Sabah başımda alarm gibi öten Ha Eun sayesinde uyanmıştım. Her ne kadar kafamın üstüne yastık koyup, yatağın içine girmek istesem de bu pek mümkün görünmüyordu.
"LANET OLSUN HA EUN NE İSTİYORSUN BENDEN?!" diye çemkirdiğim de Ha Eun elinde, telefonumu sallayarak bana gösterdi.
Gözlerimi kocaman açtım ve hemen telefonumu almak için hamle yapmıştım. Ama olmamıştı.. Ha Eun koşarak aşağıya inmişti. Bende arkasından gittim. Resmen koskoca evin içinde, koskoca insanlar olarak kovalamaca oynuyorduk.
En sonunda Ha Eun'u yakaladığımda Ah In'in arkasına geçmişti ve kendisini koruma altına almıştı.
Kaşlarımı çatarak Ha Eun'a baktım ve "Bişey yaptın değil mi seni küçük şeytan?!" diye bağırdım.
Ha Eun, Ah In omzunun arkasından küçükken kafasını çıkartarak "Ah şeyy benn.. Unniiii.. Beni seviyo musun?" dedi.
"YAH HA EUN NE YAPTIN?" derken o sırada telefonu karıştırdığımda dün gece mesaj atan çocuğun engelinin kaldırılmış olduğunu gördüm.
"Sen ciddi misin Ha Eun? Bundan sonra, sakın ama sakın, ne odama gir ne de özel eşyalarıma dokun tamam mı? Benimle ilgili hiçbir şeyle muhatap olma mümkünse." dedim ve hızlı adımlarla odama çıktım. Arkamdan her ne kadar bağırsa bile umursamamıştım.
Kısa bi süre sonra odamın kapısı çalmıştı. "Kimsin?" dedim. Ardından "Benim Seo Hyun, Ah In." dediğinde "Gir Ah In gel." dedim ve toparlanmaya başladım.
Ah In içeri girdiğinde kapıyı örttü ve "Oturabilir miyim?" dedi gözleriyle pufu göstererek. "Tabi ki neden soruyorsun ki." dedim ve tebessüm ettim.
Beklemediğim bi sırada Ah In ellerini ellerimle birleştirdi ve gözlerimin içine baktı. "Neden o kadar sert tepki verdin Seo Hyun?" dedi.
Yüzüne kısa bi süre baktıktan sonra cevap vermek için ağzımı araladığımda odanın kapısı açılmıştı ve içeri Ha Eun girmişti. Gözleri biraz kızarmıştı. Ve hemen lafa atladı.
"Dur ben cevap veriyim sunbea. Çünkü benim öyle bi ablam var ki hiç bişeyinin karıştırılmasını sevmiyo. O kadar bencil ki o herkese istediği şekilde karışır ama birisi ona karıştığı zaman bu dünyayı herkese dar eder. Bencilsin abla. O kadar bencilsin ki, kendi mutluluğun ve huzurundan başka hiç kimsenin hayatını düşünmüyosun. Düşünmedin bile. Baban öldükten sonra hep içine kapandın. Yaşamıyodun sen ya. Ne biliyo musun? Bence sen babalarımız farklı olduğu için benden nefret ediyosun. Et. İstediğin kadar benden nefret et bence. Ama sana bişey söyliyim, seni yaptıklarını ne kimse benim kadar sineye çeker ne de sana bu denli sabırlı yaklaşmaz. Güzel bi tatil geçir şimdi." dedi ve kapıyı çarpıp çıktı.
Evet, haklıydı. Ben bencilin tekiydim. Sırf kendi çıkarları için yaşayan bi bencilin tekiydim.
Babam annemle ayrıldıktan sonra mahkemede babamla birlikte kalmak istemiştim. Kavgalı bi şekilde ayrılmamışlardı ama babama kimseye olmadığı kadar çok düşkündüm. Küçüktüm, neyin ne olduğunu bilmezdim ama kendi ayaklarım üstünde durmayı o zamanlar öğrenmiştim.
Annemin şu an ki eşi, yani Ha Eun'un babasıda annemle evlendiğinde Ha Eun zaten vardı. Anne ve babalarımız farklı olmasına rağmen Ha Eun bana her zaman kendi ablası gibi yaklaşmıştı.
Ben 10 yaşındayken annem Ha Eun'un babasıyla evlenmişti. Onunla ilk karşılaşmamız düğünde olmuştu. Anne ve babamızın birbirleriyle evlendiklerinden habersiz bi şekilde oynamıştık o gün. Çok saçma değil mi? Düğün bitti, herkes gitti. Sadece ben, o ve anne babamız kalmıştık.
Ha Eun zaten 7 yaşındaydı. Ne biliyordu ki? Düğünden sonra babam da kalmaya devam etmiştim. Ta ki babam kansere yakalanana kadar.
4 sene.. Koskoca 4 sene boyunca babam kanserle mücadele etmişti. Gitme dedim babama, bırakma beni dedim ama dinletemedim. 10 yaşımdan 14 yaşıma kadar babamla hep birlikteydik.
Babam öldüğünde reşit olsaydım eğer ki belki bi ihtimal kendime ev bile tutardım ama 14 yaşında ne yapabilirdim ki kendi kendime. Doğal olarak annem beni yanına almıştı. Evlendiği adamı, yani Ha Eun'un babasının bana karşı hiç bi ters davranışı olmamıştı. Bu yönden iyiydi. Hatta her fırsatta, zaman buldukça Ha Eun'la bizi dışarı çıkarırdı. Mutlu olurdum, ama eve gelince tekrar odama kapanır, babamla konuşurdum. Yani ben konuşurdum o dinlerdi... Bu beni iyi hissettiriyordu. Hala daha yaparım bunu, sık sık.
İşte şimdi 20 yaşındayım ama hala bencilin tekiyim. Ha Eun'un da dediği gibi ; Kendi çıkarları için yaşayan bi bencilin tekiydim...