Medya Sasha ve Tyreese
Yeni bir güne uyanmıştım.Günaydın diyen bir annem yanımda olmasa da beni koruyan bir babam var.
Geç uyanmıştım.Herkes masada kahvaltı yapıyordu.Bende oturup kahvaltımı yaptım.
"Bugün telleri sağlamlaştırmalıyız.İki sürü aylak bize doğru geliyor.O kadar hızlı değiller ama elinde sonunda buraya gelecekler.Güvenlik önlemlerini almalıyız." dedi Gleen.
Yine iş başına gitmeliydik.Yorgun hissediyordum.Hem fiziksel hem duygusal.Dün akşam olanlara inanamıyorum.Her insan bir şansı hak eder tabiki doğru ama şartlar el vermiyor.Tobias benden hoşlanıyor.Benim hoşlanmadığım ortada yinede diretiyor.Bir insan bu kadar inatçı olamaz.
Gleen görevlerimizi belirleyecekti.
"Tris Beth ve Tobias ikinci bloğa üçüncü teli ekleyin ikinci bloklar birinci blok arasındaki geçite de tahta ile sağlamlaştırın.Ben Andrea,Sasha ve Tyreese da birinci blokla ilgileneceğim.Nerde kapı pencere varsa tahta koyun zincirleyin."
Gleen mantıklı biri olduğu için herkes onu dinliyordu.Görevleri almıştık.Okumu ve yayımı olası bir tehlike olur diye yanıma almıştım.
Babam Morgan'ın yanındaydı.Ona tahtadan yürümesi için değnek hazırlıyordu.
"Baba ben göreve gidiyorum kendine dikkat et Morgan sende daha iyimisin?"
"İyiyim teşekkür ederim."
"Kızım dikkatli ol seni bu aralar koruyamıyorum.İşim bitince yanında olacağım merak etme."
Başımı salladım ve sarıldım.
Tobias ve Beth hazırlanmış gelmişlerdi.
"Beth sen pencere ve kapılarla ilgilenen içeride kal.Ben ve Tris telleri sağlamlaştıracağız."
"Tamam." dedi Beth.
Ben kafamı salladım ve Tobias'ı takip ettim.
"Tris seni rahatsız mı ediyorum?"
Birşey demedim değil diyemedim.Kafamı öne eğdim.Konuşmak istemiyordum.Derin bir of çekti.
"Hadi telleri tut."
Kafamı salladım toprağa geçirdik.Zor olsa da yaptık.
"Benle gel Tris."Dedi ve koşmaya başladı.
Ok ve yayımı hazırladım.Birinci tele çok aylak toplaşmıştı.
"Ben hallederim Tobias.Sen tahtaların ucunu sirvelt ve üçüncü tele sabitle.Odunla destek ol."
"Emin misin Tris seni korumalıyım."
"Eminim kendimi korurum Tobias."
Başını salladı ve koşarak uzaklaştı.
Evet aylaklar başbaşayız.Kafalarına nişan alarak hepsini öldürmeye başladım.Hayatta kalmak için savaşmalıydım.Korkularımız bizim nefes almamızı sağlar.
Eskiden böcekten ve karanlıktan korkardım.Eskiler bunların yanında hiç bileydi.Korkularımı yenmeyi babamla öğrendim.Annem ise cesaretli olmayı öğretti.
Tobias'ın yanına gittim.Sağlamlaştırmasına yardım ettim.
Gleen yanımıza geldi.
"Yaklaştılar burayı korumalıyız."
Kafamızı salladık.Gleen'in peşinden koştuk.Birinci bloğa geldik.Sayımız fazla olduğu için aylakları buraya çekiyorduk.Var güçleriyle tele baskı uyguluyorlardı.
Morgan içerdeydi.Sadece bir kapı açıktı herkes dışardaydı.Aylaklar birinci teli eğdiklerinde.Herkes silahını çıkarıp hazırladı.
Tek tek hepsini haklıyorduk.Telin üzerinden birkaç tanesi çıkmayı başarmış birinci tel yıkılmıştı.
Bunu başaramaya bilirdik ama başka şansımız yoktu.Silah sesleri aylakları bu tarafa çekiyordu.
"Bıçakla ikinci telin oradan öldürmeliyiz.Böyle olmaz ikinci telde yıkılır." dedi Gleen.
Gleen'in dediğini yaptık.Hızlıca ikinci telin oraya geldik.Onlar bıçakla ben okla işlerini bitiyorduk.Az kalmışlardı.Daha fazlası da olacaktı.
Bir grubu haklamıştık.İçeriye girdik.Gleen'in yanına gittim.
"Hey Gleen ormandan fidan ve tohum alıp buraya dikebiliriz.Ben bu işten biraz anlıyorum.Ormana gitmeliyim."
"Bu tehlikeli olabilir Tris."
"Bana güven en kısa zamanda geleceğim yokluğumu hissettirme yeter."
Ofladı ve kafasını salladı.Tehlikeliydi ama çevredeki marketleri yağmalamıştık.Buna ihtiyacımız vardı.Korkmuyor değilim ama yapmalıydım.Yanıma çanta içine yemek su koydum.Silahımı aldım.Ne olur olmaz diye bıçak ve okla yayımıda aldım.
Kimseye görünmeden tellerin güvenli tarafından dışarıya çıktım.Sessizce ormana gidiyordum ki izlenildiğimi hissettim.Etrafa baktım.Yayımı çektim.
"Hey benim Tris tamam sakin ol."
"Tobias ödümü kopardın ne işin var burada?"
"Asıl senin ne işin var gizli gizli ormana geliyorsun güvenli değil."
"Biliyorum sadece bahçede yiyecek birşeyler yetiştirebiliriz sebze meyve.Gleen'den izin aldım."
"Bu işi hep birlikte de yapabilirdik.Kendini tehlikeye atmana gerek yoktu.Neyse eğer gideceksen birlikte gideriz itiraz yok."
Kafamı salladım.Kafamı ellerinin arasına aldı.
"Seni koruyacağım Tris."
Kafamı çektim ve yoluma devam ettim.Sanki ben kendimi koruyamam ki zaten koruyamamış olsam burada hayatta olmazdım.Neyse mantar ve adaçayı görmüştüm.Hemen çantama koydum.
Tobias önüme geçti ve eliyle sus işareti yaptı.Kafamı salladım.Birisi çadır kurmuştu küçük bir kamp yeri vardı.Parçalanmıştı iki tanede aylak vardı otlara dolanmışlardı.Öldürme gereği duymadım.Hırlıyorlardı ama otlardan da kurtulamıyorlardı.
Çadırda yorgan ve iki tane kamp çantası vardı.Aldık ve yolumuza devam ettik.Üç tane aylak yaban domuzunu öldürmüş yiyorlardı.Çok kötü kokuyordu.
Birkaç tanesi bize doğru geldi.Ben bıçağı sapladım.Çıkaramadım iki tanesi geliyordu.Tekmeledim birisi savruldu.Okumu çıkardım.Kafalarından vurdum.Tobias beni izliyordu.
"Kendini koruya biliyorsun cesur kız."
"Mecburum."
Dürbünle etrafa baktım.Görünürde aylak yoktu.Koşarak hapishaneye geldik.Gleen bizi görünce kapıyı açtı.
"Tris'in gittiğini neden bana söylemedin Gleen."
"Kendisi gitmek istiyordu."
"Tobias bana karışmaktan vazgeçsen diyorum?"
Gözümü devirdim.Babamın yanına gittim.Morgan'a yaptığı değneyini alıştırıyodu.Morgan yanıma gelip.
"Fena değil ha merdivenlerden çıkıp inemiyorum ama öğreneceğim."
Gülümsedim.Kafamı salladım.Tyreese ve Sasha onu izliyordu.
Beth yemek hazırlıyordu.
"Yardım edeyim Beth.Andrea nerde?"
"Gleen'le akşam nöbeti tutuyor.Gelirler birazdan."
Kafamı salladım.Yemeği hazırladık.Herkes toplanmaya başladı Tobias en son geldi.Ters ters bana baktı.Aldırış etmedim.
Rahatsız olduğum belliydi.Yemeğimi yiyip hücreme döndüm.Biraz başım ağrıyordu.Başımı ovaladım.
Koridordan ayak sesi geldi.Tahmin ettiğim gibi Tobias.
"Tris bak seni koruyacağım istemesen de."
Yanıma geldi ve şakaklarımı ovalamaya başladı.Bu iyi gelmişti ama kızarıyordum.Baş ağrım az da olsa geçmişti.
"Annem başım ağrıdığında bunu yapardı.Şimdi belki de aylak belki de bir yerlerde saklanıyor."
Başımı salladım.
"Hepimiz birilerini kaybettik değerli birilerini şuan üzülme gibi bir lüksümüz de yok."
Başını salladı.
"İyi geceler Tris."
"İyi geceler Tobias"
O gittiğinde bende babamın yanına gittim.Oturmuş başını ellerinin arasına almıştı.Üzgün gözüküyordu.
"Baba iyi misin?"
Derin bir iç çekti.
"İyiyim sadece rüyamda anneni öldürdüğümü defalarca görüyorum.Defalarca o sahneyi tekrar tekrar yaşıyorum.Sanki gerçek gibi."
Babamın yanına gittim ve sarıldım.
"Baba seni anlıyorum ama alışmamız gerek tabiki unutmayacağız ama alışacağız yokluğa.Pozitif olmalıyız.Zorundayız başka lüksümüz yok."
Kafasını salladı ve beni alnımdan öptü.
"İyi geceler kızım."
"İyi geceler baba."
Hücreme geri döndüm.Yorulmuştum derin bir uyku çekmeliydim.
Kendimi uykuya bıraktım.
***†***†***†***†***†***†***†***†***Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.The Walking Dead filminin karakterlerini de ekledim.
İzlemeyenler izlemeli mükemmel film.😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zombi Salgını
HorrorBenim adım Tris. Her zamanki gibi normal bir gün geçirirken herşey tuhaflaşmaya başladı. Sanki insanlar doğmak için ölüyorlardı. Bir virüs hayatımızı değiştirmek üzere... Bu virüs kan yoluyla bulaşıyor ısırılan şahıs 60 saniye içinde zombiye dönüşü...