk çünkü hep aynı saatlerde otobüse binerdim. Ama bugün beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. ''Salih abi ne acelen var ya hemen kalkıyorsun. Sınavım var geç kalırsam mezun olamayacağım.'' Daha çok gülmeye başladı. ''Zamanında evden çıkmazsan böyle koşarsın şansına bugün boş geç otur yolun uzun.''
Evden okula otobüsle tam 40 dakika sürüyordu. 18 olmama rağmen ailem mezun olmadan araba almayacaklarını söyledi. Bendeki de ne şans tüm arkadaşlarım da araba varken bir tek bende yok. Tabi ki bunda benimde payım büyük ama konumuz bu değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİKSİZ (DÜZENLENİP TEKRAR DEVAM EDİLECEKTİR)
Misterio / SuspensoBir grup öğrenci ödev gereği bir senaryo yazmak zorunda kalır. Tabi ki buna en çok sevinen hayal dünyası çok geniş olan Lina'dır. Psikopat bir seri katili yazmaya başlamışlardı. Ya yazdıkları senaryonun oyuncuları ve kurbanları kendileri olursa...