Bölüm 5:Hakikat ve Sevda

450 30 12
                                    

"Havadisi işittiniz mi?"

Piraye hızlıca hasta koğuşuna girerken Hilal dahil tüm hemşireler etrafında çoktan toplanmışlardı.

"Şeyhülislâm Dürrizâde Abdullah Efendi'nin fetvasına Payitaht'tan tasdik gelmiş." dedi nefes nefese. "İdam fermanı tüm Anadolu'ya duyurulmuş."

"Olmaz, olamaz öyle şey!" diye haykırdı Hilal. "Anadolu'nun ateşini yerle yeksan etmek olmaz mı bu? Paşa bu milletin kalbi, beyni!"

Ankara, İstanbul'dan gelen Divan-ı Harp kararıyla çalkalanıyordu. İstanbuldan Mustafa Kemal Paşa'ya dair çıkarılan idam kararı halkı ve tüm Anadolu'yu alevlendirmişti. 11 Mayıs (22 Şaban 1338) tarihinde Şeyhülislam Dürrizâde Abdullah Efendi'nin Takvim-i Vekayi' de ve o vakitler İstanbulda çıkarılan Peyam-ı Sabah gazetelerinde basılan fetvası oldukça ses getirmişti. O gün yani 24 Mayıs günü ise Payitaht'ın idamı tasdiki ve fermanı tüm Anadolu'da duyulmuştu. Bu vahim karar beraberinde Kara Vasıf, Ali Fuat Paşa, Dr. Adnan ve Halide Edip hakkında verilen idam hükmü de tüm yurtta duyulmuş, Anadolu coğrafyasına bir bomba tesiriyle düşmüştü. İstanbul'dan dört bir yana duyurulan idam fermanı şöyleydi:

"Kuva-yı Milliye adı altında çıkarttıkları fitne ve fesat, Anayasa'ya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek, şehirleri yakıp yıkmaya kalkışmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi ve teşvikçisi oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan, 3. Ordu Müfettişliğinden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan Selanikli Mustafa Kemal Efendi, eski 27. Fırka (Tümen) Kumandanı Miralaylıktan (albay) emekli İstanbullu Kara Vasıf Bey, eski 27. Kolordu Kumandanı Mirliva (tuğgeneral) Salacaklı Fuat Paşa ile eski Washington elçisi ve Ankara Milletvekili Midillili Alfred Rüstem ve Sıhhiye eski müdürü İstanbullu Doktor Adnan Bey'le, Üniversite Batı Edebiyatı eski öğretmeni İstanbullu Halide Edip Hanım'ın, ayrıntıları 11 Mayıs 1920 tarihli ve 20 Numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzere Mülkiye Ceza Kanunu'nun 45. maddesinin 1. fıkrası delaletiyle, 55. maddesinin 4. fıkrası ve 56. maddesi uyarınca sahip oldukları askerî ve mülkî rütbe ve nişanlarla, her türlü resmî unvanlarının kaldırılmasına ve İDAMLARINA, halen firarda bulunmaları nedeniyle kanun hükümleri gereğince mallarının haczedilerek, usulüne göre idare ettirilmesine dair İstanbul Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından gıyaben verilen hüküm ve karar, ele geçirildiklerinde tekrar yargılanmak üzere tasdik edilmiştir.
Bu padişah buyruğunu yürütmeye Harbiye Nazırı görevlidir.
24 Mayıs 1920"

Ankara'da tez vakitte yayılan bu ferman metnine halk hayretle yaklaşıyor, bundan sonra neler olacağı hakkında her kafadan bir ses çıkıyordu.

Düşünceliydi Hilal, öfkeliydi, çokça da endişeli. Diğer hemşirelerle ufak bir teneffüse çıkmışken de bu duygularının eseri kelamlarını söylemekten geri durmuyordu.

"Aklım almıyor!" dedi genç kadın. "Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları vatan uğruna canını ortaya koymuşken üzerlerindeki bu ithamları aklım almıyor."

"Hepimiz aynı vaziyetteyiz Hilal hemşire; lakin bu vaziyet bizi yıldıramaz." dedi Piraye.

"Öyle, mani olacağız elbet bu muameleye." dedi bir başka hemşire.

"Kuvvacıların bu vatan için çarpışmasına gözümle, gönlümle şahit olmuş iken...Hayretler içerisindeyim." diye devam etti Hilal hislerini bildirmeye.

Başhekimin çağrısıyla içeri toplanan hemşireler Abbas Bey'in bu çağrısının ardında bir hadise yattığını idrak etmişlerdi. Tüm hemşireler ve birkaç tabip başhekimin etrafına toplanmış, merakla kendilerine söyleyeceklerini bekliyorlardı.

NamütenahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin