"Bir başlangıç gerekti bize.
Şöyle hiç bitmeyecek, sağlam bir başlangıç..."
***
Günün vermiş olduğu yorgunluk ve ani kararlar Fazıl Bey'in her gün ölüme biraz daha yaklaştığı güçsüz bedenine ağır gelmeye başlıyordu. Yavaşça, nefes almasını zorlaştıran sıkıca bağlanmış kravatını tutup gevşetti ve derince nefes almaya başladı. Onu dikiz aynasından izleyen şoförünü fark edince elini hafifçe kaldırıp 'iyiyim' mesajını verdikten sonra camdan dışarıyı izlemeye başladı.
Elindeki siyah güneş gözlüğüyle oynarken derin düşüncelere dalan Fazıl Bey'in aklında sadece Asel ve Karan vardı. Onları ne yapıp edip birleştirmenin bir yolunu bulmalı ve eski dostunun son arzusu Asel'i kanatlarının altına almalıydı.
Mezarlığa vardıklarında şoförün kapıyı açmasıyla derin bir nefes daha alan Fazıl Bey siyah güneş gözlüğünü takıp çiçek buketini kucakladı ve mezarlığa doğru ilerleme başladı. Mezarlığın yerini ve Asım Bey'in mezarını mektubun geldiği gün Asım'ın şirketinden öğrenmişti.
Her adımınında Asel aklına geliyordu. Batmak üzere olan şirketi kendi sorumluluğuna alacak kadar cesur, iktidarlı ve umudunu yitirmemiş bu kızla gerçekten tanışmak istiyordu.
Mezarlığın başına geldiğinde kendi gibi siyahlara bürünen bir kızın mezarın üstündeki çiçekleri suladığını gördü. Dikkatlice ses çıkarmadan izlemeye başlayan Fazıl Bey'in yüreğini bir heyecan kapladı. Gözlüğünü çıkararak hayretler içinde izleme devam etti. Kız mezarın yan tarafındaki çiçekleri sulamaya başlayınca yanında duran birinin varlığını hissetti ve başını çevirip baktı. O sırada esen rüzgarla saçları dalgalandı.
Fazıl Bey ise hafif kızarmış bu iki meraklı ve ürkek deniz mavisi gözlerde, küçük bir çocuğun nasıl da yaşamak için büyük dalgalarla çırpındığını; biraz sert, biraz yumuşak, biraz güçlü ve biraz da kırılgan bu kızıl saçların, esen rüzgarda her telinin olduğu yerde nazikçe dans edişinin tıpkı gün batımındaki kızıllıkta son güne inat bir sarmaşığa tutunup tekrar doğacakmış gibi dans eden bir kelebeği görür gibi oldu.
Kendisine, sanki 'yardım et' dermiş gibi bakan mavi gözlerinin ve kızıl saçlarının beyaz narin teninde hayat bulduğu bu karanlıklar içindeki kız yavaşça doğruldu ve kırılgan küçük bir kızın yüreğinden gelen sıcak bir tebessümle Fazıl Bey'e hafifçe seslendi.
- Yardımcı olabilir miyim?
Halbuki herkesten çok onun ihtiyacı vardı yardıma. Ellerinden tutulmaya, 'korkma' diyen bir çift göze ve huzur dolu bir kokuya ihtiyacı vardı. Ama Asel'di işte o. Bunları umursamaz, her zaman başkalarını el üstünde tutardı, yabancı da olsa. Böyle öğrenmişti hayatındaki iki önemli insandan. Onlardan geriye bu muhteşem denilecek kız kalmıştı.
Asel bir kez daha seslendi karşısında ona dikkatlice bakan adama. Gözlerin her şeyi anlattığına inanan Asel, karşısındaki genç kalmaya çalışan bu yorgun iki gözde yarım kalmış hayalleri, söylenemeyen sözcükleri ve hapsolmuş göz damlalarını gördü. Gülümsemesini biraz daha yumuşatarak cevap vermesini bekledi.
Fazıl Bey, o ağlamaktan çatallaşmış kanadı kırık bir kuşun inlemesini anımsatan Asel'in sesiyle kendine gelince boğazını temizledi ve kıza doğru adım atmaya başladı. Mezarın üstündeki otları temizlemek için giydiği nemli toprak yüzünden hafif kirlenmiş eldivenlerini, gözlerini karşısındaki adamdan ayırmadan yavaşça çıkardı ve sol elinde tuttu.
Fazıl Bey elindeki çiçeği mezarın üstüne özenerek koyduktan sonra Asel'e elini dostça uzattı.
"Merhaba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ YABANCI
RomancePeri masallarını aratmayacak kadar toz pembe hayatını bir ay içinde kaybedip kendini her türlü şanssızlığın ortasında bulan,annesini kaybettikten sonra babasının intiharı ardından hayatın pençelerinden sıyrılmaya çalışan saf, temiz ve bir o kadar d...