"Vazgeçtim."dediğimde suratının aldığı o öfkeli ifade buraya sakinleştirici almadan geldiğini ispatlıyordu.
"Ne?"diyerek öfkeyle bana doğru eğildi."Ne diyorsun sen?"
"Diyorum ki, kaçmayacağım. Ama bu seni üzmesin, hala beni hasta olduğuma ikna edip buradan çıkabilirsin değil mi?"dedim.
Elini masaya vurduğunda adım adım hedefe ulaştığımı hissediyordum.
"Ha Neul! Ah, kendin söyledin, beni buradan asla çıkartmazlar."dedi."Söylesene fikrini ne değiştirdi?"
"Sanırım burada birine aşık oldum."dedim.
Daha çok sinirlendiğinde masanın bacaklarını kavrayan elleri kaçınılmaz sonun habercisi gibiydi.
"Seni.."dedi derin bir nefes alarak, masanın demirlerini kavrayam ellerini daha çok sıktı.
Daha sonra sakin bir biçimde "Benimle dalga geçiyorsun değil mi?"dedi.
İşte ruhtan ruha giren Park Jimin buydu.
"Hayır."dedim.
Gülümsememe engel olamıyordum.
Sinirle hareketlendiğimde sadece iki kare görebildim,
Birincisi havada uçan bir demir masa.
İkincisi ise onun görüşümü kapatarak üzerime düşmesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fel in Luv ; 𝐩𝐣𝐦 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfictionburada aklı başında olan bile delirirdi. -its about misaki- #627