Cihat kapıdan koşar adım geri döndü.
"Ayza hanım. Aras bey benle tüm ilişkisini kestiğini söylerken şaka yapmıyormuş. Kapıdan içeriye almıyorlar beni."
Bir şey, sadece bir şey de yolunda gitse şu hikayede keşke... Yazsak roman olur hikayemiz.
"Arabaya bin ve biraz uzağa git. Aras seni görsün istemiyorum, çocukları görürse onları alır ve bizim de elimizden hiç bir şey gelmez."
Arabaya hızla binerken bende arabadan hızla çıkıyordum. Ne yapmalıydım? Öylece girip şansımı mı denemeliydim yoksa plan mı kurmalıydım?
Plan kurmak için vaktim yoktu, o kağıtta neler yazıyor bilmek istiyordum ve sanırım her zaman ki yaptığımı yapıp içeriye öylece dalmalıydım.
Sonuçta ne çıkabilirdi ki? Şansım yaver giderse beni görmezdi bile. Ama eğer yaver gitmezse... O zamanda devreye neler girebilir çok merak ediyorum.
Kapıda ki nöbet bekleyen korumalar uzaktan görür görmez telsizlerine davrandılar.
"Buna hiç gerek yok. Kocama sürpriz yapmak istiyorum beyler."dedim yanlarına vardığımda sakince.
"Ama Ayza hanım, Aras bey dedi ki..."
"Siz Aras beye ne bakıyorsunuz canım. O size hep bir şeyler diyor. Hem benim evim gizlice girecek değilim değil mi? Hadi açın kapıyı ve o telsizlerinize sakın ama sakın taciz de bulunmayın, işten kovma yetkisi olan tek kişi Aras değil biliyorsunuz?"
Ufak bir tehditle iş hallolmuştu. Tabi, bu tehditler Aras da sökmezdi... Ama neyse.
İçeriye girdiğimde önce birinci sonra ikinci salondan çıkarak merdivenlere doğru yol aldım. Resmen parmak ucunda yürüyordum. Ses yapmasın diye ayakkabılarımı bile çıkarıp ayağıma almıştım.
Duş sesi geliyordu. Benden sonra huylarını değiştirmemişse, bütün kıyafetlerini olduğu gibi çıkartıp öyle duşa girmiştir. Bu demek oluyor ki kıyafetin içindekilere bakmamış, benim biricik beni bekleyen kanıtımı da yakmamıştır.
Parmak uçlarımda merdivenden çıktıktan sonra usulca odamızın kapısına doğru yol aldım. Ayakkabılarımı kapı eşiğine bıraktıktan sonra mümkün olduğunca kasılarak ve ses çıkartmayarak kapıyı açıp içeri geçtikten sonra geri kapattım.
Işıkları yakmakla yakmamak arasında kararsız kalırken, yakıp da dikkatleri üzerime çekmemek amaçlı telefonumun fenerini yakıp ortalıkta aranmaya başladım.
Hadi ama... Nerede bu kıyafetler. Hayatında ilk kez doğru bir şey yapıp kirli sepetine atma ihtimalinin sıfır olduğunu düşünürsek eğer, kıyafetler büyük ihtimalle banyodadır.
Yani bende şans olsaydı... Tamam bu cümleyi söylemeyi ve üç nokta koymayı bırakıp kaderimin beni götürdüğü yere, banyoya gidiyorum.
Duş sesi ve kendi mırıltısıyla meşgulken kapıyı aralamamın sesini duymamış ve çektiği ince perdeye sırtını dönmüştü. Kapıyı kapatıp tekrar ses çıkartmadan ortalığa fırlattığı eşofman takımını yerlerden toplayıp parmak uçlarımda tekrar yatak odasına giriş yaptım.
"Uh... Ucuz atlattık."
Eşofman altının ve üstünün ceplerine baktıktan sonra bir şey bulamamanın hüsranlığıyla ortada kala kalmıştım. Neredeydi bu kağıt? Yoksa yahşi batı da Cem Yılmaz'ın dolarları sakladığı yere mi saklamıştı? Yok, yok. Ben iyice uykusuzluktan saçmalamaya başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/64066431-288-k630879.jpg)