Kırk sekiz dakikanın sonunda, kırmızı alan kapısı açıldı ve doktor dışarıya çıktı. Araf doktorun çıktığını gördüğü gibi hemen ayağı kalktı ve doktora yaklaştı. Araf'ın kalktığını gören Aslı ve Emir de ayağı kalktı.
''Eylül Duru'nun yakınları?'' diyerek onaylamak istedi doktor.
''Evet, ben arkadaşıyım'' dedi Aslı bir adım öne çıkarak.
''Acaba daha yakın biri yok mu? Anne babası gibi.''Emir bir adım öne çıktı ve ''Yok, ne söyleyecekseniz bize söyleyin.'' dedi karalı bir şekilde.
''Bakın bunu nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Öncelikle sizden sakin olmanızı ...'' doktor daha sözünü bitirememişti ki uzaktan herkesin tanıdığı bir ses duyuldu.''Altemur!'' bu gelen Sıla'nın ta kendisiydi. Herkes ilk önce Sıla'ya daha sonra doktora baktı. Doktorun yüzünde belli belirsiz bir rahatlama hissi gelip geçti.
''Ben de bu işin arkasından kim çıkacak diyordum (!)'' dedi ve ilerlemeye başladı. Arkasını dönmeden ''Beni takip edin.'' dedi ve ilerlemeye devam etti.Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. ''Siz ne saçmalıyorsunuz ?'' diye sesini biraz yükselterek tepki verdi Araf. Bu kadar süre boyunca bile kendini yeteri kadar sakin tutmuştu.
Doktor sol omzunun üzerinden ona bakarak ''Beni takip et ve öğren genç adam.'' dedi ve yoluna durmaksızın devam etti. Herkes bu sefer Sıla'ya baktı ve Sıla onlara sadece ufak bir baş hareketi ile peşinden yürümelerini söyledi.
Yürümeye başladıklarında doktor onları görevli asansörünün önüne getirmişti.
Asansöre bindiklerinde on birinci kattan sonra her hangi bir kat yoktu. Doktor ve Sıla bileklerindeki, kelepçe gibi duran ve tamamen bileğine yapışık bir şekilde duran, bileklikleri asansörün katlarını gösteren ekranın üzerine bir iki saniye beklettiler ve birden kırmızı bir ışık huzmesi onları taradı.
Sıla, doktor ve Batu tepkisizce sistemin onları taramasını beklediler. Ama diğerleri birden çıkan ışık ile ilk başta irkilmiş tiler.
Tarama tamamlanınca mekanik ses duyuldu ''Altemur ANDERSON, Emirhan YAMAN, Aslı TURAN, Alin ÖKSÜZ, Batu ÖKSÜZ, Araf Aras SÖNMEZ, Sıla ANDERSON. Onay veriyor musunuz?"
Sıla ve doktor aynı anda "Onaylıyoruz!" dediler ve asansörün komut bölmesinin karşısına aynı şekilde komut bölmesi çıkmıştı ama yine Batu, Sıla ve doktor dışında herkes gözlerine inanamamıştı. Çünkü burada 500'e yakın kat düğmesi vardı.Doktor elini kaldırdı ve ilk önce 397.kat düğmesine bastı ve daha sonra yukarı ok düğmesine ardından sağ ok düğmesine son olarak sola bastı ve beklemeye başladı. Şu an 5. kattaydılar.
Asansör önce yukarı çıkmaya başladı ve her yer saydam cam haline geldi. Etrafa baktıklarında çok hızlı ilerlediklerini görselerde normal hızda ilerliyor gibi hissediyorlardı.
Araf hangi katta olduklarını merak ettiği için görüntü paneline baktı ve sayıların hızla değiştiğini gördü. İki üç saniye sonra sayılar 289.katta olduklarını gördü ve asansör sağa doğru harekete geçti. 70 kat sonra 38 kat sola doğru gittiklerinde sonunda varmışlardı.
Kapılar açıldığında herkesi bir koridor dolusu ameliyathane odaları karşıladı. Ama burası normal bir ameliyathane değildi. Etraflarında gördükleri birçok şey gibi burada da teknolojide gelişmiş aletler, makineler vardı.
Herkes Altemur'u takip etmeye başladı. Hem ilerliyor hem de etraflarını inceliyorlardı. Sağ ve sol taraflarda sıra sıra ameliyat odaları, muayene odaları ve deney odaları gibi kapısı olmayan daha birçok oda vardı.
Her odada yakasında heyetin logosu olan beyaz önlüklü insanlar vardı. Yaklaşık 20-25 oda geçtikten sonra karşılarına sensörlü bir kapı daha çıktı ve kenardaki bölmeye Altemur bileğini okuttuğunda kapılar otomatikman iki yana açıldı.