BÖLÜM 5 / BİR YIL ÖNCE / MURAT BAŞKOMİSERİN İZİNDE

156 4 1
                                    

5. BÖLÜM

BİR YIL ÖNCE

MURAT BAŞKOMİSERİN İZİNDE

Mehmet Komiser patlamanın etkisiyle yıkılan binanın toz bulutları arasında neler olduğunu anlamaya çalışmaktaydı. Her yer kan gölüne dönmüştü. Arkadaşları yaralanmış bazılarının cansız bedeni sedyelerle taşınıyordu. Murat Başkomiser'ine hala ulaşamıyordu. Sonra Murat Başkomiser'inin Terminale gittiği aklına geldi. Hemen oradan bir ekip arabasını alarak Ankara otobüs terminaline gitmek üzere yola çıktı. Terminal çöken binaya çok yakındı. Beş dakika sonra Terminale vardı. Arabayı hemen dışarıda bir yere bırakarak Terminalin içine girdi. Terminalin içi çok kalabalıktı. Binanın patlama sesi hala kulaklarında çınlıyordu. Etrafına bakınırken bir kız telaşlı bir şekilde yanından geçerken ona çarptı. Kızla bir kaç saniyeliğine göz göze geldi. Daha sonra aklına oradaki Polis karakolu geldi. Hemen vakit kaybetmeden insanlara çarpa çarpa karakola gitti. İçeri girdiğinde etrafın darmadağın olduğunu fark etti. Sanki içeride bir arbede yaşanmış gibiydi. İçeriye seslendiyse de kimsecikler yoktu. Biraz içeriye göz attıktan sonra yerdeki kan izlerini fark etti. Burada neler olmuş diye kendi kendine söyleniyordu. Hemen belinden telsizi çıkararak oraya bir ekip gönderilmesini istedi. Etrafı detaylı bir şekilde incelemeye başladı. Polislerin oturduğu masanın üstünde duran kamera dikkatini çekti. Kamerayı eline aldığında hala kayıtta olduğunu fark etti. Kamerayı durdurup görüntüleri geri aldı. Daha sonra görüntüleri oynatmaya başladı. Görüntülerde O karakoldaki görevli Polislerin bir kişiyi kollarından zorla tuttuğunu, daha sonra Doktor elbiseli birinin oraya elinde bir şırıngayla gelerek o kişiye iğne yaptığını fark etti. İğne yapılan kişi bir kaç saniye sonra yere yığıldı. Yere yıkılırken düşen kişinin Ferdi olduğunu fark etti. O gün Ankamall Alışveriş Merkezinde Murat Başkomiser'in akrabalarının yanında o genci gördüğünü hatırladı. Çünkü Ferdi çok değişik bir tipte bir gençti. Geçen zamanda onu unutmamış olmasına şaşırdı. Hala burada neler olup bittiği hakkında hiçbir fikir edinememişti. Görüntüleri izlemeye devam etti. Karakoldaki görevli Polisler Ferdiyi bir valizin içine bir hayvan gibi sıkıştırdılar. Daha sonra içeri iri kıyımlı biri gelerek Ferdiyi valizin içinde oradan götürdü. Mehmet Komiser görüntüyü biraz daha ileri sardı. Görüntülerde Murat Başkomiseri fark etti. Murat Başkomiseri görünce görüntülere daha da odaklandı. Görüntülerde Murat Başkomiser'in kamerayı eline aldığını daha sonra Polislerle kavga ettiğini gördü. Onları nezarethaneye atarak bir şeyler sorduğunu gördü. Sonra oradan bir kızın nezarethaneden çıkarak uzaklaştığını fark etti. Bu kızın Terminale ilk girerken çarpıştığı kız olduğu birden gözünün önünde canlandı. Murat Başkomiser'in silahını çıkartarak Polislere ateş ettiğini fark etti. Meraktan içi içini yiyordu. Murat Başkomiseri bu kadar sinirlendirecek ne yapmış olabilirlerdi. Murat Başkomiser'in bu Polislerle ne işi olabilirdi. Görüntüleri izlemeye devam ediyordu. Görüntülerin başında gördüğü Doktor kıyafetli bir kişinin yanında bir kızla Murat Başkomserin arkasında belirdiğini gördü. Doktor kıyafetli kişi belinden silahını çıkardığı gibi Murat Başkomisere iki el ateş ederek onu vurdu. Murat Başkomiser vurulmanın etkisiyle yere yığıldı. Mehmet Komiser izlediklerini görünce şoke oldu. Ne yapacağını şaşırdı. Aman Allahım bu olamaz diye söyleniyordu kendi kendine. Sonra kamerayı biraz kurcaladıktan sonra sesinin kısık olduğunu fark etti. Kameranın sesini açtı. Görüntülerdeki seste şöyle diyordu.

Doktor kıyafetli kişi yanındaki Polislere;

-Acele edin. Onu diğer cesetleri gömdüğümüz yere gömün. İyi iş çıkardınız. Son bir kaç işimiz kaldı. Sonra benimle Rusya'ya geliyorsunuz. Terfi edeceksiniz. Benim en yakın adamlarım olacaksanız. İlk önce şu adamı büyük bir valize koyun. Onu gömeceğiz. Herkesin merak ettiği, insanların gömüldüğü yeri göreceksiniz.'' Diyordu.

Polisler Murat Başkomiseri bir valizin içine koyuyorlardı. O güçlü adamı örnek aldığı Başkomiseri bir paçavra gibi vurup valize tıkmışlardı. Gözlerine inanamıyordu.

Kameradaki konuşmalar devam ediyordu. Doktor yanındaki çirkin asistanıyla konuşuyordu.

-Arabanın arkasında bir bayanla çocuk vardı. Ayılmışsalar, onları da bayıltıp valizlere koyun. O binadan çıkış yapamayız. Dışarısı ve binanın girişi Polis kaynıyor. Valizleri aşağıya, taksilerin olduğu yere getirin. Orada buluşalım. Ben kiralık bir araç ayarlamaya gidiyorum. Diyordu.

Mehmet'in aklına yıkılan bina geldi. O binadan bahsettiklerine yüzde yüz emindi. Bu olayla bağlantısı olduğundan şüphesi kalmamıştı. Mehmet Komiser görüntüleri izlerken çağırdığı olay yeri inceleme ekipleri karakoldan içeri girdi. Mehmet onlara gerekli talimatları verdikten sonra oradan hızlı bir şekilde çıktı. Terminalin kapısından çıkarken o ilk girişte çarpıştığı, kamerada gördüğü kızı bir kenarda telefonla konuşurken gördü. Hemen yanına gitti. Kızın Telefonla konuşmasını bittikten sonra kıza kimliğini gösterdi. Karakolda ne aradığını sordu. Kızda tek tek başından geçenleri anlattı. Arkadaşı Gayeyi karşılamak için Terminale geldiğini arkadaşını bulamayınca daha sonra karakola gittiğini. İki Polisin onu hiçbir şey yokken nezarete attığını. Daha sonra birinin gelip o iki Polisi darp edip onları nezarete attığını onu serbest bıraktığını söyledi. Mehmet Komiser olanlara anlam veremese de kızı alıp aşağıya Polislerin yanına götürdü. Kızın ifadesinin alınıp daha sonra serbest bırakılmasını söyledi. Acele bir şekilde tekrar oradan çıkarak hemen Polis arabasına geldi. Telsizini eline aldı. Bütün ekiplere anons geçiyordu. Kamera kayıtlarında gördüğü Şahısların görüntülerini tarif ediyordu. Tüm hava alanlarındaki görevli Polislere anons geçti. Bir Polisin öldürüldüğünü Şahısların yakalanıp Polis nezaretine alınmasını söylüyordu. Ne yapacağını bilemiyordu. Murat Başkomiser'ini nasıl bulacağını düşünüp duruyordu. Hala onun ölmüş olabileceğine inanamıyordu.

Mehmet Komiserin telsinize bir anons geldi. Tarif ettiği kişilerin havalimanına bir saat önce giriş yaptığını özel bir uçakla havalanmak üzere olduklarını söyledi. Mehmet Komiser hemen emir verdi. O uçağı durdurmalarını söyledi.

Arabasının gazına daha da yüklendi. Hemen havalimanına vardı. Bu sırada özel bir uçağın hemen kafasının üstünden kalktığını gördü. Oradaki Polislere şüphelilerin bulunduğu o uçağı sordu. Polisler uçağın az önce havalandığını söyledi. Gelen bir emir üstüne, izin vermek zorunda kaldıklarını söyledi. Mehmet Komiser bunu duyunca çıldırdı.

-Nasıl izin verirsiniz. Benim sesim kısıldı anons ederken. Bu adamlar bir Polis öldürdü. Ve Polis ortada yok. Ölen Polisi ne yaptılar Allah bilir. Bunun altından kalkamayacaksınız. Sizi mahvedeceğim. Çıldıracağım ya nasıl izin verirsiniz. Diye çıkışıyordu.

Polis;

-Komiserim bizim ne suçumuz var. Bize öyle emir geldi.

Mehmet Komiser;

-Kim verdi lan size bu emri? Diye sordu çok sert bir şekilde.

Polis;

-Direk Emniyet Müdürü aradı. Bizde itiraz edemedik.

Mehmet Komiser;

-Emniyet Müdürü mü? Allah kahretsin. Bu adamların kolları bu kadar uzun demek. Dedi sesli bir şekilde.

Mehmet Komiser sinirli bir şekilde yerdeki çöp tenekesine tekme attı. Çöp tenekesinin içindeki bütün çöpler etrafa savruldu. Daha sonra Arabasına binerek Emniyete gitmek üzere yola çıktı.            

CEHENNEM KAPANI (ÇIKIŞ YOK 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin