Bölüm 4

34 5 0
                                    

--HATIRLATMA--

Kaşlarımı sinirle çatarak şaşkınlığımı üzerimden attım. Arkadaşım bile olsa benimle öyle konuşamaz. " Ne diyorsun sen açık açık söyle de bilelim." Karşısında sanki yüz yılın sürtüğü duruyormuş gibi bakışlar atarken o daha cevap veremeden bu sefer lafa Rüya atladı. "Bilmemezlikten gelme Masal ne haltlar karıştırdığın ortaya çıktı. Rol yapmayı bırakabilirsin." Kaşlarım tekrar şaşkınlıkla kalktığında cevap vermek için ağzımı açtığım an Rüyanın cümlesinin devamını Ezgi getirdi. "Bak 'kankaların' ve bize 'tiksindiğini' söylediğin aslında altına yattığın sevgilin orada seni bekliyor." İlk önce işaret ettiği yere baktım ve işaret ettiği insanları görünce ağzımdan küçük bir çığlıkla birlikte "NE!!" kelimesi çıktı. O az önce kızların hepsinin sürtük, erkeklerinin ise piç olduğu grubu mu işaret etti? Ve bunların en piçlerinden biriyle yatmış mıyım? Hayır hap falan da kullanmıyorum ki yapmış olsam bile hatırla mayayım. Bakışlarımı Ezgiye çevirdiğim anla popomun yer ile birleşmesi aynı an oldu. O, Bu değil ama popom gerçekten acıdı. Yerde öylecene arkadaşlarıma bakarken Ezgi öfkeyle "Fahişe" diye fısıldadı ve sonrasında hepsi dönüp gitti. Neler olmuştu öyle bugün çok güzel olacak dediğim güne bak hele. Aman ne güzel ne güzel! 

----------------------------------------------------------------------------------------------

İnsanlar ne kadar korkunç varlıklar. Acımasız, Bencil ve kötüler çok kötüler. Biliyorum 'sende insansın' diyenleri duyabiliyorum. Fakat ben hiçbir zaman iyi bir insanım demedim. Ben iyi bir insan değilim. Yaptığım kötülükleri listelesem herhalde boyumu aşar ama konumuz bu değil. İnsanlar kötü onları tanımlamak için bu kelime pek fazla uygun değil ama onları tam anlamıyla tanımlayabilecek bir kelime bilmiyorum. O yüzden sadece kötü demekle yetiniyorum. 

İtilip popo üstü düştüğüm yerden ancak zil çalıp herkes okula girince kalkabildim. 3 yıllık arkadaşlarımdan bunu beklemezdim. Her ne olduysa beni dinlemeleri gerekiyordu ki olanlar hakkında ne bir fikrim vardı ne de bilgim. Neyse ne onlar beni dinleyecek kadar güvenmiyorlarsa benimde onlarla bu saatten sonra işim olmaz doğrusu. Ayağa kalktığımda bütün bahçe boşalmıştı doğrusu olayı dramaya bağlarsam yine yalnız başıma ayağa kalktım. Kendi dramama kendim göz devirdim. Ben ne zamandır bu kadar melankoli bir insan olmuştum. Şaşkınlıktan hâla kendime gelemememe bağlıyorum bu halimi eteğimin arkasını-yani popomu- yapışan tozlardan temizlemek için iki kez ellerimle çırptım ve yere düşen çantamı da tozlardan temizledikten sonra yavaş adımlarla okula girdim. 

Ne sandınız ki o sözde arkadaşlarım yüzünden karalar bağlayıp okulumu mu asacaktım? Hayır öyle inek bir öğrenci sanmayın boşuna beni küçücük bir fırsatı bile okulu asmak için kullanabilirim ama şimdi gidersem neler olduğunu öğrenemem ve suçlu ilan edilirim her ne olduysa artık. Okulun koridorlarında sakin adımlarla yürürken okulun en çok bu halini sevdiğimi hatırladım. Hani şu korku filmlerinde bazen karanlık okul koridorlarında geziyorlar ve pat diye karşılarına korkunç canavar çıkıyor ya manyak mıyım bilmiyorum ama o sahnelerde kahkahalarla gülüyorum. Sonuçta ben öncesinde diyorum 'Bak canavar çıkacak gezme oralarda! korkacaksın! Öleceksin!' diyorum ama dinleyen yok. Ay tamam neşem yerine geldi. Yüzümü hafif bir sırıtış kaplarken tam koridorun köşesinden dönerken karşıma karanlıktan birinin çıkmasıyla hafif bir çığlık atarak iki adım geri kaçtım. Pekala film kahramanları sizlere gülüp, dalga geçtiğim için üzgünüm. Hiç de komik değilmiş! Kalbim küt küt atarken bir elimi kalbime koyup diğer elimle de çantamı alırken bir diğer yandan da konuşmaya başladım. " Manyak mısın kardeşim ya korku filmlerinde ki gibi birden karşıma çıkıyorsun!" Çantamı tekrar sırtıma takarken karşıma çıkan öcüye bakma fırsatını sonunda bulmuştum. Kafamı kaldırdığım an kaşlarımın da kendiliğinden kalkması bir oldu. Bu az önce çok sevgili arkadaşlarımın gösterdiği piç çocuk değil mi? Kesinlikle bu ve arkadaşları ortalığı karıştırmıştır ama neden? Ben çocuğa şaşkın bir şekilde bakarken o ukala bir şekilde sırıttı ya da alaycı, ezikleyici bir şekilde de sırıtmış olabilir bilemiyorum o pek güzel bir sırıtış değildi hani hiç hoşlanmadım. O sırıtış ,o sırıtıştır arkadaş çocuk ne bir özür diledi ne bir başka bir şey geçip gitti yanımdan o kadar. Eee ne bekliyorsam sanki okulda o kadar dedikodusu çıkan sözde playboy mudur nedir ondan olan çocuk birde özür mü dileyecek? Aman bana neyse playı de boyu da başına çalsın. 

Kafamı bıkkınca sağa sola sallayarak sınıfıma ilerlemeye başladım zaten dersin ilk 20 dakikası gitti. Aman iyi iyi zaten ders neydi? Hah fizikti galiba o gidebilir. İnsan hiç mi bir şey anlamaz dersten ya işte ben anlamıyorum. Hayır benim fiziğim zaten güzel taş gibi kızım maşallah daha neyin fiziğini istiyorlarsa. Kafamda ki düşüncelere gülerek sınıfın kapısını çaldım ve içeri girip derse geç kaldığım için özür dileyip yerime oturdum. Ne kadar dersleri sevmesem bile öğretmenleri seviyorum. Yanlarında şöyle en şirin, uslu kız oluyorum ki performanslarla yırtıyorum yoksa yanmıştım. Bu kadar ders öğretmen muhabbeti yeter ama sınıfımda sadece Gökhan olduğu ve yerim onun yanı olduğu için ondan bir şeyler öğrenebileceğimi düşünerek yanına oturdum. Kalkıp da beni kovabilecek bir çocuk değil zaten bir miktar öz güven sorunları var. 

Yanına oturduğumda hiç benden tarafa bakmayarak iyi başlamıştı ama benim bakışlarımın da tuhaf bir etkileyiciliği var. Öyle fesat bir anlamda etkileme değil mesela bakışlarımı bir insanın üstüne dikmişsem rahatsız oluyorlar bunu zamanla deneyerek keşfetmek aslında çok eğlenceliydi bir sinirleniyorlar, dik dik bakmaya çalışıp gözlerini kaçırıyorlar, en son da rahatsız olup göz hapsimden kaçıyorlar. En fazla beş dakika içinde Gökhan'ın gözleri gözlerimi buldu ve sessizce " Ne var?" diye fısıldadı. Bu yöntemi seviyorum işte küçük bir sırıtış yüzüme geldiği gibi yok oldu ve aklımda ki soruyu dile getirdim aynı şekilde bende fısıldayarak " Neler oluyor?" dedim. Kaşlarını çatarak başını bıkkınca sağa sola salladı ve burnuna inmiş olan siyah çerçeveli gözlüklerini düzeltti ve defterini açarak bir şeyler yazmaya başladı. Bende kollarımı göğsümde bağlayarak yazmasını bitirmesini beklemeye başladım. Ne zaman derste uzun bir şey konuşacak olsak yazmaya başlıyorduk. Biliyorum biz ilkokul çocukları değiliz ama siz düşünmeyin ki bunlar parayı basıyor okuyor, istedikleri her haltıda yerler okulda. Öyle bir şey yapamıyoruz maalesef demeli miyim bilmiyorum ama okulumuzun müdürü oldukça disiplinli birisi ve sınıfta ders varken sese bile tahammülü yok adamın! Bu düzeni oturtmak için oldukça uğraşıp gayret ettiğini söylemeliyim. Doğrusu okulun tamamı bir kereden fazla müdürün odasına gidip fırça yemiştir bende dahil. Hoş değildi! Gökhan yazmaya devam ederken ben neden aklımdakileri yazmıyorum ki diye düşünüp çantamdan bir defter çıkarıp boş bir sayfa açtım ve yazmaya başladım;

Bunları yazıyorum çünkü aklımda kalacağına bilmenizi istiyorum. Yüzünüze söylesem eminim dinlemeyeceksiniz ama neyse. Neler olduğu hakkında bir bilgim yok zaten ilk başta bana sorsaydınız beni aşağılamak yerine sizde anlardınız eminim. Aslında bende arkadaşlarımın bana ne kadar güvendiğini anladım ne olduysa iyi ki olmuş.

Başka yazacak bir şey aklıma gelmeyince kalemi çantama atıp sayfayı yırtınca kağıt sesinden dolayı bütün kafalar bana döndü. Şirince gülümseyerek kağıdı katlayıp Gökhan' ın önüne attım. O sırada o da yazısını bitirmiş olacak ki bir kağıt sesi daha duyuldu buna gülmemek elde değil ki ama. Kağıdı bana verdiği an zil çaldığı için kağıdı ceketimin cebine attım ve sıradan kalkarak kantine inmeye karar verdim. Patır patır merdivenleri inerek kantin kalabalıklaşma dan ilk sırayı kaptım ve çikolatamı aldığım gibi arka bahçedeki banklardan birine oturarak çikolata mı açıp, kağıdı da cebimden çıkardım. Küçük bir ısırık çikolatadan aldıktan sonra kağıdı okumaya başladım;

Birde ne oldu diye soruyorsun utanmadan ya hayret Masal! Daha ne olacaktı acaba Ezgi ve Rüyadan soyunma odasında giyinirken fotoğraflarını çekip internete yüklemişsin! Hiç boşuna inkar etme o fotoğrafları çekebilecek kadar yakınlarında bir tek sen vardın. Bunu yaptığına inanamıyorum! Onları geçtim sana verdiğim sırrımı nasıl herkese yayarsın? Hadi o fotoğrafları inkar et ama eş cinsel olduğumu bir tek sen biliyordun bunu inkar edemezsin. Hala ben hiçbir şey bilmiyorum numarasına devam edeceksen eğer okulun sitesine girip kirli çamaşırların hakkında yazılanlara bakabilirsin. Ayrıca Mert'i sevdiğini bize de söyleseydin bunu anlayışla karşılardık ne kadar pislik biri olsada senin için katlanırdık şuan onun sürtüğü olmak hoşuna gidiyorsa ayrı mesele tabii.

Yazanları bitirdikten sonra ağzım bir karış açık biçimde kağıda bakmaya devam ettim. İki günde ne olmuş böyle. Birisi büyük bir oyun başlatmış da benim haberim yokmuş. Bunları ben yapmadığıma göre -kısa süreli bir hafıza kaybı yaşamadıysam ben yapmadım- birisi benden bir çeşit intikam almaya çalışıyor. Sorun şu ki şüphelenebileceğim bir düşmanım bile yok ki. Hani ben şu kimseye dokunmayan sessiz sakin kendi halinde olan kızlardanım. En iyisi şu siteye girip bakmam olacak galiba belki oradan bir ip ucu yakalayabilirim. Gerçekten şu düşmanımı merak etmeye başladım. Her kim ise karşısında o sessiz sakin kızı görmeyecekti. Genelde sinirlerime hakim olsam bile bazen kendime hakim olmayıp pençelerimi çıkarabiliyorum ki bu da o zamanlardan biri.

CELLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin