John,sonunda bitirdiği yazıdan başını kaldırdı. Sherlock'u uyurken görünce biraz şaşırdı ama saate bakınca bunun normal olduğunu anladı. Çünki saat neredeyse gecenin 3 dü. John ilk defa bu kadar uzun yazdığını fark etti. Evet,bu vaka ilginç olduğu kadar bir o kadar da ayrıntılıydı. Yazının bu kadar uzun sürmesi normaldi yani.
John bilgisayarın kapağını kapattıktan sonra Sherlock'a doğru ilerledi. Huzurla uyuyan sevgilisini izledi bir süre. Daha sonra onu kaldırmaya yeltendi ama o kadar seslenmesine rağmen Sherlock millim dahi kıpırdamadı. Sonunda pes edip,Sherlock'un yanına attı kendini. Sherlock gözleri kapalı bir şekil de gülümserken, yanına uzanan sevgilisinin kendine çekti ve sarı saçlarına bir öpücük kondurdu. John buna sadece gülümserken,daha sonra o da sevgilisine sokuldu ve kokusunu içine çekti.
"Bu defaki uzun sürdü" dedi Sherlock gözlerini hala kapalı tutarken.
"Çünki bu aylar sonra karşılaştığın ilk seri katildi. Bu yüzden kurbanları yazarken epeyi bir vakit harcadım."
"Eğer senden bu kadar uzun süre ayrı uyuyacaksam, gelecek sefer seri katil davası almam"
John bir kaç dakika Sherlock'un söylediklerini algıladıktan sonra yüzünü onun göğsünden kaldırdı ve bembeyaz tenine baktı.Bir süre izledikten sonra yanağına bir öpücük kondurdu. " Hayır yapmıcaksın"
Ve tekrar ait olduğu yere Sherlock'un kalbinin üzerine uzandı.
"Senin için her şeyi yaparım. Biliyorsun"
" Evet. Her şeyi yaparsın. Ama bir seri katil davası,ah,hayır Sherlock. İşte bunu yapmazsın"
Sevgilisinin sözleri üzerine Sherlock olduğu yerden doğruldu. John'da mecbur onunla birlikte doğrulurken,Sherlock konuşmaya başladı.
"Hiç bir şey ama hiç bir şey senden önemli değil. Anlıyor musun? Hiç bir şey ve hiç kimse."
Sherlock'un sözleri John'u gülümsetirken,diğer yandan da bu adama neden aşık olduğunu anlıyordu. Çünki her kese karşı sert duvarları olan Sherlock Holmes,konu John Watson olunca o duvarları yıkıyordu. Ve John'un kendisini özel hissetmesi sağlıyordu ve bu hiss harikyadı. Şimdi ona bu hissi yaşatan adama neden deli gibi aşık olmasın ki?
John düşüncelerinden sıyrılıp Sherlock'un elini tuttu ve onu yatak odasına doğru sürükledi. Odaya vardıklarında kendini sırt üstü yatağa attı ve Sherlock'un gelmesi için kollarını açtı. Sherlock onu bu haraketine gülümsedikten sonra kapıyı kapattı ve kendini John'un kolları arasına bıraktı. Bir-birlerini sımsıkı sararken,bir kaç dakika sonra odada sadece ikisinin düzenli nefes alış-verişleri duyuluyordu.
***
Yine yeni bir dava ve onu anında çözen Sherlock. John bu manzarayı kaçıncı kez gördüğünü merak etti. 40? 50? belki de daha fazla. Kafasında bunları tartarken gözü anne ve babasını yeni kaybetmiş 6 yaşındaki Alex'e takıldı. Zavallı çoçuk. Neyin ne olduğunu bilmeden sandalyede oturmuş gelen gidene bakıyordu.
John kağıt kalemini cebine koyup ona doğru ilerlemeye başladı. John'un varlığını yanında hissetmeyen Sherlock başını çevirdi ve sevgilisinin nereye gittiğine göz attı. Lestrade'a her şeyi hızlıca anlatıp,adımlarını John'a yönlendirdi. Ve onlardan bir kaç adım geride durup konuşmalarını dinlemeye başladı.
" Merhaba ufaklık"
"Merhaba" dedi çoçuk çekingen bir tavırla
" Ben John. Senin ismin ne?"
" Alex"
" Memnun oldum Alex."
"Bende"
John şefkatli gözlerle ona bakarken Sherlock'ta onu izliyordu. Daha doğrusu hem izliyor hem de gülüyordu. İşte bu yüzden onu seviyordu. Sherlock'un en çok ihtiyaç duyduğu şeye sahipti o. Şefkate. Bu yüzden sadece o duvarlarını çatlatıp kalbine sızmıştı. Sadece o.Sherlock bunu ďüşünürken,Alex'in sorusu onu transtan çıkardı.
"Şey... Annem ve babam artık yoklar değil mi?"
John sıkıntıyla nefesini verirken ne söyleyeceğini tartıyordu ki Sherlock devreye girdi ve Alex'in önünde John gibi diz çöktü. John onun ne yaptığını anlamaya çalışırken o çoktan konuşmaya başlamışdı.
" Hayır yoklar. Onlar şu anda çok daha iyi yerdeler"
" Nerede?"
" Yukarıda. Gökyüzünde"
" Ben de gide bilir miyim peki?"
" Maalesef. Hepimiz bir gün oraya vakti geldiğin de gidicez. Ama şu an senin vakti değil ufaklık"
" Ama ben yalnız nasıl kalıcam?"
Sherlock başını şaşkınca ona bakan sevgilisine çevirirken sanki birazdan yapacağı şey için izin istiyor gibiydi. İşin en ilginç tarafıysa John Sherlock'un bakışlarından ne dediğini anlamış ve gülerek kafasını sallamıştı. Sherlock bunu anlayınca gülümsedi ve bakışlarını Alex'e çevirdi.
" Peki... Sana bir soru sora bilir miyim?"
" Tabi ki."
" Yeni bir ailen olmasını ister misin?"
" Yeni aile mi? Gerçekten mi?"
" Evet."
" Kim peki?"
Sherlock onun söylemesi için kafasını John'a çevirdi. John onu anlayıp konuşmaya başladı.
" Biz ufaklık"
"Siz mi?" Alex kafası karışmış bir şekil de onlara bakarken,John konuşmasına devam etti.
" Biraz garip bir durum. Evet eğer kabul edersen 2 tane baban olacak. Ama tatlım üzgünüm. Bir annen hiç bir zaman olmayacak."
Alex bir süre ikisine de baktıktan sonra konuşmaya karar verdi.
"Önemli değil. Bazı çoçukların hiç babası yokken benim 2 tane olucak."
Alex'in sözleri her ikisini gülümsetirken,o sandalyeden inip her ikisine de sarıldı. Sherlock ve John onu sımsıkı sardılar.
***
Alex'i evlatlık edinmek o kadar zor olmamıştı. Mycroft bütün işlemleri 1 saat içinde hall etmişti.
Eve geleli neredeyse 1 saat olmuştu. Alex zor bir gün geçirdiği için uyumuştu. Sherlock ve John'sa bir birine sarılmış bir şekilde televizyon izliyordu.
"Teşekkür ederim"
Aniden gelen teşekkürle affalayan John, Sherlock'un göğsünden kalkıp ona soran gözlerle baktı.
" Bana verdiğin bu huzur için teşekkür ederim"
" Ben bunu tek başıma yapmadım Sherlock. Ne yaptıysak ikimiz birlikte yaptık. "
" Hayır biz değil sen. İçindeki kalp o kadar büyük ki, her kese yetiyor. Sevgin her kesi iyleştiriyor. Her kesi. Ama en çokta beni. Eğer şu anda bu kadar huzurluysak,senin şevkatin ve sevgin yüzünden"
John,ağzı kularına varıncaya kadar gülümsedi. Daha sonra sevgilisinin dudaklarına hafif bir öpücük kondurdu. Sherlock ileri gitmek istedi ama onu durduran,salonun ortasında çıplak ayakları ve elinde tavşanı ile duran Alex'ti.
"Şey... Acaba sizinle uyuya bilir miyim?"
Onun bu hali ikisini de gülümsetirken, Sherlock Johndan önce davranıp Alex'i kucağına aldı.
" Tabi ki... Oğlum"
" Teşekkürler baba"
Bunu duyan ikilinin gözleri dolsa da ağlamadılar. Sherlock bir eliyle oğlunuu tutarken,diğer elini John'a uzattı. John onu elini tutduktan sonra üçü de yatak odasına ilerlediler.
Bir kaç dakika sonra, John ve Sherlock araların da oğullarıyla birlikte uykuya daldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Johnlock || One shots ||
Short StoryArkanıza yaslanın ve Johnlock'un tadını çıkarın. :)