Güneş ışığı ve kuş cıvıltıları ile uyandım. Böyle sabahları çok seviyordum. Çok mutluydum. Kardeşim iyileşiyordu. Bundan daha güzel bir şey olabilir miydi?
Aşağıya indim ve burnuma güzel kokular doldu. Mutfaktan gelen kokulara odaklanarak mutfağa yöneldim. Mutfakta annem ocağın başında krep yapıyordu. Kardeşim ise masada oturmuş telefona bakıyordu.
Artık baston kullanmıyordu. Çünkü tedavi işe yarıyor gün geçtikçe iyileşiyordu. O anda aklıma hemen tedavinin bitmesine bir hafta kaldığı geldi. Ve içimi anlatamadığım bir hüzün kapladı. Gözlerimden bir kaç damla göz yaşı döküldükten sonra hemen sildim ve kendime gelmeye çalıştım. O an annemin aşağıdan sesini duydum. Ve aşağıya indim.
İndiğimde sofra hazırdı. Hemen oturduk ve çok mutlu bir şekilde yemek yedik. Yemek yedikten sonra masayı toplamaya yardım ettim ve kardeşime eğlenceli bir şeyler yapmayı teklif ettim o da kabul etti.
Lunaparka gidemezdik heyecanlı oyuncaklar ona yan etki yapabilirdi. Oraya gitmişken de eğlenceli oyuncaklara bakıp da onlara binmeden dönmek biraz garip oluyordu. Biz de alışveriş merkezine gidip yemek yedik ve biraz alışveriş yaptıktan sonra da sinemaya girmeye karar verdik.
Sinemadan sonra kitapçıya girdik. Kardeşim ve ben kitap okumayı çok severdik. İkimiz de bir kitap seçerek aldık ve eve geri döndük. Eve geldiğimizde kardeşim uyumak istediğini söyledi ve odasına gitti. Ben de annemle salonda oturup biraz konuştuktan sonra odama çıktım. Üzerime pembe bugs bunnyli pijamalarımı giydim. Bu pijamaları çok seviyorum. Çünkü şapkasında iki tane tavşan kulağı var. Ve taktığında çok sevimli oluyor.
Telefonumu elime alıp biraz baktım. Uykum geldiğinde saate ve tarihe baktım. Saat 22:38'di ve tarih 09.05.2018'yi gösteriyordu. Kardeşimin tedavisinin bitmesine tam 4 gün kalmıştı. Ve ondan sonra ailemden ayrılmama bir ay kalmıştı. Bir ay. Ağlayacak gibi olduğumda kendimi bu düşüncelerden arındırarak uyumaya çalıştım.
Sabah biri üstüme atlamıştı. Ama çok ağır olamadığı için fazla şok yaşamamıştım. Gözlerimi araladığımda karşımda Can vardı. Hemen bana sarıldı. Ve '' Günaydın.'' dedi. Ben de ona sarılırken yatakta doğruldum.
Sarıldıktan sonra geri çekilerek mutlu bir şekilde yüzüme baktı ve peltek ağzıyla ''Biyiyo musun biz sizde biy hafta kayıcaz."
"Gerçekten de mi?"
"Evet". Onun sevincine eşlik ederek ayağa kalktım ve yatakta zıplamaya başladık.Can annemin ablasının kızının oğluydu. Onunla yatakta zıplarken kuzenim içeri geldi. Ve bize sinirli bakışlar attı. Biz de Can ile zıplamayı bırakıp yataktan indik ve suç işlemiş çocuklar gibi başımızı öne eğerek dudak büzdük.
Sonra yanımıza biraz geldi ve biz tam azar işiteceğiz derken ikimizi de gıdıkladı. Hepimiz baya bir eğlendik. Aşağıya inerek mutfağa geçtik ve hepimiz çok güzel bir kahvaltı ettik. Daha sonra evde hep beraber film izleyecektik ama Can illaki animasyon izleyelim diye tutturduğu için onu kıramayıp kabul ettik. Bir zaman sonra canım sıkıldığı için instagrama baktım. İnstagram da gerçekten çok fazla takipçim var. Ve bu beni gerçekten mutlu ediyordu.
...
Bir hafta çoktan geçmişti ve artık Canlar eve dönüyordu. Öğlenleyin gitmek için hazırlanmışlardı ama Can gitmek istemediği için baya bir ağlamıştı.Onlarda daha sonra gitmeye karar verdiler ve biraz daha oturdular. Can baya bir oyun oynamıştı ve ağladığı içinde baya yorgun düştüğü için erken uyumuştu.
Kuzenim de o uyuduğu için onu kucaklayıp rahat bir şekilde eve gittiler. Ben de çok yorulduğum için odama geçtim ve yatağa uzandım. Tarihe baktım ve ölümüme tam 27 gün olduğunu fark ettim ve bu düşüncelerden kurtulup uykunun tatlı kollarına bıraktım kendimi.