-8.1-

1.3K 74 24
                                    

Londra sokakları bir kaç saat sonra güçlü bir yağmura maruz kalacaktı. John bunu kara bulutların yakınlaşmasından anlaya biliyordu. Ama yaklaşan bulutları pekte düşündüğü söylenemezdi. Şu anda düşündüğü tek bir şey vardı. Sadece tek bir şey. Aklı ile kalbini bir birine katan adamı düşünüyordu. Kıvırcık saçlarını,renk renk gözlerini,sıska ama fit vücudunu,solgun ama pürüzsüz yüzünü düşünüyordu. Sherlock'u düşünüyordu. Zaten bu aralar ondan başka düşündüğü bir şey yoktu.

Şimdi ise oturmuş ne yapacağına karar veriyordu.. Onun bir sosyopat olduğunu,işiyle evli olduğunu ve en önemlisi aşkın bir dezavantaj olduğunu düşünüyordu. Şimdi oan  olan aşkını kendine bile zor itiraf etmişken ona nasıl itiraf edecekti? Hoş,eğer Sherlock bir "dava" için sekreter bir kızla flört ederken,damarlarında gezen kıskançlık duygusunu hissetmeseydi, kendine bile itiraf etmicekti. Ama ok yaydan çıkmışdı bir kere. Bir çare bulmalıydı ama nasıl?

Johnun yüzüne düşen yağmur damlası onu düşüncelerinden ayırdı. Yağmur şiddetlenmeden önce evine dönmeliydi. Evlerine.

                              ***

Sherlock kemanının telleriyle oynarken,kapının açıldığını duydu. Basamakları hızla çıkışından gelenin ıslak bir John olduğunu tahmin etti. Ve bir kaç dakika sonra yağmurdan ıslanmış bir John karşısında duruyordu. Gözlerini ona çevirdi ve mavilerin ona baktığını gördü.

"Sırılsıklam olmuşsun"  Bu mu Sherlock? Yapa bileceğinin en iyisi bu mu? diyen iç sesini bastırmaya çalışıyordu ama nafile.

Sherlock'un konuşması üstüne John sadece başını sallamakla yetindi.Üstünü değiştirmekle ilgili bir şeyler mırıldanıp,odasına gitti.

Bir kaç dakika sonra John salona döndü. Kendini koltuğuna attı. Sherlock mutfaktaydı. Tam ağzını açıp  ne yaptığını soracaktı ki,ona uzanan kahve yüzünden susmak zorunda kaldı. İşin tuhaf tarafası ise kahveyi uzatan Sherlocktu.

John bir kaç saniye şok yaşadıktan sonra kahvesini alıp teşekkür etti. Sıcak kahve gerçekten harika gelmişti.

" Güzel olmuş. Teşekkürler"

" Bir şey değil John"

John kahvesinden bur yudum daha aldıktan sonra ortamdaki sıkıcı havayı kaldırmak için sorusunu sormaya karar verdi.

" Ondan,bir ipucu var mı?"

Sherlock John'u izlemeye dalmış olacak ki,sorusuna biraz gec cevap verdi " Pardon,kim?"

" Molly. Molly Hooper"

" Hayır. Hala  bir ipucu yok. Çok iyi gizleniyor"

"Belkide kaçırılmıştır. Nerden biliyorsun?"

" Kaçırılsaydı eğer mutlaka kaçıranlar bizi bulup karşılığında bir şey isterlerdi. Kendi gitti ve tam 1 yıldır da yok. İşin garip tarafı ben bile onu bulamıyorum"

" Demek ki çok iyi saklanıyor. Peki neden ortadan kaybolmak istedi ki?"

" Bilmiyorum"

" Belki senin aşkın ağır gelmeye başlamıştır. Oda dayanamayıp gitmişdir"

" Ben... ben onunla kendimi bir ilişki de göremiyorum. O sadece benim arkadaşım."

" Benim gibi yani."

" Hayır."

John kaşları çatılmış bir şekilde Sherlock'a bakarken,Sherlock ne yapacağından emin bir şekilde John'un karşında dizleri  üzerine çöküp ellerini onun bacaklarına koydu.

" Hiç kimse sen gibi değil"

" N-nasıl?"

" Molly benim arkadaşım. Ama sen..."  Sherlock biraz durdu ve John'un elini kalbinin üzerine koyup gözlerini kapadı. " Sen bana kalbimi hatırlatan kişisin. Sana deli gibi aşık olan kalbimi."

John Sherlock'un itirafını duyunca bu anın gerçek olup olmadığını anlamak için kendine tokat atmak istedi ama onun yerine çok daha etkili bir yöntem kullandı ve dudaklarını sevdiği adamın dudakları üzerine kapadı.

Her ikisi de gözü kapalı bir şekilde nefessiz kalana kadar öpüştüler. Nefesleri yetmediği zaman ayrılmak zorunda kaldılar. John gülümseyip Sherlock'un saçlarına bir öpücük kondurdu ve fısıldadı.

" Seni Seviyorum"

Sherlock'un buna gülümsemesi ne yazık ki kısa sürdü. Çünki ayak seslerinden anlayacağı üzere Mycroft buraya geliyordu.

Hemen Johndan uzaklaştı. John bu harakete afallasa da biraz sonra Mycroft içeri girince her şeyi anladı.

Ama bu defa garip bir şey vardı. Mycroft yalnız değildi. Kucağında bir bebek vardı. Neredeyse yeni doğmuş sayılırdı. Aşağı yukarı 1 haftalık.

"Ne oldu Mycroft? Lestradla bebek büyütmeye mi karar verdiniz? Amca mı oldum?

" Hayır sevgili kardeşim. Amca olan benim. Baba olan ise sen"

Devam edecek..... :)

Johnlock || One shots ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin