Bu bir veda değil , bu bir başlangıç sevgilim.

71 4 5
                                    


Geminin ve İbrahim 'in tam orta yerine düşen ateşin büyüklüğünün haddi hesabı yoktu .

Çok sevmiş ya , sevmek ; ölmekden daha çok yaşamak gibiydi.

Zaman Zeynep 'i yaşamasına izin vermemişti .

" Belki başka bir zaman da başka insanlar olarak karşılaşsaydık ."

Aniden edilen bir duanın kabulu gibi bir hayat ,aşk .

İbrahim sarhoşluktan kapanan gözlerini kapatarak başını Hatice 'nin kucağına koydu .

Sürekli bir ismi sayıklayıp duruyordu . " Zeynep !" Bir insan ölümden bu kadar korkarken kendi ölüm meleğini çağırıp onun için ölür ki ?

Aşk değil artık "sevda". Kara sevda değil ama kırmızı sevda . Bu saraydaki insanların ellerindeki kanları sürdüğü bir sevda .

" Zeynep nerede Hatice ?"

Hatice 'nin sebepsiz mutluluğunu bu sual bölmüştü .

Gözünü kapatarak derin bir nefes aldı . Ne de olsa bir yalan söyleyecekti .

" Bilmiyorum ...Sen götür medin mi onu ?"

İbrahim başını kaldırarak Hatice 'nin masmavi gözlerine baktı . Bir deniz ile bir okyanus karşı karşıyaydı bir gemi batarken ...

" Kaç yıldır bu saraydasın hala yalan söylüyemiyorsun ." dedi Hatice 'e yaklaşırak .

" Validemin "sadık" kullarını gördüm camdan limana doğru gidiyorlardı." "Sadık" sözcüğünü ifade ederek çok büyük bir zorluk yaşamış ,dişlerini ve yumruğunu sıkmıştı .

Hatice ona yaklaşan İbrahim 'in etkisiyle gözlerini kapatmıştı ama açtığında gördüğü manzara ona hayret vermişti.

Az önce Hatice 'nin nefesine karışan nefesi şimdi durmuştu İbrahim 'in.

Hatice panikliyerek şarap şişesini yere bocalamıştı .

Halbuki İbrahim pek de uzağa gitmemişti.

Hemen yan dairenin terasındaydı .

Hatice yana yakalana onu ararken orda bulmuştu .

" Ne yapıyorsun , İbrahim ." dedi ona yaklaşarak .

"En son sarhoş olduğum da buraya gelmiştim . Onun kokusunu içime çekerek uyumuştum .Deryaya bakıyorum şimdi de onu benden alan deryaya ."

Gözlerinden yaşlar süzülürken Hatice 'e doğru döndü .

" Çıkar beni bu saraydan ..."

" Ben bir cariyeyim İbrahim nasıl çıkarayım ?"

" Senin basit bir cariye değilsin ..." Kulağına doğru eğilerek ." Validem 'in sağ kolusunun.."

Kulağından sonra boynuna doğru eğilerek . " İbrahim Ağa 'ı çağır ."

Lafı biter bitmez kendini hemen geri çekti.

Hatice hem bu sevdada kanı dökülen hem de kan dökendi.

Okuduğu bir kitap , yaşadıkları , annesinin hikayeleri,acısı ,aşkı her şeyiyle Turhan olma vakti yaklaşıyorken son zamanları , son oyunlarıyla baş başa kalmak istemezmişçesine ona söylenileni yaptı .

-------------------------------------------------------------------------------

" Validemin adamları nerdeymiş İbrahim ?"

dedi önünde giden İbrahim 'e .

" Burdalarmış ." dedi önündeki ormanı işaret ederek .

" Ne işleri var ki burda ?" dedi İbrahim 'in önüne geçerek .

" Şehzadem fazla yaklaşmayın ." İkazına uymayarak daha da yaklaştı .

Validesi ve sadık adımlarını bir şeyler konuştuğunu anladıktan hemen sonra yerdeki cesedi hemen sonrada enkazı kalmış gemiyi fark etmişti.

Gemi burda batmamıştı büyük bir ihtimalle . Yerdeki cesede baktıktan hemen sonra onun Zeynep olduğunu anladı .

O evet Zeynep 'di Hümaşah değil.

" Zeynep !" diye bağırmasıyla tüm gözler ona yönelmişti.

İbrahim Ağa yaşanabilecek bir sukaiste karşı şehzadesini durdurmaya çalıştı .

Ama ne fayda .

" Bırak . Vedalaşşın ." Kösem Sultan 'ın tek ve son sözle yürümeye başladı .

" Bu bir veda değil , bu bir başlangıç sevgilim."

dedi bedeni , yüzü paramparça olmuş kıza .

Haklıydı her zamankinden daha fazla haklıydı .

Öldürmeyen ölüm onların kavuşmaşı ve kaybedişleri olucakları .

--------------------------------------------------------------------

 900 gün

İbrahim dışındaki herkes olağan hayatına devam ediyordu .

İbrahim 'in hapis hayatı başlamıştı . Kendi içine zaten haps olmuş bir insanı daha ne kadar haps edilebilirse o kadar işte . Bu haps hayatı bir odaya kapatılmaktan daha fazlasıydı bir tahta bağlı kalıyordunuz . 

Zeynep ? Zeynep ise tabiki de sağ kurtulmuştu . Denizlerin hakimi olan bir devletin prensesinden ne beklenirdi ki ?

Küçük detaylar ,büyük mucizeler .

" Мария" "Maria

"сэр " "Efendim "

"Что-то помнишь ? Юсуф о ?" "Bir şeyler hatırladın mı ? Yusuf hakkında? "

"Нет . не все ." "Hayır . Hatırlıyamıyorum bir türlü . "

Bu arasındaki konuşma ona bakan kadınla geçti o onun dadısıydı . Yusuf ise Osmanlı 'nın vurduğu nişanlısıydı o türktü . Dediklerini yapmadıkları için vurmuşlardı onu .

"Еще что-то, что не помнит " "Hala bir şey hatırlamamış "

" Ладно, главное, что Вы, не надо, не говори ничего" "Tamam ana sen sakın bir şey deme. "

Kadın sorması için onu sıkıştıran oğlunun arkasından konuşsa da oğlu duymadı .

İş birlikçilerin yanına gidip bu konu hakkında konuşmaya başladı her şeyi bildiğini sanarak .

Cehalet , zehirden daha fazla hasta eder insanı .

Neysiz kalırsanız kalın bilgisiz kalmayın . Sizin bilgisizliğiniz cihanı dahi değişterebilir . 

Bu başlangıcı ne cihan ne de insanlar kaldırabilirdi ama başladı . 

Maria uyurken ormandan gelen bir kaç atlının sesiyle uyandı. +

Hemen yatağının altındaki hançeri alıp kapının ardına geçti .

Kapı açıldı maria hançeri gelen adamın boğazına dayadı .

Adam "Prensesim sakin olun benim Kuban "

Maria hançeri adamın boynundan geri çekti .

Adama hoş geldin dedi .

Asıl o hoş gelecekti ait olduğu yere . 

Yıllardır kendine sorduğu " Ben kimim ?" sorusu yanıtlanacak , o baştan yaralatılacaktı . 

Hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı . Hemde hiç bir şey . 

Son ve ilk kez . Tek mutsuz biten masalların ülkesinde kendi içine gömülmüş bir kral ... 

Bu bir sonsuza kadar varoluş bir ömür boyu yok oluş masalı . 


"O burada !" 

HÜMAŞAH SULTAN : TABLO GİBİ -Tamamlandı -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin