Gördüğüm görüntü hem eski anılarımı gözümde canlandırmış, hem de güvenimi bir kez daha sarsmıştı. Gözlerimin dolduğunu anlayınca arkamı dönüp kaçmayı planlamıştım fakat Sarp'a çarparak olduğum yerde kalmıştım.
Şuan neyi mi görmüştüm? Sevgilimi tanımadığım bir kızla yatakta basmıştım.
"Bak Lavin açıklayabilirim. Gerçekten göründüğü gibi değil" ağzımdan isterik bir kahkaha çıkmıştı. Ona dönüp "Neyi açıklamayı düşünüyorsun Kerem? Yatağa kadar nasıl geldiğinizi mi? Yoksa beni nasıl aldattığını mı? Hangi birini? Ya ben sana güvendim sevgilimsin sandım. Beş para etmez bir hayvanın tekisin. Sakın Kerem, sakın peşimden gelmek gibi bir hata yapma. Bitti herşey anlıyor musun? Bitti." Diyerek tuttuğum göz yaşlarımı saldım.
Koşar adımlarla aşağı indim. Bir an önce bu partiden gitmek istiyordum. Gözlerimle Çisil'i taradım fakat etrafta yoktu.
Kafam allak bullak olmuştu. Sitenin hemen aşağısında olan sahile koşmaya başladım. Boş bulduğum banklardan birine oturdum hemen.
Artık hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. "Ya ben bunu hak edicek ne yaptım? Ne?" Kendi kendime söylenmeye de başlamıştım, deliriyordum artık. "Salaksın Lavin. Salak." Diyen Sarp'a gözlerimi devirdim.
Beni daha ne kadar tanıyorsun da gelmiş burda bana salak diyorsun. "Git başımdan Sarp. Yalnız kalmak istiyorum." Hayır bir ağlıyacağız ona da izin yok.
"Sen bunla sevgili miydin ki?" Sarp ne diyordu Allah aşkına.. "Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim." Olanları tekrar hatırlayınca gözlerim yine dolmuştu.
"Ben sizi kanka sanmıştım. O ne biçim sevgililik insan sevdiğini sahiplenir, yanından ayrılmaz." Diyen Sarp'la ağlamam iyice şiddetlenmişti. Bu gerizekalı neden yanıma geldi?
"Hayır, bunda ne var o kadar ağlıcak. Bende her gün farklı kızla yatıyorum." Allah için sen motive etme.
"Bazı şeyler var. Yani önceden yaşadığım olay diyelim. Onu öyle görünce bir an.." konuşamadan tekrar ağlamaya başlamıştım. "Anlatmak zorunda değilsin." Diyen Sarp'ın omzuna başımı yaslamıştım. Gücüm kalmamıştı.
"Anlatıcam.. Bunca sene kimseye anlatmadım hep içim de yaşadım belki iyi gelir anlatmak." Diyerek anlatmaya başladım.
"7 ya da 8 yaşlarındaydım. O zamanlar mutlu bir ailem vardı. Yani en azından ben öyle sanıyordum. Sonra bir gün babam evde yoktu. Annem de çalışacağım odama girme diyerek bir daha çıkmamıştı. Benim de canım sıkılınca..." akan gözyaşlarımdan konuşamıyordum. Silip devam ettim. " odaya girdim. Ama onlar fark etmemişti kendi gürültülerinden kapının açıldığını. Bir adamla annem.." diyerek hıçkırmaya başladım. "Şştt" diyerek Sarp beni iyice kollarının arasına aldı.
Aldatılmak; tek bir kelime olmasına rağmen, içindeki harflerin kalbine bir bıçak gibi saplanmasıdır. Acıya, kanaya kanaya alışırsın ve acılar bir vakit sonra kabuk bağlar. Aldatılmaksa, kabuk bağlayan acıları olduğu yerden söker ve daha çok can yakar. Benim şuan ki yaram aldatılmaktı, kanıyordu çok kanıyordu. Kalbimden akan zehirli kan bütün vücudumu sarmıştı ve ben farkında olmadan beni öldürüyordu. Bir kelime, on harf, dört hece kalbimde açtığı yaraysa; bin kelime, on bin harf, dört bin hece...
Peki ya hangimiz bu acıyı hak ederek çekiyoruz?
İkimizde saatlerdir bankta oturmuş, kayalara çarpan suyun sesini dinliyorduk. Belki de acıya en iyi gelen şeydi sessizlik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
Novela JuvenilDolunay... Dolunay'ın altındaki adam, Sarp Bertan. Gece Ay'a ortaklık ederken benim âşık olduğum adam; uçurumun kenarında, dolunayın altında beni göğüs kafesine gömüp kalbine sakladı. Yıldızlar üzerimize düşerken, Dolunay bizim için o gece birkez...