7. Bölüm •Blue Whale•

81 7 10
                                    

"Anne?"

Salondaki üçlü koltuğun ucunda yalnız başına oturmuş elindeki sökülmüş çorabı diken annem, iğneyi çoraba bir kez daha batırıp gözlerini çoraptan ayırmadan mırıldandı.

"Efendim?"

Sakince yutkunup güzel bir giriş düşündüm birkaç saniye. Ardından boğazımı temizleyip konuştum.

"Sana birşey soracağım."

Annem burnuna kadar inmiş gözlüklerinin üzerinden kısa bir bakış atıp söylendi.

"Sor."

"İnsanlar hangi sebepten ötürü yalan söylediğinde ona günah yazılmaz?"

Annem bir süre düşündükten sonra elindeki iğne iplik ve çorabı koltuğa koydu. Oturduğu yerde bana doğru kaykılarak gözlerini kıstı.

"Neden soruyorsun?"

Annemden çaktırmadan biraz uzaklaşırken yutkundum. Gözlerimle etrafı tararken cevapladım.

"Hiiiiç. Merak ettim sadece. Hani bir ara lafı geçmişti de söylemiştiniz ya laf arasında. Ama unuttum. Bir türlü hatırlayamıyorum. Bir daha tekrar etsene?"

Annem usulca geriye yaslanıp eline yeniden iğne iplik ve çorabı aldı. Duruşunu dikleştirirken konuşmaya başladı.

"Büyük hadis-i şerif âlimlerinden Tirmizi'nin rivayetine göre, 'insanın üç yerde yalan söylemesi caizdir. Birincisi savaşta, ikincisi eşlerin birbirlerini memnun etmesinde, üçüncüsü de insanların arasını bulmakta. İnsanların arasını bulmak için hayır söz söyleyen ya da hayır söz taşıyan yalancı değildir.' Müslim'de de Tirmizi'nin rivayetine benzer hadisler vardır. Bu hadislere dayanarak Kâdi Iyâd gibi alimler, bu üç yerde yalan söylemenin caiz olduğunda ihtilaf yani anlaşmazlık olmadığını söylemişlerdir. Ancak bu yerlerde söylenilebilecek yalanın nasıl olduğu konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı alimlerse; 'bu üç yerde her türlü yalan caizdir. Bunların dışında da bir maslahâta yani işe binaen caiz olabilir. Meselâ yanında saklanan birisini öldürmek isteyen bir kimseye, zalim onu sorduğunda bilmiyorum demesi ittifakla yani anlaşmayla vaciptir. Mezmum, kötü yalan; zararlı olan yalandır.' derler. 'Hz. İbrahim (as) putlar için "Onları büyükleri kırdı, ben hastayım" demişti. Karısını elinden almak isteyen zalimlere de onun kızkardeşi olduğunu söylemiş, içinden de dinde kardeşi olduğunu kastetmişti.' (Buhari, Enbiya 8; Müsned, NI/244) derler. Diğer bazı alimler de; 'yalan hiç bir yerde caiz olmaz. Bu üç yerde de ancak tevriyeli, yani Hz. İbrahim (as)'in sözünde olduğu gibi doğruya da ihtimâli olacak şekilde caiz olabilir. Mesela koca, karısına elbise, mobilya vs. sözü verir, içinden de, "imkân bulursam günün birinde alabilirim de" diye düşünebilir. Velhasıl bu konu biraz ince bir mevzudur kızım. Sen ne savaştasın çok şükür ne de evlisin de eşin var. O yüzden en güzeli hiç yalan söyleme olur mu annem?"

Annemin uzun konuşması boyunca söylediklerini sırasıyla tartmıştım beynimde. Lakin içinde kendime uygun biçilmiş bir kaftan bulamamıştım. Emir'e söylediğim 'konuştuğum biri var' yalanı günlerdir içimi kemiriyordu zaten. Kendimi 'bir türlü nefsi müdafaa' şeklinde telkin etsem de yine de bir tuhaf hissediyordum.

Aklımdakileri bir kenara atıp silkelendim. Annemi usulca onaylayıp yeni bir soru sormaya hazırlanıyordum ki annem benden önce atıldı.

"Sahi Beyza, artık okulun da bitti. Şöyle hayırlı bir kısmetle evlensen mi anneciğim?"

Seyre daldığım arka bahçemizdeki gözlerim hızla annemi bulduğunda peşi sıra devrilmişti.

"Ay anne sende ne meraklısın beni evlendirmeye! Sıkıldınız mı yoksa benden? Artık sevmiyor musunuz beni?"

Kendine İyi BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin