-12.1-

1K 74 25
                                    

Sherlock,kravatını taktıktan sonra aynanın karşısına geçip son bir kez kendine baktı. Birazdan sözde "en yakın arkadaşının" düğünü vardı. Evet o evleniyordu. Onun evlenmesi her ne kadar canını yaksa da bir şey söyleyemiyordu. Çünki onu kaybedişinin sebebi kendisiydi. Bu kadar soğuk ve bu kadar sert olmasaydı John'a her şeyi itiraf ederdi. John onu sevmeseydi bile Sherlock en azından kendini suçlamayacaktı. Ama artık çok geçti. Yıllar sonra ilk defa değer verdiği biri,sevdiği adam ellerinin arasından kayıp gidiyordu ve o hiç bir şey yapamıyordu.

Uzun bir süredir aynanın karşısında durduğunu fark eden Sherlock koltuğa geçip oturdu. Hazırlanmıştı. Sevdiği adamın düğününe gitmeye hazırdı. Ama daha öncesinde geceye kadar kendini tuta bilmesi için beynini dinlendirmesi gerekiyordu. Bu yüzden koltukta her zamanki pozisyonunu aldı. Ama bir kaç dakika geçmemişti ki adım seslerini duydu. Gözlerini açmadan konuşmaya başladı.

"Ne oldu Mycroft? Düğüne katılmaya mı geldin?"

Gözlerini açıp abisine baktı Sherlock. Kapıda dikilmiş onu izliyordu. Ama bu kez gözlerin de farklı bir şey vardı. Sherlock'un daha önce tanık olmadığı bir şey.

Mycroft daha fazla ayakta dikilmeyi bırakıp Sherlock'un karşısına oturdu ve ona bakmaya başladı.

"Aptal olduğunun farkında mısın?"

" Beni küçük düşürmek için mi geldin?"

" Tabi ki hayır. Ama Sherlock,Tanrı aşkına gizlemeyi bırak. Emin ol daha iyi olmayacak."

" Neden bahsediyorsun?"

" Canının yanmasından!"

Sherlock ona duygusuz gözlerle bakarken Mycroft konuşmasına devam etti.

" Yıllar sonra ilk defa birine değer verdin. Onu sevdin. Şimdi neden onun senden gitmesine izin veriyorsun? "

" Senin beni azarlaman ya da "değer vermek avantaj değildir Sherlock" demen gerekmiyor mu?"

" Aslında evet. Ama Sherlock..."

" Ama ne Mycroft?"

" Canının ne kadar yandığını görüyorum lanet olası ve sen inanmasan da bu beni üzüyor"

Mycroft'a alaycı gözlerle bakan Sherlock ayağa kalktı ve dairenin içinde gel git yapmaya başladı.

"Evet haklısın. Her zamanki gibi. Ben koca bir aptalım... Ama şu an hiç olmadığı kadar canım yanıyor. Bu hisse tanıdık değilim ve eğer böyle giderse mahv olucam. Ama en önemlisi de ne biliyor musun? John hiç bir zaman benim onu sevdiğimi bilmeyecek. Onsuzluktan öldüğümü bilmeyecek!"

Sherlock,ne zaman akmaya başlayan göz yaşlarını sildi. Her ne kadar durdurmaya çalışsa da göz yaşları ondan izinsiz yüzüne hücum ediyordu.

Onun bu halini gören Mycroft ayağa kalktı ve belki de bir daha asla göremeyeceğimiz bir şey yapıp küçük kardeşine sarıldı. Sherlock karşılık vermemek için direndi ama bu bir kaç saniye sürdü. O da abisinin kollarına bıraktı kendini ve sımsıkı sarıldı.

" Geçeceğini söyle Mycroft"

" Hayır. Geçmeyecek ama alışacaksın."

" Sen alıştın mı?"

Mycroft kaşlarını çatarken Sherlock ondan ayrılıp yüzüne bakmaya başladı.

" Biliyorum Mycroft. Benim John'u sevdiğim gibi Lestrade'ı sevdiğini biliyorum. Değer verdiğini biliyorum."

"Evet. Sanırım inkar etmemin bir anlamı yok... Doğrusunu söylemek gerekirse,hayır Sherlock. Ben yapamıyorum. Acı her gün hafiflemek yerine daha da çok artıyor. Karşı koyamıyorum.Buda belki benim zayıflığımdır ha ne dersin? Ama belki sen yapa bilirsin"

" Sen bile yapamadıysan ben nasıl yapa bilirim ki? Belki başka bir yolu vardır."

Mycroft tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken John ve Lestrade içeri girdiler ve Lestrade konuşmaya başladı.

" Evet. Bir yolu var. Bizimle konuşmak."

Belki gelecek bölüm de ucundan kenarından Mystrade yaza bilirim. ;)

Johnlock || One shots ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin