"Sadece akıli değil, fiziksel sağlığımı da tehdit ediyorsunuz siz! Bu boya kokusu beynimi deşiyor."dedim.
"Merak etme, zarar görmeyeceğin şeyler bunlar."dedi.
Bu gün masa gitmişti. Onun yerine Bay Park için bir sandalye, benim için çeşit çeşit duvar boyası vardı. Yere bağdaş kurup oturduğumda, sırtımı Bay Park'a çevirdiğim için rahatlamıştım.
Bu adam sinirlerimi geriyordu.
"Bu gün nasıl hissediyorsun Ha Neul?"dedi.
"Nasıl hissedersem buradan defolup giderim?"dedim.
Fırçayı mavi boyaya batırdım.
"Sadece dürüst olmak burdan gitmen için yeterli olacaktır Ha Neul."dedi.
Düz çizgiler çizerken, "Eğer yangını ben çıkarttım dersem buradan çıkabilir miyim?"dedim.
Güldü."Bence buradan çıkmaya çok odaklanıyorsun."dedi.
Sinirle ona döndüm,"Dışarıda bir hayatım var benim!"dedim.
"Hepimizin bir hayatı var Ha Neul."dedi.
Ona dönerek bakışlarımı yüzüne sabitledim.
"Nesiniz siz?"dedim.
Anlamadığını ifade eder bir biçimde kaşlarını çattı.
"Neymişim bem?"diye merakla sordu.
"Doktor değilsin, bence kafadan çatlak olan sizsiniz ama anlaşılan bu hastane sınırları içinde delilere akıllı muamelesi yapıldığı için hasta da değilsiniz, nesiniz siz?"dedim.
"Sadece, arkadaşınım."dedim.
"Hiç bir şeyim değilsiniz."diyerek odayı terk ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fel in Luv ; 𝐩𝐣𝐦 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfictionburada aklı başında olan bile delirirdi. -its about misaki- #627