Mertden devam :
Hayat bir anlık biri karşıma çıkıyor ve " İlik kanseri ve kurtuluşu çok zor " deyip bütün hayallerimizi yıkıyor, kurduğum onca plan , onca hayaller bir çırpıda çöpe atılması ne kadar kolay oluyormuş.
Kimi kaybetsem yanımdaki insanlar acını anlıyoruz bunlarda geçecek derdi ,
ilk annemi kaybettim babam geçecek demişti ama geçmedi
yaram kanadı durdu sonunda kabuk bağladı dedim canımdan çok sevdigim babamı kaybettim.
Yarama buçak saplandı bu sefer de kız kardeşim çıkacak o buçak dedi , çıkan buçak yarası onun gidişiyle kanamaya devam etti ,
bu seferde sığındıgım tek liman yarama ilaç olmuştu ama o yarayı doktorun biri çıkıp
tek sığındıgım limanı yakıyor
Kalbimi yakıp küllerini avcuma bırakıp arkasını dönüp gidiyor.Peki şimdi sıra kimde daha kaç kişiyi de kaybedip bir kum tanesi kadar kısa olan zaman diliminde kaç kişinin daha acısını çekecek bu kalp?
Ben Mert Yıkılmaz 17 yaşında hayatta görebilecegim her tür acıyı her yaşımda sonuna kadar yaşadım her seferinde tutunacak bir dal aradım , tutundugum her dal kırıldı , tutunacak gücüm kalmadı ilk defa zayıflıgımı herkesin ortasında yaşıyorum dayanacak gücüm kalmadı bu son darbe ile yıkıldım sözcükler boğazımda dizildi akmayı unutmuş göz yaşlarım bugün şaha kalktı, hıçkırıklarım hastane duvarlarını inletirken bu gece aldığım haberle Mert yıkılmaz yıkıldı , hiç kimsenin önünde diz çökmeyen Mert hastane kapısının önünede diz çöktü,
Mert aglamaz dediler bu gece göz yaşları sel oldu , Mert korkmaz dedeler bu gece kaybetmenin korkusunu yaşadı , Mert verdigi sözü tutar dediler sevdiğim kızın ailesine verdiğim sözü tutamadı.Ateşin boynuma sarılan elleriyle sımsıkı sarılırken koridorun başından uzun boylu takım elbiseli iri cüsseli bütün heybetiyle bana doğru yaklaşan kişi ile ağzımdan çıkan kelimeyle ateş boynumdan ayrılıp baktığım yöne bakınca ayağa kalkmama yardımcı olarak bir elimi duvara koyarak destek aldım ateş ise öfkeyle saçlarını yolarken
" Bu adamın burada ne işi var lan"
Diyerek bağıra çağıra söylenirken o yanımıza yaklaşıyordu gözümdeki yaşları elimin tersiyle silerken yüzü daha da netleşti yüzünde ki pişmanlık ve hüzünü görebiliyordum alnındaki kırışıklıklar ve saçındaki bir kaç kır tel onun yaşlandıgını göstersede hâlâ dimdik ayakta duruyordu hâlâ yakışıklıydı kara gözleri kara kaşları heybetine heybet katıyor yanıma gelip karşıma dikildiginde ortamıza giren ateş bana dokunacak olan elini tutup itince konuşmaya başlayan ateş ile bakışlarımı yere indirdim onun yüzünü görmek istemiyordum ona söylemek istediğim çok şey vardı fakat ne sözcükler boğazımdan çıkıyordu ne de kalbim bu yükü kaldıracak hali kaldı sadece ateşi dinliyordum
" Ssst orada dur sen hangi hakla kardeşime elini sürmeye cesaret edersin ha hangi hakla ,hangi sıfatla buraya gelirsin şimdi mi aklına geldi ? Kim çağırdı lan seni buraya kim ulan kim
Karşıma çıksın hadi seni çağırma cesareti gösteren it oğlu it benimde karşıma çıksın
Yemedimi benim karşıma çıkmak "diye onun yüzüne haykırırken bende merak ettim kim söyledi ona yerimi onun önüne kenan ,rüzgâr , burak ve ozan da durunca ne o beni görebiliyordu ne de ben onu , Onun sesini duyunca duvara daha sıkı dayandım diger elimle de kalbimin üzerindeydi yıllar önce saplanan buçagın kalıntıları sızılamaya başladı
" Ben onu merak ettim çekilin çocuklar bir kerecik yüzüne bakayım "
Hiç değişmemiş sesi aynı otorite ve aynı sakinlik vay be ufacık bir titreme yok . Bu sefer kenan onu omuzlarından iteklesede pek kımıldamadı gücü kuvveti
hâlâ yerinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİSA
Science FictionKlinige gelmiştim tuhaf giden birşeyler vardı klinikte sadece ben doktor ve asistan vardı ama çocuk hasta çoktu. ameliyathanede doktor"Geliyor geliyor !!! Kaçman lazım , hemde çok hızlı koş senin için geliyor , seni yakalamamalı!! Koş artık " "...