"İşe yetişmem gerekiyor tatlım."Steve kendisini bırakmayan köpeğini, daha doğrusu komşunun emanet ettiği köpeği işe gidebilmesi için başından savmaya çalışıyordu.
"Sharon, hadi ama işe gitmeliyim."
Köpek bir türlü Steve' i dinlemiyordu. Çünkü köpeğin asıl adı bu değildi. Ona Sharon demişti. Çünkü bu nefret ettiği eski sevgilisinin ismiydi. Bu köpekten de en az onun kadar nefret ediyordu.
En sonunda yapmak istemediği şeyi yapmıştı. Köpeği kutusuna koydu. Tam gidecekken köpeğe doğru eğildi.
"Bazen keşke seni kutuya koyduğum gibi o yellozu da kutuya koyabilseydim, en azından bana bulaşmazdı."
Kendi kendine 'artık çok geç' der gibi kafasını salladı. Telefonunu ve sırt çantasını alıp işe gitmek üzere evinden çıktı.
∆∆∆
Tony, Tony Stark. Hani şu bildiğimiz klasik bir gününü yaşıyordu.
Dönen sandalyesini sürükleyerek geniş odasının ortasına geldi. Ve valerin gibi etrafında dönmeye başladı. Sıkıcı, monoton ve berbat günlerinde bu yaptığı ona en eğlenceli iş gibi gelirdi.
Kapıdan üç kere tok bir ses geldi.
"Bay Stark, istediğiniz gibi tüm asistan adaylarını teker teker eledik fakat yine de kapıda 10 tane aday var."
Bu Tony' nin zerre umrunda değildi. Hâlâ sandalye de dönüyordu. Victoria buna alışmıştı artık. Ee sonuçta 5 senedir burda çalışıyordu.
"Victor, biliyorsun ki ben asistana ihtiyacım var falan demedim."
"Öncelikle, efendim. Adım Victoria. Daha sonrasında ise siz haber vermediyseniz kim haber verdi?"
Tony sanki çok önemli bir şeyi düşünür gibi elini çenesine koydu.
"Hmm, Pepper' a ne dersin?"
"Hmm, evet."
Victoria 'da eli çenesinde anlamış gibi kafasını sallıyordu. Tony durdu, ama o hala devam ediyordu.
"Bak Victor, ah pardon, Victoria, bu şey benim hiç mi hiç umrumda değil fakat biraz daha böyle yaparsan seni kovma ihtimalim yüzde elli artar. Sadede gel."
Stark'ı duyunca hemen kendine çeki düzen verdi baş sekreter kız. Boğazını temizledi, sözüne başladı. Bu yer onu çok değiştirmişti.
"Demek istediğim, eğer müsaitseniz hepsini içeri alayım?"
Tony birden düşündü, 10 kişi içinde seçim yapmak gerçekten zor ve sıkıcıydı. Onun yerine yapacak birini bulmalıydı.
"Bak tatlım şöyle yapalım, ben birisini seçeyim, o seçtiğimde burdan asistan seçsin, ha ne dersin?"
"Eee siz bilirsiniz Bay Stark."
"Evet, ben bilirim. Ve şimdi o şanslı kişiyi seçeceğim."
Tony oturduğu rahat sandalyeden güzel kıçını kaldırıp kapıya doğru yöneldi. Gözleri gerçekten güvenmek istediği birini aradı.
O an sanki bir romantik komedi filmi çekiyormuşuz gibi Steve'in arkasından bir ışık hüzmesi parladığını gördü bi an. Gözlerini kırpıştırıp tekrar baktığında yine Steve' ı gördü ama bu sefer herşey normaldi.
"Hey, sen!"
Steve de dahil neredeyse hiç kimse Tony 'yi umursamamıştı o an.
"Sen, mavi gömlekli!"
Bu sefer de mavi gömlekli kim varsa Tony' ye bakıyordu. Ama onun hedefindeki sadece Steve' di.
' Ne kadar çok mavi gömlek giyen varmış be' diye düşünmekten kendini alamadı. Sonunda Steve'de oraya doğru yöneldi ve göz göze geldiler. Steve ' ben mi?' dercesine Tony 'ye bakarak kendini gösteriyordu.
Tony olayı anladı ve cevap verdi.
"Evet evet, sen."
Steve olduğu gibi hepten bilgisayarda ki işini bırakıp Stark' on odasına doğru yürüdü. Nihayet o uzun yol bittiğinde sorusunu sordu. Ama mavi gözler kendini bir çift kahveden alamıyordu.
"Buyrun, Bay Stark. Ne oldu?"
Mavi gözler dolayısıyla hipnoz olan adam birden silkelenerek kendine geldi, boğazını temizledi ve mavilere bakmamaya çalışarak yanıt verdi.
"Şey ya, asistan adaylarını bi eler misin sana zahmet? Mümkünse bi tane kalsın. Yani şey diyorum bana asistan seç. Evet sen seç."
Derin bir nefes alıp verdi esmer adam. Daha fazla zırvalamadan derdini anlattığı için şükür etti. Kime şükür ettiğini bile bilmiyordu ya, neyse.
"Efendim, ama bu benim işim değil."
"Ne yani ret mi ediyorsun?"
"Ah hayır, öyle demek istemedim."
Sarışın adam da derin bir nefes alıp verdi.
"Madem benden istiyorsunuz, peki."
Esmer adam gülümsedi. Gülümseyince gözleri kısılmıştı. Bu Steve'in çok hoşuna gitti.
"Pekala, seni ve sizleri," adayları gösterdi " içeri alayım."
Teker teker herkes içeri girdiğimde sona Tony ve Steve kalmıştı. Sarışın da içeri girince esmer olan rahtaladığını hissetti, az önce ne yaşamıştı öyle?
Ceketindeki olmayan tozları silerek kendine geldi, kravatını düzeltti. Tam içeri girmeye hazırlanırken çalışanların garipseyen bakışını gördü ve herkesi motive etmek adına bağırdı.
"Hadi bakalım Stark Endüstrileri, çalışın!"
∆∆∆
Cümleten selamün aleyküm Stony severler.
Bu yepyeni, taptaze ama bir o kadar da klişe hikayemi sabır edip buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler. Seviliyorsunuz.
Bu arada bu bölümü RealStony 'ye adıyorum. "Kanka sen mesaj atmadın bende kitap yazdım."
Sonraki bölümde görüşmek üzere, esen kalın. 😚😚
©4everstony

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Liar // Stony au (askıda)
Fanfiction"Tony Stark yalan söylemeyi becerirdi aslında, sadece bu adama bakınca dürüst olması gerektiğini düşünüyordu." Tüm Hakları, Jarvis 'te.