BÖLÜM 2 / HAPİSHANE

307 13 9
                                    

HAPİSHANE GÜNÜMÜZ

Akşam hava kararmak üzeredeydi. Serkan'ın bulunduğu hücrenin kapısının altından içeriye çok azda olsa koridordan ışık geliyordu. Serkan gelen ışık huzmesinin yavaş yavaş yok olması ile havanın kararmaya başladığını anlıyordu. Duvardan dökülen ufak bir taş parçasıyla duvara bir çeltik daha attı. Bir gün daha geçmişti. Yaklaşık bir aydır hücredeydi. Neden hücreye atıldığını bir türlü anlamıyordu. Ama kime neyi anlatacaktı. Kime isyan edebilirdi. Kim onu dinlerdi. Karşısına bir muhattab nasıl bulurdu. Tek gördüğü acımasız paragöz gardiyanlardı. Hem ne fark ederdi ki. Ömrünün geri kalanını bu dört duvar arasında geçirecekti. Ha hücre olmuş ha koğuş olmuş. Aldığı müebbet cezası yüzünden hayatı kararmıştı.

Serkan derinden derinden öksürmeye başladı. Ciğerlerini çok kötü üşütmüştü. Bitkin bir haldeydi. Oturduğu beton zeminden kalkarak kapıya vurmaya başladı.

Biryandan da bağırıyordu. '' Açın kapıyı, beni revire götürün çok hastayım. Sizin Allahınız yok mu? Lütfen yardım edin.'' Diye seslendi.

Kimse oralı bile olmadı. Biraz daha bağırıp çağırdıktan sonra direnci düştü. Kapının yanına yığılıp kaldı. Kapının dışından bir sesler gelmeye başladı. Koridorun sonundaki kapının açıldığını duydu. Her ayak sesinde biraz daha irkiliyordu. Kapıdan korkmuş bir şekilde uzaklaşarak duvarın dibine çömeldi. Ayak sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Derken büyük bir gürültü ile hücrenin kapısı açıldı. Koridordan yansıyan ışıktan dolayı gözlerini kapıya çeviremiyordu. Elleri ile gözlerini ovuşturarak kapıya doğru bakmaya çalıştı. İçeriye takım elbiseli biri girmişti. Yanında iki gardiyan vardı. Takım elbiseli adam yanındakilere seslendi.

'' Kaldırın şu adamı yerden. Görmüyor musunuz adam ne hale gelmiş. Ben size söylemiyor muyum bu adamlara iyi bakın bu adamlar bana sağlıklı lazım diye.'' Merhametli bir ses tonuyla.

Adamlar Serkan'ın kollarına girerek ayağa kaldırdı. Adamla göz göze geldi. Hastalıktan Serkan'ın göz bebekleri iyice küçülmüştü. Kafasını bile tutamıyordu. Adam Serkan'ın çenesinden tutarak;

'' Serkan düşündün mü iyice sana söylediklerimi? Bak şu kâğıdı imzala bunlara hiç gerek kalmasın. Bu kadar eziyete değer mi? Sana ne güzel fırsatlar sunuyorum. Bu işin sonunda para kazanacaksın. Parayı ailene, sevdiğin birine gönderebilirsin. Bir daha hücre görmeyeceksin. Altı üstü bir böbreğini vereceksin. Bir böbrek zaten bir insana yaşamak için yetiyor. Hem ailene bir faydan dokunsun şu hayatın boyunca. Biraz daha direnirsen hastalıktan böbreklerin, ciğerlerin gidecek. Belki sevaba bile gireceksin. Senden aldığımız böbrek başkasının hayatını kurtaracak, Sen zaten bu dört duvar arasında ölüp gideceksin. Birine hayrın dokunsun. Ne diyorsun?''

Serkan baygın baygın bakmaya devam ediyordu. Hiçbir cevap vermedi.

'' Serkan sinirlenmeye başlıyorum artık. Sen benim iyi niyetimi su istimal ediyorsun ama.''

Serkan kafasını kaldırır gibi oldu. Hafif sesle karşısındaki adama seslendi.

'' Kütük sen insan olamazsın. Sen tam bir pisliksin. Burada böbreğini almadığın mahkûm kalmadı. Adın gibi kütüksün. Kütükte bile senden daha çok ruh vardır. Umarım bir gün biri çıkar bunların hepsini size ödetir.'' Dedi.

Suratına tükürmek istedi ama başaramadı. Ağzından tükürük bile çıkmıyordu. Tükürürken Salya gibi dudağının kenarından tükürük parçaları saçıldı.

Kütük iyice sinirlenmişti. Adamlara seslenerek;

'' Bırakın bunu burada aç susuz, gebersin gitsin. Bu adamla uğraşacak vaktim yok. Ölene kadar hiç bir şey vermeyin. Kapısını dahi açmayın. Yemek yemeyi reddetti öldü dersiniz. Hadiyin gidelim.''

Serkan'ı olduğu gibi yere bıraktılar. Takım elbiseli adam kapıdan dışarı çıktı. Adamlar tam kapıyı kapatacakken Serkan içeriden seslendi.

'' Durun gitmeyin. Kabul ediyorum. Nereyi isterseniz imzalarım. ''

Takım elbiseli adam gülerek tekrar kapıdan içeri girdi. Serkan'ın yanına eğildi. Cebinden altın kaplamalı kalemini çıkararak Serkan'a uzattı.

'' İşte bu Serkan'ım sonunda doğruyu buldun. Bu kadar şeye gerek var mıydı? ''

Serkan güçlüklede olsa kalemi kavramayı başardı. Adamın ona gösterdiği yeri imzaladı. Kalemi tutuşundan bile güçsüzlüğü belli oluyordu. Serkan kâğıdı imzaladıktan sonra Kütük kâğıdı özenli bir şekilde katlayarak cebine koydu. Kapıdan çıkarken;

'' Serkan'ın karnını doyurun. Çıkarın şu kötü yerden. Bir saat sonraya hazır olsun.'' Dedi yanındaki adamlara. Ve daha sonra hücreden çıkıp gitti.

*******

Bir Saat Sonra

Serkan'ı ameliyathane gibi bir yere getirmişlerdi. Serkan kafasını kaldırarak etrafa bakınmaya başladı. Doktor önlüğü giymiş bir adam yanına geldi. Kapıya doğru baktı. Gardiyanları kapının eşiğinde Kütükten para alırken gördü.

''Allah sizin belanızı versin. '' diye bilmek geçti sadece içinden.

Doktor önlüklü adam bir iğne hazırlıyordu. Kütükte odanın köşesinde telefonla görüşüyordu. Doktora doğru döndü. Acele etmesini istermiş gibi bir hareket yaptı.

Doktor da onaylarmış gibi kafasını salladı. Serkan'ın yanına gelerek elinin üst tarafından bir iğne yeri açtı. Ağzına bir oksijen maskesi taktı. Serkan'a tutmasını söyledi. Serkan oksijen maskesini sıkıca tuttu. Hazırladığı iğneyi Serkan'a uygulayarak başında beklemeye başladı. Serkan ne olduğunu bile anlamadan gözleri karardı. Daha sonrasında tamamen uykuya daldı.

Doktor neşterle Serkan'ın göğsünü yarmaya başladı.

Kütükte doktorla konuşuyordu.

'' Garibim uyanacağını zannediyor. Böbreğinin birinin alındıktan sonra kurtulacağını zannediyor. Sözleşmeyi bile okumadı. Öldükten sonra kalbini bağışladığını bilseydi imzalar mıydı acaba. Neyse zaten boşa yaşıyordu. Bari kalbi birine hayat verir. Şans işte Serkan'ımın kalbine uygun bir alıcı denk geldi. Ne güzel buradaki Cehennem hayatı sona erdi. Diğer taraftaki Cehennemde görüşmek üzere Serkan'ım.'' Dedi.

Doktor Serkan'ın göğsünü yardıktan sonra kalbini çıkardı. Yolda zarar görmesin mikrop bulaşmasın diye Kalbi steril polietilen bir torbaya koydu. Daha sonra torbayı -4 derece sıcaklıktaki bir kaba yerleştirdi. Kalbi güzelce yerleştirdikten sonra kabı Kütük' e uzattı.

Kütük kabı aldı. Tam kapıdan çıkacakken. Doktor ona seslendi.

'' Üç saate kadar vaktin var Kalbi yerine ulaştırman için. Ama bence daha önce orada olsan daha iyi olur. Dikkatli götür enfeksiyon bulaşmasın.''

'' Tamam anladık. Sanki ilk defa kalp taşıyorum doktor. Sen kendi işine bak. Bir daha bilmiş bilmiş benle konuşma. '' dedi ve kapıdan çıkıp gitti.

*******

CEHENNEM KAPANI (ÇIKIŞ YOK 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin