Affan'a dikkatlice bakıyordum, doğruyu mu söylüyordu? Kendime gelmem biraz fazla uzun sürdü. " Sen diyorsun ki , Bekir bana yıllar önce kutu hazırladı fakat sen bana vermedin öyle mi? " üzerine doğru yürüdüm. Affan dikleşti. " Üniversiteyi kazanan kadar veremem , üzgünüm."
Derin nefes aldım, " Bekir'den kalan son hatırayı nasıl vermezsin? Sen kimsin?" gözleri karardı oda üstüme yürüdü. Ben olduğum yerde kaldım, " Bana şunu demekten vazgeç!" derin nefes alıp gözlerini devirdi.
" Hiç değişmeyeceksin değil mi? Küçüklükten beri tanıdığım egosu beyninden büyük Ümran Kaygusuz." ağzımı açıp haddini bildirecekken işaret parmağıyla susturdu.
" Bildiğin hiçbir şey yok ama bilmiş gibi yapıyorsun, bir tek senin acın var, bir tek sen sevdiğin insanları kaybettin. Bu dünyada bir sürü acı var, sende diğer acı çeken insanlardan farklı değilsin. Hala küçük bebek gibi mızmızlanıyorsun. Büyümeyi düşündüğün zaman tekrar konuşalım." dedi çekip gitti. Ağzım açık kaldı, biraz önce neler demişti? Tek kelime edememiştim.
Cevap vermeme fırsat bile vermemişti. Ne kadar süre orda durdum bilmiyorum, Karan elimin içini koklayana kadar orda durduğumu farketmedim.
" Oğlum," diyince inledi. Başını sevip , boynunun altını kaşıdım. " Parka gidelim mi?" diyince 2 kere havladı. " Gidelim o zaman paşam." salıncağa oturup sallanmaya başladım, yeni park yapılınca buraya kimse uğramaz olmuştu. İki salıncağı, kopuk kaydıraraktan başka bir şey yoktu, burası bizim yerimizdi. ilk tanıştığımızda ben kaydıraktan düşüp bacağımı kanatmıştım, Bekir' de o zaman yaramı üfleyip öpmüştü, o günden sonra sürekli bu parkta buluştuk ve dost olmuştuk.
" Hiç değişmeyeceksin değil mi? Küçüklükten beri tanıdığım egosu beyninden büyük Ümran Kaygusuz."
Sürekli beynimde bu yankılanıyordu, benim hakkımda böyle mi düşünüyordu. Peki, ben böyle biri miyim?
Hava kararmaya başlamıştı , kısa sürede yağmur yağmaya başlamıştı, Karan kaçarak yuvasına dönmüştü. Çalan telefonumu çantamdan çıkarırken çok ıslandığımı fark ettim. Arayan annemdi, nerede kaldığımı saatin kaç olduğunu sormuştu. Parkta olduğumu söylediğimde bir şey demeden kapattı.
Telefonu kapatınca mesajı fark etmiştim. Mesaj Affan'dandı.
Kimden ; Baykuş
O kutuyu üniversiteye gidene kadar alamayacaksın. 16.40
Sinirle söylediklerim için özür dilerim, seni kırmak istemezdim fakat konu Bekir olunca bende hassasım. 18.01
Parktasın değil mi? 19.06
Islanıyorsun. 19.45
Mesajları yeni okuyorsun. 19.58
Başımı kaldırdığımda onunda uzakta oturup ıslandığını gördüm.
Alıcı ;
" Benim karga ruhum her şeyi hak ediyor." diye mesaj atıp yerimden kalktım.
Yanından sessiz gidecekken bir anda kolumdan tuttu, ikimizde sırılsıklam olmuştuk, ağzına giren su damlaları tekrar dudaklarının kenarından akıyordu, burnundan ve saçlarından damla damla dökülüyordu. Saçları alnını kapatmıştı kaşları gözükmüyordu. Daha önce fark etmediğim şey Affan'da Çağrı kadar yakışıklı olduğuydu.
Bu yağmurun insan üstünde cidden romantik bir etki bırakıyordu. Neler düşünüyorum ben?
"Doğru bildiğin şeyler söyledin, neden şu an pişmansın?" Kondur , güzelce laf sok.
![](https://img.wattpad.com/cover/84023643-288-k417542.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARGA GÜZELİ
Teen FictionBenim sorunumun geçmişle alakalı değil şuanımla alakalı. Kopamadığım geçmiş geleceği hayal etmeme engel oluyor. Geçmişim şuanıma çelme takıyor. Bana gelirsek eğer, Ben biraz imalat hatasıyım. Kelebek olmak için koza ördüğüm zaman karga olacağımı...