KY_18

196 11 2
                                    

                           ***
'Git gide sana sarhoş oluyorum'
              
                            ***

Gözlerini bu bilinmeyen adada, bir korsanın yeni dünyalar araması gibi gezdiriyordu. Kirpiklerinin uzunluğu, dudaklarının şekli, kaşlarının inceliği... Hepsi yavaş yavaş beynine kazınıyordu. Kızıllarından bir iki tel kar tanesi gibi saf yüzüne düşmüştü. Ne kadar da huzurlu görünüyordu. Zaten bunun için burada değil miydi? Huzuru ona götürmek için...

Karan bir nefes ötede en derin rüyasını gören Asel'in, yüzüne düşen bir iki tel saçı yavaşça kaldırdı ve kulağının arkasına hafifçe sıkıştırdı. Bu huzuru koruyacaktı. Asel, hep böyle hiçbir şeyden endişesi olmadan uyuyacaktı. Peki ya kendisi? Daha kendi sorunlarına bir neden bulamadan Asel'i bu bilinmezliklerle nasıl koruyabilirdi? Kendine vermesi gereken bir takım cevaplar vardı. Zaten bildiği ama bir türlü kabullenemediği cevaplar...

"Günaydın Kızıl Cadı"

Asel gözlerini açtığında Karan'ın gözleriyle karşılaştı. Birkaç saniye o gözlerde uyanmayı bekledi. Kendine geldiğinde hemen yataktan fırladı. Tüm gece boyunca Karan'ın kollarında uyumuş ve şimdi de onun kollarında uyanmıştı. Çığlık atmamak için zor dursa da içinden kendine sövmeyi ihmal etmedi.

Telaş içinde kıvranan Asel ne diyeceğini bilemeden gevelemeye başladı.

"Şe-şey ben. Yani sen. Dün ge-gece... Bu sabah..."

Karan yataktan kalkarak valizini aldı ve yatağın üstüne koydu.

"Bir günaydın yeterdi be kızım"

Sırıtarak ve umursamıyormuş gibi bir tavır takınarak valizden bir tişört, pantolon ve küçük bir çanta çıkardı. Üstündeki tişörtü çıkartarak yatağın üstüne koydu. O anda Asel tarafından bir çığlıkla irkildi. Asel aniden yakalandığı bu durumdan kurtulmak için hemen arkasını döndü.

"Yuh Karan ya! Ben buradayım, öğren artık şunu"

Karan içinden bir kahkaha atarak arkası dönük bir şekilde duran Asel'e yaklaştı ve kulağına eğildi.

"Sen de"

Valizinden bir havlu alarak banyoya gitti. Asel'in yüzü kıpkırmızı olmuş, utancından nefes almayı unutmuştu.

" 'Sen de' imiş. Hıh, egoist!"

Artık odada su sesinden başka ses yoktu. Bu koyu sessizlik içinde 'Ne yapsam ki?' diye düşünen Asel, Karan'dan sonra duşa girmek için valizinden kıyafetlerini aldı. Kırmızı, boğazlı bir kazak ve bir de jean... Karan çıkana kadar oyalanmak için odaya bağlı olan küçük balkona çıktı. Derin bir nefes alarak soğuk havayı içine çekti. Üşümüştü. Ama bu soğukluk yanıp kavrulan ciğerlerine ilaç gibi geliyordu.

Karşısındaki gelinliğine bürünmüş nazlı dağları izlemeye dalarken bir yandan da düşünüyordu. Ne olacaktı? Tüm yaşadıklarının nedeni neydi? Kader miydi? Kadere inanıyordu. Ama tüm bunları kader diyip bir kenara atmak da istemiyordu. Onu tatmin edecek sağlam bir neden istiyordu. Anne ve babasının ölümü, zamansız evliliği, geri dönen kabusu... Tüm bunları ona açıklayacak mantıklı bir neden...

Sert bir rüzgarla tüm düşüncelerinden aniden uyandı.

"Uuuuu. İçeri girsem iyi olacak."

Son anda hatırladığı Karan, sinirlerinin tekrar onu yoklamasına neden olmuştu. Banyonun kapısını tıklattı.

"Karan!"

Karan'dan hiçbir ses gelmiyordu.

"Şişşşt! Karaan!!"

KALBİMDEKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin